Adalet Yürüyüşü’ne destek için Türkiye’ye gelen Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala, Cumhuriyet gazetesini ziyaret etti. Türkiye’deki referandum sürecini değerlendiren Ayala, ülkesi Şili'deki General Augusto Pinochet döneminden örnek vererek, “Bizde de kâğıt üzerinde ‘başkan’ olan birisi vardı ama biz ona diktatör diyorduk. Eğer sistemde denge ve kontrol mekanizmaları yoksa, sıkı bir kuvvetler ayrılığı yoksa, temel özgürlükler güvence altına alınmıyorsa orada başkanlık değil diktatörlük olur” dedi.
Cumhuriyet gazetesi Meriç Şenyüz'ün haberine göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’ne destek vermek için Türkiye’ye gelen Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala, Cumhuriyet gazetesi'ni ziyaret ederek dayanışma mesajlarını iletti. Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Umut Oran’la birlikte Cumhuriyet’e gelen Ayala, Cumhuriyet Yayın Kurulu Başkanı Orhan Erinç, Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan, Sorumlu Yazıişleri Müdürü Faruk Eren, Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya, Dış Haberler şefi Mine Esen ve Web Koordinatörü Oğuz Güven’le görüştü. Ayala, “Demokrasi açısından çok önemli bir görevi yerine getiriyorsunuz, biz de Sosyalist Enternasyonal olarak burada baskı gören herkesin sesi olmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’ye son gelişinde de cezaevindeki Cumhuriyet çalışanlarını ziyaret etmeye gittiğini ancak görüşemediğini belirten Ayala, “Görüyorum ki sayı 12’ye varmış, Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler alanı her geçen gün daha fazla daralıyor” dedi.
Ayala, OHAL döneminde durumun daha da kötüleştiğini vurgulayarak işlerinden atılan memurlar, akademisyenler ve cezaevindekilerle en az 140 bin kişinin OHAL mağduru olduğuna dikkati çekti. “Darbe girişimine gerçekten katılan herkes tabii ki soruşturulmalı ancak hakkında somut suçlamalar bulunmayan pek çok insanın mağdur edildiğini görüyoruz” diyen Ayala, bu durumun sadece Avrupa’da değil tüm dünyada kaygıyla izlendiğini vurguladı.
Nisan ayında yapılan anayasa referandumuna da değinen Ayala, “Başkanlık ya da parlamenter sistem arasındaki bir seçim yapmak o ülkenin yurttaşlarının kendi bileceği iştir. Ne var ki, Türkiye’deki referandum demokrasiye ‘evet’ mi ‘hayır’ mı seçimine dönüştü. Başkanlık sisteminde de demokrasi olabilir ama demokrasinin temeli olan kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırırsanız artık orada demokrasinden bahsedilemez” diye konuştu.
Şilili olan Ayala, kendi ülkesindeki General Augusto Pinochet döneminden örnek vererek, “Bizde de kâğıt üzerinde ‘başkan’ olan birisi vardı ama biz ona diktatör diyorduk. Eğer sistemde denge ve kontrol mekanizmaları yoksa, sıkı bir kuvvetler ayrılığı yoksa, temel özgürlükler güvence altına alınmıyorsa orada başkanlık değil diktatörlük olur” vurgusunda bulundu.
Ayala, MİT TIR’ları davasında CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun 25 yıl ceza almasından söz ederken “Bir milletvekilinin ‘benim ülkemden bu silahlar nereye gidiyor’ diye sorması, bunu araştırması nasıl suç olabilir? Halk o kişiyi oraya zaten bunu yapsın diye gönderiyor. Bir gazetecinin bir milletvekilinden aldığı bu bilgileri yazması nasıl suç olabilir? Bu onun işi. Türkiye’de demokrasinin bütün temel kuralları tek tek ihlal ediliyor. Bunun sınırı nerede? Nerede duracak” diye sordu.
Cumhuriyet Yayın Kurulu Başkanı Orhan Erinç de, Cumhuriyet çalışanları olarak sorumluluklarının farkında olduklarını vurgulayarak, “Bu tür dayanışma ziyaretleri dışarıdan da olsa destekler, bizim direnme gücümüzü artırıyor, kendisine şükran duyuyoruz” dedi.