T24 - Bu yaz hayatını kaybeden şarkıcı Amy Winehouse’un ölümünden sonra yayımlanan albümü ‘Lioness: Hidden Treasures’ Island Records etiketiyle çıktı. 23 Temmuz’da aramızdan ayrılan Winehouse’un 12 şarkıdan oluşan yeni albümünde, eski şarkıların yeni versiyonlarının yanı sıra bugüne dek hiç yayımlanmamış şarkılar da bulunuyor. Albüm tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de satışta sunuldu. Radikal gazetesinde yer alan habere göre, 2006’da yayımlanan ‘Back to Black’ albümünü takiben çıkması planlanan albümün yeni halinde Winehouse’un 2002’deki albümü ‘Frank’ten 2011’de ölümünün hemen öncesine kadar oluşturduğu çalışmaları içeriyor. Albümde; 60’ların klasiklerinden ‘Our Day Will Come’ın Winehouse tarafından 2002’de kaydedilen reggae versiyonu, sanatçının Tony Bennett’le düet yaptığı ve aynı zamanda son stüdyo kaydı olan ‘Body and Soul’, klasiklerden ‘Will You Still Love Me Tomorrow’, sözlerini Winehouse’un yazdığı yeni şarkı ‘Between the Cheats’ ve Winehouse’un ‘Tears Dry’, ‘Half Time’ gibi eski şarkılarının yeni versiyonları yer alıyor.
Guardian gazetesinde yer alan habere göre ‘Lioness: Hidden Trasures’ albümünün prodüktörü Salaam Remi bu albümün Winehouse’un yayımlanmamış kayıtları adına ‘ilk ve son’ albümü olacağını söyledi. Remi Winehouse’un durumunun, 1996’daki ölümünün ardından ‘gıyabında’ yedi albüm yayımlanan Tupac örneği gibi olmayacağını belirtti. Guardian’dan Alexis Petridis ise, yayımladığı albüm eleştirisinde albüme beş üzerinden üç yıldız verdi ve ‘sanatçının eski kayıtlarını çok daha kışkırtıcı’ bulduğunu ancak yine de bu son albümün Amy Winehouse’la ilgili bilmediğimiz çok şey söylediği için önemli olduğunu yazdı. Derya Bengi dinledi: İçinde gizli hazine var Albümde sadece Amy Winehouse’un gizli hazineleri değil, müzik tarihinin de gizli hazineleri var. ‘Our Day Will Come’, ‘The Girl From Ipanema’ gibi 60’lı yıllara ait standartları taze taze, yepyeni bir tavırla yorumlamış. “O şarkıları bugüne taşımış” demeyelim, “Bugünü o şarkılara taşımış” demek lazım.
Tony Bennett’le yaptığı ‘Body and Soul’ düeti hiç de gerçek Amy değil. Klasik bir caz orkestrasının önünde normal, sıradan iyi bir şarkıcı olmaktan öteye gitmeyen Amy’nin kendini asıl bulduğu yer, kirli, paslı, külüstür bir modernlik içeren reggae, hiphop, breatbeat, funk ritimleri. Günümüzün kaotik dünyasını ancak bu şekilde çözümlüyor ve ona ancak böyle posta koyuyor. Galiba bu müziği şöyle özetleyebiliriz: Bir tarafta tıkır tıkır işleyen makineler, bir tarafta hurda yığınları ve onların karşısında bir kadının saf, çıplak duyguları. Onu yaratan iki prodüktörün, Mark Ronson ve Salaam Remi’nin sayesinde bütünlüklü, akıllıca kurgulanmış bir eserle karşı karşıyayız. ‘Öldü’ diye değil, ‘Yaşadı’ diye dinlenmesi gereken, güzel bir albüm.