Türkiye’deki 42 milyon internet kullanıcısı sosyal medyada etkin. Sosyal medya, referandumun en çok tartışıldığı alanlardan. Uzmanlara göre, sosyal medyadaki tartışmalardan en çok kararsızlar etkileniyor.
Türkiye’de 16 Nisan’da yapılacak referandumun en çok tartışıldığı yerlerden biri, kuşkusuz sosyal medya. Farklı araştırma şirketlerinin referandumun sosyal medyada kapsadığı alan hakkındaki verileri farklı. Ancak, 46 milyondan fazla internet kullanıcısının 42 milyonunun sosyal medyada etkin olduğu düşünüldüğünde, referandum sonuçlarına yapacağı etki de tartışma yaratıyor.
Buna, siyasetçilerin yanısıra bazı futbolcu, oyuncu, şarkıcı gibi ünlülerin de katılması, halihazırdaki tartışmanın daha da körüklenmesine neden oluyor. Futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen’in video çekerek evet kampanyası başlatması ya da televizyon sunucusu İrfan Değirmenci’nin hayır oyu kullanacağını Twitter üzerinden açıkladığı için işinden olması, bu tartışmaların zıt cephelerinin birer örneği.
Sosyal medya araştırma şirketlerinden Somera’nın verilerine göre, referandum sosyal medyada her gün en çok konuşulan 500 konu arasında. Somera Genel Müdürü Gencay Evirgen, 15 Aralık-21 Şubat arasında referandumla ilgili 23,5 milyon içerik paylaşıldığını tespit ettiklerini söylüyor. “Ancak” diyor Evirgen, “bunun gündemde yüzde 5,5 oranında bir yer kapladığını görüyoruz. Futbol, gündem, ünlüler ve televizyon gibi konular yine yoğun şekilde konuşulmaya devam ediliyor.”
Gezici araştırma şirketi verilerine göre, sosyal medyayı kullananan seçmenlerin üçte biri üniversite mezunlarından oluşuyor. Sosyal medya kullanım oranı, eğitim ve kültür seviyesine paralel olarak artıyor. Gezici Genel Müdürü Murat Gezici, sosyal medya kullanıcılarının üçte ikisinin bir şekilde siyasi içerik paylaştığını belirtiyor.
Her iki araştırmacının ortak görüşü ise Facebook, Twitter ya da Instagram gibi sosyal medya zeminlerdeki kullanıcıların kararsızları etkileyebileceği yolunda. Referandum öncesindeki kamuoyu yoklamaları, genel olarak, seçmenin en az yüzde 10’luk kısmının henüz evet ya da hayır arasında bir seçim yapmadığını gösteriyor.
Gezici, "Ünlülerin sosyal medyadaki kampanyalarının seçmen üzerinde etkileri ciddi anlamda yüksek. Örneğin, kararsız seçmen üzerinde” diyor.
Evirgen ise görüşünü şöyle ifade ediyor:
“Özellikle yüksek takipçi kitlesine sahip kişiler, kararsızlar üzerinde de yüksek etkiye sahip. Sosyal medya kullanıcılarının takip ettiği etkin ve ünlü kişiler, takipçilerin eğilimi hakkında fikir verme konusunda da yardımcı olabiliyor.”
Peki, sosyal medya üzerinden evet ya da hayır tartışmasına katılan kullanıcılar birbirlerini nasıl etkiliyor? Seçmen davranışları konusundaki çalışmalarıyla tanınan siyaset bilimci Profesör Ali Çarkoğlu bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Örneğin, sizin Facebook hesabınızda size benzemeyen, fikirlerinize tamamen karşı kaç kişi olabilir? Siz onları zaten tek tek eliyorsunuz. Hoşunuza gitmeyen bir şey yapanı hesabınızdan çıkarıyorsunuz. Orada herkes birbiriyle hemen aynı şeyi söylüyor.”
Ancak Somera araştırmacısı Evirgen, burada da kararsızlar üzerinde etki oluşabileceği görüşünde. Evirgen, “Kararsız kişiler etraflarındaki çoğunluktan etkilenmeye meyilli oluyor” diyor.
Araştırmacı Gezici ise toplumda varolduğu söylenen kutuplaşmanın sosyal medyada da hızla yaygınlaştığını belirtiyor: "Son 3-4 aydır, birbirini sosyal ağından silenlerin oranında artış var. Seçmenin tahammülsüzleştiği, demokratik davranamadığı gözleniyor.” Gezici, bu nedenle sosyal medya hesaplarını geçici olarak kapatan ünlüler olduğuna da dikkat çekiyor.
Araştırmacıların dikkat çektiği bir başka nokta da, sosyal medyadaki seçim ya da referandum tablosunun yanıltıcı olabileceği. Somera Genel Müdürü Gencay Evirgen, 2014 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili araştırmalarını buna örnek olarak gösteriyor. Cumhuriyet Halk Partisi’yle Milliyetçi Hareket Partisi’nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun sosyal medyadaki destek oranı yüzde 54’ken, aldığı oy oranının yüzde 38 olduğunu, Adalet ve Kalkınma Partisi adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medyadaki desteği yüzde 43 görünürken, yüzde 52 oy aldığını hatırlatıyor.
Evirgen ekliyor:
"Buradan çıkarabileceğimiz sonuç, bazı kitlelerin sosyal medya zeminlerinde yer almadığı ya da yer alsa da fikir beyan etmediği veya bazı kitlelerin normalden fazla ses çıkardığı yönünde. Bu nedenle, sosyal medya üzerinden çıkarılacak bir oy oranı ancak içgörü sağlayabilecek nitelikte olabilir, gerçek bir ölçüm olarak değerlendirilmemeli. Zira, sosyal medya kullanıcılarının demografik özelliklerinin tüm Türkiye’yi temsil ettiğini söyleyemeyiz.”