TBMM Soruşturma Komisyonu’nun AKP'li üyeleri tarafından Yüce Divan’da yargılanmaktan kurtarılan eski bakanların beyanlarına, MASAK’ın son raporunda yeni bir yalanlama geldi. Raporda, eski bakan Zafer Çağlayan’ın oğlunun satın aldığı taşınmazların parasının, düğününde takıldığını ileri sürdüğü 2 milyon 537 bin TL değerindeki takılardan karşıladığı yönündeki iddianın doğru olmadığı ispatlandı.
Zaman'dan Habib Güler'in haberine göre, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Bilirkişisi Ali Demir, geçtiğimiz haftalarda eski bakanların mal varlıklarıyla ilgili TBMM Soruşturma Komisyonu’na rapor hazırlamıştı. Raporda, bakanların ve çocuklarının kazançlarıyla edindikleri gayrimenkullerin ‘doğru orantılı olmadığı’ belirtilmişti. Ortalama 3-4 bin TL maaşı olan bir bakan çocuğunun banka hesabında 950 bin TL’ye yakın paranın olması açıklanamıyordu. Aynı şekilde bakanların mal varlığındaki artış da, milletvekilliği maaşıyla orantılı değildi. Bir bakanın sadece vekillik yaparak kısa bir süre içerisinde 10’dan fazla taşınmaz edinmesi mantık dışıydı. Eski bakanlardan Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış rapora itiraz etti. Çağlayan, oğlu Kaan Çağlayan’ın mal edinimlerinin önemli bir kısmının düğününde takıldığını savunduğu takılarla yaptığını öne sürdü.
Bunun üzerine MASAK bilirkişisi yeni bir rapor daha hazırladı. Komisyonda uzman olarak görev yapan MASAK Bürokratı Ali Demir, bakanların itirazları doğrultusunda hazırladığı son raporu önceki gün son toplantının yapıldığı gün komisyona sundu. Raporda, Kaan Çağlayan’ın düğününün geçen yıl 12 Nisan’da yapıldığı, 17 Aralık’taki operasyonda 2 milyon 537 bin TL’ye el konulduğu hatırlatıldı. Halbuki, 700 bin TL’lik taşınmaz, 1 Ağustos 2013’te yani operasyondan yaklaşık 4,5 ay önce alınmıştı. Dolayısıyla bu taşınmaza ödenen paranın kaynağı düğündeki takılar olamazdı. Raporda, “Salih Kaan Çağlayan’ın düğünden hemen iki ay sonra altın bozdurma karşılığında Altınbaş AŞ tarafından kendisine gönderilen 2 milyon 537 bin TL tutarındaki paranın kullanılmadığı, söz konusu paraya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında 17 Aralık 2013 tarihinde el konulduğu, söz konusu para üzerinden herhangi bir tasarrufta bulunulmadığı, Ahmet Çağan Çağlayan’ın altın bozdurduğuna dair gider pusulası sunulmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, düğünlerde takılan altın, döviz ve TL’nin taşınmaz atımlarının finansman kaynağı olarak dikkate alınmamış olup, söz konusu taşınmaz atımlarının kaynağının düğünlerde takılan altın, döviz ve TL olup olmadığına dair takdirin Soruşturma Komisyonu’na ait olduğu değerlendirilmektedir.”
Zafer Çağlayan, 40 bin Euro’ya alınan piyanonun, aylık gelirinin 5 katını geçmediği için malvarlığında yer vermediğini savunmuştu. Ancak raporda, Çağlayan’ın verdiği bu bilginin doğru olmadığı aktarıldı. Şöyle denildi: “Net aylık tutarının 5 katının yaklaşık 103.760 TL olduğu, 40 bin Euro’ya alındığı ifade edilen piyanonun değerinin yaklaşık 109.900 TL’ye tekabül ettiği, dolayısıyla piyanonun değerinin kendisine 2013 yılı Eylül ayında ödenen net aylık tutarının 5 katından fazla olduğu hesaplanmış olup, konunun takdirinin Komisyon’a ait olduğu değerlendirilmektedir.”
Egemen Bağış’a ait 11 evden üçüyle ilgili ‘soru işaretleri’ tespit eden bilirkişi, 26 Aralık’ta sunulan ek belgeler üzerine yeniden bir rapor hazırladı. Bir evle ilgili gösterilen belgeler üzerine ‘normal’ tespiti yapılırken, diğer 2 ev için hâlâ kaynak ve nasıl alındığına ilişkin kuşkulara dikkat çekildi. 2011 yılında 500 bin TL’ye alınan dubleksin tapusunun 2013 yılında geçtiği beyanının takdirini komisyona bırakan bilirkişi, “2011 yılında herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının bilinmediği, 2011 yılında fiilen satıldığı, ancak tapu tescilinin 2013 yılında gerçekleştirildiğine dair beyan ve sunulan belgelerin mahiyetinin takdirinin komisyonuna ait olduğu değerlendirilmektedir.” demekle yetindi. Bağış’ın eşi adına İstanbul’da alınan daire için de ödeme, taksit ve ne zaman bittiğine ilişkin belge sunulmadığına dikkat çekildi.
Muammer Güler, ilk rapora yaptığı itirazda oğlu Barış Güler’in şirket ortağı olduğu ve başarılı işler yaptığı için gelirinin yüksek olduğu savunmasını yapmıştı. Ancak bilirkişinin son raporunda, Barış Güler’in gelirinin şirket kârından kaynaklanmasının mümkün olmadığı belirtildi: “Barış Güler’in tespit edilen kayıtlı gelirler (kira ve ücret gelirleri ile şirket ortaklığı) dikkate alınarak mevcut malvarlıklarının karşılaştırılması neticesinde malvarlıklarının gelirleri ile orantısız olduğu kanaatine varılmıştı. Şahsın ortağı olduğu şirketlerin Kurumlar Vergisi Beyannameleri ve eklerinde yer alan belgeler çerçevesinde söz konusu şirketlerden gelir elde ettiğine dair bir bilgiye rastlanılmadığı anlaşılmıştır.”