30 yıl aradan sonra idam dosyaları Genelkurmay Başkanlığı tarafından ailelerine teslime dilen üç gencin infazdan birkaç dakika önce anne ve babalarına yazdıkları veda mektuplarının ‘komünizm propagandası’ içerdiği gerekçesiyle ailelerine verilmediği ortaya çıktı. Devrimci 78'liler federasyonu aileler adına Adalet Bakanlığı'na başvurarak mektupların akibetini sordu.
Milliyet Gazetesi'nde Gökçer Tahincioğlu imzası ile yer alan habere göre;
“Hükümlü İbrahim Ethem Coşkun huzura alındı. Dr. Salim Atay hükümlüyü muayene etti. Bir hastalığı olmadığı, şuurunun yerinde olduğu hususlarını belirtti. Hükümlüden kendisine dini telkinde bulunması için din adamı isteyip istemediği sorulduğunda kabul etmedi. Hükümlü ‘Babama mektup yazacağım’ dedi. Müsaade olundu. Sigara istedi, içmesine müsaade olundu. Ve iki sayfa mektup yazdı. Mektup kendisinden alındı.”
Dosyadaki bir başka belge ise yazılan mektupların ailelerine verilmediğini ortaya çıkardı. Belgede Coşkun’un “Kıymetli babacığım”, Konuk ve Vardar’ın “Kıymetli baba” diye başlayan mektuplarının içerik olarak suç teşkil ettiği anlaşıldığı ifade edilerek şöyle denildi:
“Mektuplar münderacatları itibariyle TCK’nın 142. maddesi (komünizm propagandası yapmak) ve 159. maddelerine muhalif muhteviyat taşıdıkları bilahare tetkikleri sonucu anlaşılmış bulunmaktadır. Hükümlülerin infazları sırasında baba ve annelerine verilmek üzere yazdıkları bu mektupları yukarıda belirtildiği üzere suç teşkil eder mahiyette görülmüş, sebeple ilgililere verilmesinde tereddüde düşülmüştür.”
Belgede, cezaevi idaresinin, sakıncalı bulduğu mektupları ‘sakıncalı görülen yerlerin çizilebileceği’ şeklinde hüküm bulunduğu da belirtilerek şöyle devam edildi:
"Sakıncalı kısımlar çizildikten sonra ortada muhteviyat kalmamakta ve tamamen sakıncalı mektupların Disiplin Kurulu kararıyla yok edilip durumun sahiplerine bildirileceği hususu karşısında, bahsi geçen mektuplar hükmün infazından birkaç dakika önce verilmiş olması karşısında o anda mektupları yazanların hükümlü olduklarından bu maddenin işletilebilmesi düşünülmüş ise de yanlış bir işlem yapılmaması için bakanlığa arzına lüzum görülmüştür.”
İdam dosyalarında idam gecesine ilişkin çarpıcı belgeler de yer aldı. En dikkat çeken belge ise idam gecesinde görev yapan savcı, Adli Tıp görevlisi, zabit kâtibi ve mübaşire ‘fazla mesai’ ödendiğine ilişkin kayıt oldu. Aynı belgede görevlilere ödenen fazla mesai ve gerekçeleri şöyle anlatılıyor:
“13 Mart 1982 günü saat 01.00’da infaz işlemine başlanılmış ve infaz işlemi saat 5.30’da tamamlanmış olmakla yukarıda adı geçenlerin sarf etmiş oldukları mesailerine ilişkin aşağıda gösterilen miktarda mesai almaları tensip kılınmıştır. Bu itibarla:
C. Savcısı Yardımcısı Metin Mergen için 2 günlük mesasine karşılık 1000 TL Adli Tıp mütehassısı Dr. Salim Atay için 2 günlük mesasine karşılık 1000 TL Zabit kâtibi Ali Çorak için 2 günlük mesaisine karşılık 664 TL Müşabir Ziyaaddin Çoban için 2 günlük mesaisi karşılığı 500 TL Toplam: 3.164 TL”
Necati Vardar, Seyit Konuk ve İbrahim Ethem Coşkun, Mayıs 1980 tarihinde yasadışı Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP) üyesi olmak ve çeşitli eylemlere katılmak suçlamasıyla tutuklandı. Vardar, Konuk ve Coşkun, İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi’nde yargılanarak idama mahkûm edildi. 13 Mart 1982 tarihinde kaldıkları Buca Cezaevi’nde idam edildiler.