Son sözü Özkök söyledi: Muhtıra vermem

Son sözü Özkök söyledi: Muhtıra vermem
Ergenekon’un ikinci iddianamesinde eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu belirtilen günlükte 03 Aralık 2003 tarihindeki tüm komutanların katıldığı çok önemli bir toplantıdan bahsediliyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı Özkök’ün söz verdiği komutanlar ‘hükümete karşı bir şeyler yapılması gerektiği’nde hemfikir. Son sözü Özkök söylüyor: Açık konuştuğunuz için teşekkürler ama muhtıra vermeye niyetim yok 3 Aralık 2003... Genelkurmay’da tüm komutanlar bir masa etrafında. Hükümetteki AKP iktidarından rahatsızlıklar dile getiriliyor. Komutanlar ‘bir şeyler yapılması gerektiği’ konusunda hemfikir. Son sözü dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök alıyor: “...Açık konuştuğunuz için hepinize teşekkür ederim. Muhtıra vermeye niyetim yok.” Ergenekon’un ikinci iddianamesinde Türkiye’nin 2003 - 2004 yıllarında atlattığı darbe girişimlerinin anlatıldığı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu belirtilen ‘darbe günlükleri’ne de geniş yer veriliyor. ‘Sarıkız’, ‘Ayışığı’, ‘Yakamoz’ ve ‘Eldiven’ adlı darbe planları aynı zamanda iddianamenin de çatısını oluşturuyor. İddianemede günlüklerin Örnek’e ait olduğunun ‘sabit’ olduğu belirtiliyor. Örnek’in günlüğündeki birkaç sayfa Türkiye’nin darbeye ne kadar yakın olduğunu gösteriyor. Örnek’in tuttuğu günlükteki ‘03 Aralık 2003’ tarihli bölüm şöyle: “Sabah Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda başarılı birlikler ödül törenine katıldık.” “Sonra beraberce Genelkurmay’a geçerek 15:00’dan itibaren çok önemli toplantıyı icra etmeye başladık. Genelkurmay bize pazartesi günü yaptıkları takdimin aynısını yaptılar ve Genelkurmay Başkanı sonra en kıdemsizden başlamak üzere tüm katılanlara söz verdi. Söz alanların ifade ettikleri konular sırası ile ve özet olarak aşağıdadır. Faruk Cömert: AKP daha da küstahlaşabilir (Dönemin Harp Akademileri Komutanı- Orgeneral) AKP yerel seçimleri kazanırsa TSK’ya karşı daha da küstahlaşabilir. Bu hükümet amacına ulaşabilmek için Batı’ya daha fazla taviz verebilir, dolayısıyla haklarımızı da kaybedebiliriz. Yener Karahanoğlu: Geç mi kalıyoruz? (Dönemin Donanma Komutanı- Orgeneral) Pozitif eylem için neredeyiz. Acaba geç mi kalıyoruz? İcraatlarının izlenerek sonuçlarına göre karar vereceksek, geç kalabiliriz. Onlar nasıl tam demokrasiyi kullanıyorlarsa bizde onlara tam demokrasi ile mukabele etmeliyiz. Yani azınlık olarak çoğunluğa hükmedemiyeceklerini anlatmalıyız.. Bir yol olarak AKP dışındaki tüm partiler bir cephede birleştirilmelidirler. Kadrolaşma benim olduğum bölgede yüzde 90 oranında gerçekleşmiştir. Daha başka kadrolaşma beklemeye gerek yoktur. Orhan Yöney: Yargıdan medet ummamalıyız (Dönemin NATO?Güney Avrupa Müşterek Kuvvetler Komutanı-Oramiral ) AKP’nin iktidar olmasına rağmen muktedir olamadığı halka gösterilmelidir. Bu yönde eylemler yapılmalıdır. Zaman geçtikçe karşımızdaki kitle büyümektedir. Bunlar kadrolaştıkça genişliyorlar. Dolayısıyla zaman lehimize çalışmıyor. Bu nedenle ileride bir eylem yapmaya gidersek, alacağımız tedbirler çok sancılı olabilir. Eylemlerimiz aralık 2004 dönemine kalmamalıdır. O tarihlerde AB, AKP’nin isteklerini yapacak bu ise bizim aleyhimize olacaktır. Bu nedenle eskalasyonu hızlandırmalıyız. Halka bazı şeyleri açıkça anlatmalıyız. Yazarlar ve önemli kişiler ile temasa geçerek ‘eğer demokrasiyi korumak istiyorsanız biz sizinleyiz’ diye mesaj vermemiz lazım. Yargı bitmiştir. Yargıdan medet ummamalıyız. Ama yargıyı eski rayına oturtmak için destek vermeliyiz. Doğal mütefiklerimiz, üniversiteler ve sendikalardır. Bu kurumlar bizlerden işaret beklemektedirler. Halkdan uzaklaşmışız, halka daha çok yaklaşmalı ve şeffaf olmalıyız. AKP’nin hassas taraflarından birde milletvekili dokunulmazlığıdır. Bu konuyu işlememiz gereklidir. Siyasete bulaşmayacak şekilde derneklere üye olalım. Böylelikle kendimizi daha iyi tanıtır ve fikirlerimizi etrafa daha iyi yayabiliriz. Muhalafet partisinin üzerine daha çok gitmeliyiz. Bir gün müdahale etmek zorunda kalırsak ‘sizde hesap vereceksiniz’ mesajını onlara verelim. Emniyete çok güveniyorlar ve bizim karşımızda onları seçenek olarak görüyorlar. Memurları iki kategoriye ayırmışlar. ‘Alnı secdeye değenler’ ve ‘alnı secdeye değmeyenler’. Eskalasyonun Başbakan’a bu takdimi yapmakla etkili olacağını zannetmiyorum. Biz AKP’ye gücümüzü göstermek zorundayız. Bizi hafife alıyorlar. Şükrü Sarıışık: Alternatif şart (DöneminMGK?Genel Sekreteri-Orgeneral) Bizim çok fazla zamanımız kalmadı. Onların icraatlarının demokrasi ile önlenmesi mümkün değil. Alternatif lazım. Kamuoyunun bizden beklentisi var. Çoğunluğun hakkını gasp ediyorlar. Erbakan kararı onları rahatlatmıştır. (Bugün Yargıtay Erbakan’ın sahtecilik verilmiş olan iki buçuk yıla yakın hapis cezasını onadı). Fethi Tuncel: İcraata geçmeliyiz (Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı - Orgeneral) Takdimde belirtilen hassas taraflarından hiçbirini istismar edemeyiz. Alternatif olarak karşılarına bir siyasi alternatif çıkaramayız. Basının desteğini alamayız. Eylem planını bir an önce tesbit ederek icraata geçmeliyiz. Fevzi Türkeri: Devlet tehlikede (Dönemin 2. Ordu Komutanı -Orgeneral) Devletin bütünlüğü tehlikededir. Bu takdimi seçimden sonra Başbakan’a anlatmanın bir yararı yok. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bölücülük hız kazanmıştır. Ülkemiz süratle bölünmeye gitmektedir. Şimdiden tedbir alınmalıdır. Basın, TÜSİAD, sermaye sahiplerini toplayıp bu iktidarın yaptıklarını anlatalım. Onları tarafımıza çekmeye çalışalım. Eylem planında çok zorluklar ile karşılaşacağız. Toplum iktidarın yaptıklarına pembe gözlükler ile bakmaktadır. Yerel seçimlerden önce Başbakan’a bu işlerin böyle gitmeyeceğini anlatalım. Oktar Ataman: Bölünüyoruz (Dönemin 3. Ordu Komutanı-Orgeneral) Kötü bir tablo bedbin olmamak lazım. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bölücülük ve irtica iç içe beraberce hareket ediyorlar. Hızla bölünme noktasına gidiyoruz. Bu iktidar güvenliğimize ve anayasamıza bir tehdittir. Bertaraf etmek için her şey yapılmaktadır. Kamuoyunun kazanılması gerekir. Medya patronları önemli. Bu kişiler, bire bir konuşularak tarafımıza kazanılmalıdırlar. Eylem planını süratle geliştirerek icraata koymalıyız. Hurşit Tolon: ABD arkalarında (Dönemin Ege Ordu Komutanı - Orgeneral) Bu iktidar ne olduğunu ortaya koydu. Ancak takiyeye başvuruyor. Arkasında ABD, AB var. Bunlar Ortadoğu’yu 1915’de yaptıkları gibi şekillendirmek istiyorlar. Bu hükumetten öncelikli tehdit bölücülük, sonra irticadır. İrtica bunların devlet yapısı içerisindeki kinin ifadesidir. Seçimden önce ikaz etmezsem önümüze aşamıyacağımız bir engel çıkacaktır. Halk bize sırtını çevirmez. Bu hükumet ulusal onurumuz ile oynamaktadır. Onur kırıcı bir durumdayız. Üniter yapımıza zarar verilmektedir. Bu iktidarın alternatifi var mı? Şu anda yok gibi görünüyor. Muhalefete bu konu anlatılmalıdır .Dünya kamuoyuna açıklanan konular onurumuzu kırmaktadır.(Pek çok örnek verebiliriz. Bir örnek dil konusunda yaşananlardır.)Uyum paketi altında hazırlananlar sadece bölünmemizi kolaylaştıracaktır. Ruhban okulu ve ekumenik sıfatı ile yapılanlar bu ülkeyi parçalayacak adımlardır. Şener Eruygur: Söz artık bitti (Dönemin Jandarma Genel Komutanı - Orgeneral) Söylenecekler söylendi. Sadece bir iki konu ilave etmek istiyorum. Her şey elden gidiyor. Örneğin Emniyet teşkilatı Jandarma ile yarışıyor ve onu kötüleyerek yükselmeye çalışıyor. Ayrıca WEB sayfası açmışlar ve Başbakan’ı destekliyorlar. Suriyeli aracılar son olayda emniyetten daha sıcak ve yakın davrandılar. Bizden bilgi saklıyorlar. Yaşar Büyükanıt: Erdoğan ile Fethullah buluştu (Dönemin 1. Ordu Komutanı- Orgeneral) Ortaya konan stratejinin bazı gerekli parametrelerin ilavesi ile gözde geçirilmesi uygundur. Vahim bir tablo. Jeopolitik açıdan ABD ve AB ülkemize Ortadoğu’da yeni bir rol biçmeye çalışmaktadır. Yeni model bir Türkiye yaratmaya çalışmaktadırlar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD’ye gittiğinde Fethullah Gülen ile buluştular. Ak ismi bilinerek ve kasıtlı olarak Bedüüzamanın yazılarından alınmıştır. ABD, AB ve Türkiye’yi manipule etmektedir. Direnmenin başladığı yerde ekonomi bir silah olarak kullanılmaktadır. Pozitif davranmalıyız. Acaba zamanımı geçti. Bence geçti. Dead line seçimlerdir. Eylem planında tedbirleri sıralamak kolay ama uygulanabilir olmalıdırlar. Kamuoyu desteği için en önemli kaldıraç basın yayındır. Bunu kullanmalıyız. İbrahim Fırtına: Parlamento fesh edilmeli (Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı - Orgeneral) Eylem planının amacı Anayasa’yı korumaktır. Takdimde TSK’nın eylem planını tek başına yapamayacağını belirtmek bir zafiyetir. Bu cümleler kayıtlardan çıkarılmalıdır. Cumhurbaşkanı ile müşterek hareket şart. Parlamento Cumhurbaşkanı tarafından fesh edilmelidir. Yeniden anayasa yapılmalı ve bu Anayasaya kendini koruyacak her türlü imkân konulmalıdır. AİJM 10. md. ‘Hiçbir anayasa kendini koruma hakkından mahrum olamaz’ der. Ayrıca ABD, Fransız Anayasaları’nda da benzer maddeler var. Bu hükumetle olmaz. Hukuki şartlar müsaittir. Gereken yapılmalıdır. Cumhurbaşkanı’nın yetkileri vardır. Özden Örnek: TSK, zaman ve zemin kaybediyor (Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı-?Oramiral) Takdimde yapılan durum tespiti dışında bende bir durum tespiti yaptım. Burada bulunan herkes aynı fikirde. Bu bence en önemli konuydu. TSK zaman ile zemin kaybetmektedir. Bu ifadeyi halk desteği anlamında söylüyorum. İkinci teskereden sonra ve bilhassa Ağustos 2004 ayındaki MGK yasasını çıkmasından sonra halkın TSK’ya karşı olan inancı zayıflamıştır. ‘Ilımlı islam’ diye bir şey Türkiye için mevzu bahis değildir. Biz halkının çoğunluğu Müslüman olan bir toplumuz ve idare tarzımızda Cumhuriyet’tir. Sakınmamız gereken en önemli konu bundan sonra aleyhimizde ‘dinsizler’ propagandasının yapılmasıdır. Böyle bir tutum ile karşılaşırsak süratle ve kararlı bir şekilde cevap vermeliyiz. Eğer elimizde NATO tatbikatlarında olduğu gibi ikaz indikatörlerini gösteren bir ışık levhamız olsaydı şimdi hepsi kırmızı olacaktı. Askerin söylediği yapılır ama bunun nedeni vardır. Zira askerin elinde silahı vardır ve bu silah askere bazı manevra yetenekleri verir. Silahımız bizim caydırıcılığımızdır. Bu nedenle ‘ben silahımı kullanmıyacağım’ diye açıklamalar yapmamalıyız. AKP nin attığı her adıma aynı şiddete ama çok kararlı olarak cevap vermeliyiz. Ben bunların bölüneceğine inanmıyorum ve bundan sonraki seçimi de kazanacaklardır. O zaman geç olacaktır. Bölücülük ve bugünkü vehameti, bu durum tespitinde bütün şiddeti ile vurgulanmalıdır. Aytaç Yalman: Seçimden sonra muhtıra verilmeli (Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı, Orgeneral) Söylenecekler söylendi. Kendimi suçlu hissediyorum (Genelkurmay Başkanı bu söz üzerine ‘neden kendini yanlız sorumlu hissediyordun’ diye sordu) Yalnız kendim değil sizde benim kadar sorumlusunuz. Buradaki diğer arkadaşların sorumluluğu bizden sonra gelir. Zamanı boşuna geçirdik. Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz. Hilmi Özkök: Teşekkürler ama olmaz (Dönemin Genelkurmay Başkanı -Orgeneral) Toplantının sonunda Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök konuşuyor: Teşekkür ederim herkesin aynı fikirde olması güzel. Ben yüzde 80’i ile aynı fikirdeyim. Ama katılmadığım noktalar var. Açık konuştuğunuz için hepinize teşekkür ederim. Muhtıra vermeye niyetim yok. Bu hükumet gitmelidir. Demokratik yollardan bu işi halledeceğiz. Yapabileceğimiz birçok şeyin olduğuna da inanıyorum. Bu toplantı bence tarihi bir toplantıydı. Bir yıldır ilk defa yapılıyordu. Genelkurmay Başkanı’na onunla aynı fikirde olmadığımız mesajı verildi. Oda kendinin yalnız kaldığını anladı. Görüntüye rağmen direnmekte devam ediyor. Ama artık çok geç .Zira yasal olarak böyle bir toplantı yapmakla kendisi de geri dönemeyecek bir yola girdi.