Türkiye'den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan Facebook, Twitter, Instagram, YouTube, Tiktok gibi yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılara yeni yükümlülük ve yaptırımlar getiren düzenleme Çarşamba günü TBMM'den geçerek yasalaştı.
İktidar partisi AKP, yasal düzenlemeye gerekçe olarak, internet kullanıcılarının kişisel başvurularında veya kamu kurumlarının bildirimlerinde yaşanan zorlukların aşılması için sosyal ağ sağlayıcılarla muhataplık ilişkisi kurulmasını gösteriyor.
Yasanın Meclis'ten geçmesi sonrası ifade özgürlüğü ve sansür tartışmaları ise sürüyor.
Yeni yasayı BBC Türkçe'ye değerlendiren insan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak'a göre yeni düzenlemede hem kullanıcıların ifade özgürlüğünü hem de direkt şirketlerin politikalarını doğrudan olumsuz etkileyecek pek çok madde bulunuyor.
Altıparmak kullanıcıların sosyal medyada özgürce paylaşım yapmalarını engelleyecek önemli değişikliklerden biri olarak sosyal medya şirketlerinin kullanıcılara ait kişisel verileri kamu otoriteriyle paylaşmak zorunda kalacağını örnek gösteriyor.
Örneğin sosyal medya ağı Twitter, tüm dünyada anonim kalmayı tercih eden kullanıcıların kişisel bilgilerini kamu otoriteleriyle paylaşmama prensibine uygun bir politika izliyor.
Anonim bir hesaptan yapılan paylaşımlar hakkında erişim engeli kararı verilmiş olsa da Twitter bunları siyasi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirip kararı uygulamayı reddedebiliyor.
Altıparmak ise yeni yasa ile birlikte hakkında erişim engeli kararı verilen paylaşımlar hakkında suç duyurusunda bulunulur ve soruşturma başlarsa Twitter'ın bu kişisel verileri paylaşmak zorunda olacağını söylüyor.
Altıparmak, sosyal medyadaki anonim kimliğinin sosyal medya ağları tarafından otoritelerle paylaşılabilmesi ihtimalini Türkiye'de sosyal medya üzerinden yürütülen birçok hak savunusunu doğrudan etkileyeceğini değerlendiriyor:
"Diyelim ki bir kadın cinayeti ya da siyasilerin dahil olduğu bir yolsuzlukla ilgili Twitter'da hashtag çalışması yaptınız ve insanlar da anonim olarak altında paylaşımda bulunuyorlar. Bir sulh ceza hâkimi de bu paylaşımların mevcut kanun uyarınca kamu düzenini bozduğuna kanaat getirerek erişim engelleme kararı getirdi. Bu karar BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) tarafından Twitter'a tebliğ edildi ve Twitter da bunun üzerine yapılan paylaşımları kaldırdı.
"Yasa, bu durumda söz konusu paylaşımlar hakkında suç duyurusunda bulunulabileceğini ve Twitter'ın da bu paylaşımları yapanların kişisel bilgilerini verme yükümlülüğü olduğunu söylüyor. Dolayısıyla bundan sonra vatandaşlar herhangi bir hashtag çalışması söz konusunda olduğunda, ben bu paylaşımda bulunacağım ama kimliğimin direkt paylaşılma ihtimali var diye düşünecek."
Altıparmak, yeni yasayla birlikte sosyal medyada eleştirel paylaşımda bulunan kişilerin "eninde sonunda" bu durumla karşı karşıya kalacağını değerlendiriyor:
"Sosyal medya ağları eğer kanun uyarınca, kullanıcı bilgilerinin paylaşılmasına ilişkin talebi cevaplamazsa para cezası verilmesi öngörülüyor. Bu doğal olarak kademeli şekilde kullanıcıların ifade özgürlüğünü de etkileyen bir yaptırıma dönüşecek."
"Sosyal medya ağları, bu para cezalarının önüne geçmek için kendilerine gelen tüm bilgi taleplerini karşılama yolunu ya da paylaşımları direkt kaldırma yolunu tercih edebilirler. Bu durumda Türkiye'de kullanıcılar, son derece demokratik ortamda söyleyebileceği bir lafı söyleyemez hale gelecek."
Peki, sosyal medya ağlarının erişim engeli ve içerik çıkarma taleplerine karşı eskiden olabildiği gibi "kayıtsız kalırsa" ne olacak?
Altıparmak'a göre yeni yasa çeşitli maddelerle bu ihtimalin olabildiğince önüne geçmeyi amaçlıyor.
Örneğin sosyal medya ağları erişim engellemeye dair mahkeme kararlarına kayıtsız kalırsa, sosyal medya paylaşımından şikayetçi olan kişilerin direkt sosyal medya ağlarına dava açmasının önü açılıyor.
Altıparmak, böyle bir davanın açılabilmesi için, erişime engellenmesi talep edilen paylaşıma ilişkin herhangi bir hakaret davası açılmış olması gerekmediğini de anlatıyor:
"Örneğin siz bir hükümet yetkilisini eleştiren bir paylaşımda bulundunuz, sulh ceza hakimliğinden bunun hakkında erişim engeli kararı da çıktı ancak sosyal medya ağı bunu siyasi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirerek paylaşımınızı kaldırmadı. Yeni yasa bu durumda kişilerin direkt sosyal medya ağına dava açabileceğini öngörüyor. Eğer mahkeme kararını uygulamazsan, içeriği sağlayan kişi hakkında dava açılmamış olsa bile senin hakkında dava açılabilir ve sen bundan sorumlu olursun diyor.
"Yani sosyal medya ağları, söz konusu içeriği kaldırmazsa vatandaşlar yerinize tazminat ödemek zorunda kalacak. Ve doğal olarak bunu yapmamak için de o içeriklerin hepsini kaldıracak. Hatta bu sistemin işlediğini gören kişiler, ilk önce gidip sulh cezadan karar almayı da bırakıp, bin tane paylaşımı tek seferde örneğin Twitter'ın önüne koyacaklar. Twitter'ın 48 saat içerisinde tüm bunları incelemesi gerekecek."
Altıparmak, kişilerin doğrudan sosyal ağ sağlayıcılarına karşı açacağı davaların asli hukuk mahkemelerinde görüleceğini ve bu durumun sosyal medya kuruluşları üzerindeki baskıyı artıracağını değerlendiriyor:
"Örneğin siz gayet demokratik bir eleştiride bulundunuz ancak bir hükümet yetkilisi gidip sizinkine benzer 118 paylaşımı sulh ceza hakimliğinin kararıyla engelletti. Sosyal medya şirketi ise bu kararı ifade özgürlüğü sebebiyle uygulamadı. O hükümet yetkilisi bu kararın uygulanmamasıyla ilgili gidip direkt şirkete dava açabildiğinde, mahkeme orada bir ifade özgürlüğü tartışması olup olmadığına bakmadan, 'Evet, sulh ceza hakimliğinin erişim engeli kararı uygulanmamış' diyerek tazminat kararı verebilecek."
"Yani normal şartlarda bir hakaret davasında tartışılması gereken mevzular hiç tartışılmaksızın, 'Bana hakaret edildi' iddiasındaki siyasinin sosyal medya şirketinden tazminat almasının ve bu konuların hiç tartışılmadan karara bağlanmasının yolu açılıyor."
Yeni yasaya göre "yüzde 90'a varabilecek bant daraltma" cezası sadece sosyal medya şirketinin Türkiye'de bir temsilci bulundurmayı reddetmesi durumunda uygulanacak bir yaptırım olarak karşımıza çıkıyor.
Sosyal medya ağlarının herhangi bir içerikle ilgili erişim engelleme kararını uygulamaması halinde bant daraltma cezası değil, sadece para cezası öngörülüyor.
Altıparmak'a göre para cezalarına rağmen sosyal medya ağları mevcut politikalarından taviz vermeden Türkiye'de faaliyet sürdürebilir. Zira yasada, para cezaları ödenmediği tekrarda ne yapılacağı, nasıl tahsil edileceği hususunda "yasal boşluk" bulunuyor:
"Yeni yasadaki bant daraltma maddesi, sadece şirketleri Türkiye'ye gelişe zorlamak için öngörülmüş bir araç. Şirketin temsilcisi Türkiye'ye geldikten sonra mevcut yasadaki 8. maddeye tabii olacaklar deniyor ve burada da sadece farklı para cezaları öngörülmüş. Ama şirketler bunu ödememeye karar verirse, mevcut yasayla yetkililerin çok bir şey yapabileceği kanaatinde değilim.
"Diyelim ki bir temsilci atandı, ofise de bir sandalye ve masa alındı. İçerik çıkarma kararları ise ifade özgürlüğüne aykırı olduğu için uygulanmadı. Buna karşı açılan davayı kaybetseler bile, cezayı ödememeye karar verdiklerinde para cezası nasıl tahsil edilecek? Masa, sandalye mi haczedilecek? Herhalde temsilciyi alıp götürecek haliniz yok?
"Şirketin borçlarını oraya atanan temsilciye yıkamazsınız. Yasa temsilci için ayrı bir sorumluluk düzenlemiyor. Kararların Türkiye'de değil şirketin kurulu olduğu ülkede alınacağını belirtir, temsilcinin sadece bu kararları uygulayacağını belirtirsiniz olur biter. Yasada olmayan sorumluluk vatandaş diye yüklenemez. Bununla ilgili genel olarak şirketler hukukundakı örnekleri verenler olmuş ama o genel hüküm burada uygulanamaz, bu özel bir yasa. Bu kısmının öngörülemediği kanaatindeyim."
Yeni yasada sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye'deki kullanıcı verilerini Türkiye'de bulundurmak için "gerekli tedbirleri alacağı" hükmediliyor.
Ancak bu tedbirlerin ne olacağı net olarak belirtilmiyor, verilerin Türkiye'de bulundurulmaması halinde nasıl bir yaptırımda bulunulacağı öngörülmüyor.
Yasada sosyal medya kullanıcılarının kişisel bilgilerinin hangi durumlarda kamu otoriteleriyle paylaşılması gerektiği tarif edilmiş olmasına rağmen neden bu bilgilerin fiziksel olarak da Türkiye'de tutulmasıyla ilgili bir madde eklendiği ise çeşitli değerlendirmelere yol açıyor.
Altıparmak, "Sosyal medya kullanıcılarının verileri fiziksel olarak Türkiye'ye getirilirse o veriler öyle veya böyle hükümet tarafından ele geçirilir. Verilerin tutulduğu yerin basılması, bir sulh ceza hakiminin kararına bakar. Bu maddenin tek amacı bu" diyor.