Sözcü yazarı Soner Yalçın, Meclis'teki anayasa değişiklif teklifi oylaması sırasında tartışma konusu olan açık oy kullanımına ilişkin olarak, "AKP dağılmış halde! Anayasa görüşmelerinde sadece 40-50 AKP milletvekili 'birinin' gözüne girmek için tansiyonu yükseltiyor. AKP büyük çoğunluğu seyirci. Hiç karışmıyorlar. Kavgalara, söz düellosuna katılmıyorlar" dedi. "Eskiden olsa tüm grup birlikte hareket ederlerdi. Bu anayasa değişikliklerini içlerine sindiremedikleri belli" diyen Yalçın, "Hele kripto FETÖ mensubu milletvekillerinin oylarını gösterme biçimleri partinin ne halde olduğunun dışa vurumu aslında" görüşünü öne sürdü.
Yalçın'ın Sözcü'de "Hiç olmadı erteleyin" başlığıyla yayımlanan (13 Ocak 2016) yazısı şöyle:
Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya (1916-1991) adı ülkemizde anayasa hukuku ile özdeşleşmiştir. Unutamadığı anısını paylaşır: “Paris'in şirin müzelerinden birinde, Karnavale'de (Musée Carnavalet), Fransız İhtilali'ne ilişkin eşyaları ve belgeleri seyrediyordum. Gözlerim salonun bir köşesinde özenle yerleştirilmiş küçük bir kitaba takıldı. Altındaki etikete eğildim ve okudum: ‘1791 Anayasası'. Fransa'nın ilk yazılı Anayasası. Biraz daha dikkatlice bakınca alt satırdaki şu müthiş cümle beni dondurdu: ‘İnsan derisi ile kaplanmıştır.' Bu küçücük, rengi sararmış kitap karşısında hürriyet savaşlarının derinliğini, uzunluğunu; özgürlük denilen şeyin bedava olmadığını insan bir kere daha anlıyor. Sanki her Anayasa insan derisi ile kaplı…” Osmanlı tebaası Yunan Regas'ın, 1797'de kaleme aldığı “bütünleştirici” Anayasa taslağından beri Anayasa meselemiz hep kanlı- kavgalı oldu. Buradan… Meclis'teki CHP'nin kürsü eylemini; ya da ana muhalefet partisi grup başkanvekilinin birilerini dövmesini olumluyorum anlamı çıkarılmasın. Eleştiriyorum. Ne yazık ki CHP; haklı olduğunda-mağdur olduğunda aniden meseleyi tersine çevirmeyi başaran bir parti! Mücadele etmek başka, kavga etmek, kürsü işgali başka. Yapmayınız. Bu kadar tecrübesiz olmak kurucu partiye yakışmıyor. Gandi'nin mücadelesini okumalarını öneririm! Görmüyor musunuz; AKP dağılmış halde! Anayasa görüşmelerinde sadece 40-50 AKP milletvekili “birinin” gözüne girmek için tansiyonu yükseltiyor. AKP büyük çoğunluğu seyirci. Hiç karışmıyorlar. Kavgalara, söz düellosuna katılmıyorlar. Oysa. Eskiden olsa tüm grup birlikte hareket ederlerdi. Bu anayasa değişikliklerini içlerine sindiremedikleri belli. Hele kripto FETÖ mensubu milletvekillerinin oylarını gösterme biçimleri partinin ne halde olduğunun dışa vurumu aslında. Ekleyeyim; terörün, döviz kurlarındaki inanılmaz artışların AKP milletvekillerini sarsmadığını mı düşünüyorsunuz? Yani diyorum ki: CHP sakin olmalı. CHP heyecana kapılmamalı. Evet. Sonuna kadar mücadele etmeli. Evet. Gerekirse dayak yemeli. Bakınız. Halkı küçümsemeyiniz; olan-biteni mutlaka görecektir. Siz sanıyor musunuz ki halk; -teröre, ekonomik krize, sınır ötesindeki savaşa rağmen- ısrarla anayasa değişikliği dayatması yapan “birini” haklı buluyor? Aldanırsınız. Halk farkında; ülke zor günler geçiriyor. Ve bunun sebebi anayasa değil. Özel şirketler tarafından yapılan kamuoyu araştırmaları da bunu gösteriyor; anayasa değişikliği dayatılması kamuoyunda yeterli desteği almıyor. Zaten. Baksanıza AKP'ye yakın bir tek sivil toplum kuruluşundan ses çıkıyor mu? Herkes farkında… Herkes kişi değil, parti değil… Türkiye için bir araya gelme zorunluluğunun farkında. Herkes aynı görüşte: Ortak “dil” oluşturmalıyız; gönül birliği içinde olmalıyız. “Ben” kavgasını aşmalıyız; “biz” olmalıyız artık. Böylesine bir siyasal ortam oluşurken CHP; darmadağın olmuş AKP'yi çocukça protestolar ile bir araya getirmemeli; sağ duyulara-vicdanlara hitap etmeyi sürdürmeli. Sesi kısılabilir. Dayak yiyebilir. Mağdur edilebilir. Ama sonuna kadar kürsü özgürlüğünden yana olmalıdır. Zor maddelere geçiliyor. Soğukkanlı akılcı olmayı sürdürmelidir. Başka Türkiye yok. Hele… Bu siyasal çatışma-kutuplaşma nisan ayında yapılacak referanduma kadar sürerse ülke ekonomik krizde boğulur. Bu, tüm milletvekillerine ve halka anlatılmalıdır. Sahi… Abdullah Güller, Bülent Arınçlar neden suskun? Mehmet Ali Şahin, Ali Babacan, Cemil Çiçek, Beşir Atalay, Ahmet İyimaya, Taner Yıldız gibi AKP'nin “akil adamları” Meclis'e yapılan dayatmaya nasıl boyun eğer? Kimsede bir Abdüllatif Şener cesareti yok mu? Kıbrıs görüşmelerinde olması gereken -Kıbrıs'tan sorumlu- Başbakan Yardımcısı -üstelik babası Kıbrıslı-Tuğrul Türkeş, Meclis'te kavga ayırıyor! Ne hale geldik? Görünen: AKP'nin kafası karışık, morali bozuk; ülkeyi yönetme kabiliyetini kaybediyor. Bu kafayla terörle, ekonomik krizle başa çıkamaz. Acilen bu anayasa değişikliği dayatmasına son verilmelidir. En azından ertelenmelidir. Bu ülkemizin çıkarınadır.