OHAL kapsamında yayımlanan 680 sayılı KHK’nın 81. maddesine göre, OHAL kapsamında soruşturma açılan şirketlere, soruşturma tamamlanana kadar kayyım atanabilecek. Üstelik kayyımı mahkeme değil, TMSF’nin bağlı olduğu bakan atayacak. TMSF, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’ye bağlı.
Sözcü'den Zeynep Gürcanlı'nın haberine göre, bu madde uyarınca, OHAL kapsamında bir savcının herhangi bir şirket aleyhine soruşturma başlatması, hükümetin o şirketin yönetimine el koymasının önünü açabilecek. Şirkete, TMSF’nin bağlı olduğu bakan olan, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli uygun gördüğü herhangi bir kişiyi “kayyım” olarak atayabilecek. Kayyım soruşturma bitene kadar -ne kadar sürerse sürsün- ilgili şirketi yönetecek. 680 sayılı KHK’nın konuyla ilgili 81. maddesi şöyle;
“(3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen şirketler hariç olmak üzere; birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki şirketler, soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun gözetiminde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetilir. Bu şirketlerin yöneticileri Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından atanır ve görevden alınır.
Bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer sorunları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketin yahut varlıklarının veya 5271 sayılı Kanunun 128 inci maddesinin onuncu fıkrasında belirtilen malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verilebilir. Satış ve tasfiye işlemleri ilgili şirketin yönetim kurulu tarafından yerine getirilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan onayıyla belirlenir.”
KHK ile getirilen düzenlemeyi “dehşet verici” olarak nitelendiren CHP’nin hukukçu vekillerinden Haluk Pekşen, “bir tetikçi, savcı, bir talimata boyun eğen bakanla, özel sektörde bugün hiçkimse yok ki, mal varlığına yarın el konulamasın. Özel sektör tümüyle giyotin altına konulmuştur” dedi.
“Soruşturmanın açılması, insanların malvarlığına yasasız el konulması ve yasa görüntüsüyle gasp edilmesi için yeterli sayılmış. Bu tek kelimeyle dehşet bir durumdur. Bunun hukukla, yasayla, vicdanla, hakla, adaletle, hiçbirşeyle izahı mümkün değildir. soruşturulan insanlar, madem suçlulardı, 24 bin insan neden kamuya döndüler. Sürekli hata yapan bir iktidara Türkiye’nin ekonomisi nasıl teslim edilecek?
Bu düzenleme ile birlikte Türkiye’de artık kimsenin “benim mal varlığım var” diyemeyeceğine dikkat çeken Pekşen, şöyle dedi;
“Bu dakikadan sonra hiç kimse benim mal varlığım var diyemez. herkesin mal varlığı tetikçi bir savcının iki dudağının arasındadır. Türkiye’de bütün sektörler bugün itibarıyla ağır bir korku tüneline sokulmuş demektir. Aşama aşama Türkiye, kamu bürokrasininden başlayıp, yargısına, ordusuna, sivil toplumuna, medyasına diz çöktürüldü. Şimdi gelinen aşamada, ne kadar tüzel kişi varsa, hepsi diz çöküp kafasını giyotine uzatmış durumdadır. Bu bir giyotin yasasıdır. Buna yasa demek bir hukukçu olarak beni utandırır. Utanç duyuyorum.”