Sokağa çıkma yasağının iki saat önce duyurulduğu 10 Nisan Cuma gecesi insanların ihtiyaçları için market ve fırınların önünde uzun kuyruklar oluşturması üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Ortaya çıkan görüntüler mükemmel yönetilen süreçle uyuşmadı” dedi ve istifa etti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Soylu’nun kendi Twitter hesabından duyurduğu açıklamadan yaklaşık 2 saat sonra istifanın kabul edilmediğini açıkladı.
Cuma gecesi başlayan “Kötü yönetim yüzünden Koranavirüs yeniden yayıldı” tartışması yerini yasağın bitmesine saatler kala Soylu’nun istifası tartışmasına bıraktı.
İçişleri Bakanı Soylu’nun istifasının perde arkasına dair çok yorumlar yapıldı/yapılıyor.
CHP kulislerinde istifa ‘danışıklı bir tiyatro’ olarak yorumlandı. “Salgınla mücadelede zaaf olarak yorumlanan görüntülerin yarattığı durumu tersine çevirme hamlesi” olarak değerlendirilen istifanın bir ‘kahramanlık’ hikâyesine dönüştürüldüğü savunuldu. Siyasi kulislerde istifanın AKP içindeki ekiplerin rekabetinin dışavurumu olmadığı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın böylesi bir süreçte ‘vazgeçilebilecekler listesi’ gibi bir gündeminin olmadığı konuşuluyor.
Farklı görüşler de yok değil. Yaşananları “AKP içindeki ekipler çatışmasının bir sonucu” olarak görenler de var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dönem konuşma metinlerini yazan Aydın Ünal, Soylu’nun istifasıyla ilgili olarak isim vermeden ‘Pelikan’ grubuna gönderme yaptı. Ünal, Twitter hesabından “Partiyi kendi doğum günü partisi zannedip şımarıkça ‘şu gitsin, şu da gitsin, bunu da istemiyorum, baba bunu da gönder’ diyenler babalarını zora düşürür ve derinden üzer, günün sonunda parayla tutulmuş palyaço kalabalığı içinde yapayalnız kalırlar” diye yazdı.
Aydın Ünal’a göre, kriz kısa sürede çözüldü ama ‘silinmez iz bıraktı.’ Ünal, ‘şer cephesi’ olarak yorumladığı cepheyle ilgili olarak “Yine umuyoruz ki, şu en kritik dönemde dahi Türkiye’nin, AK Parti’nin ve Reis’in altını oymaya çalışan şer cephesi bu vesileyle tasfiye edilir” dedi.
Dikkati çeken bir başka paylaşım da AKP Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam’dan geldi. Dün gece (12 Nisan Pazar) yani Süleyman Soylu’nun istifasının kabul edilmediğinin açıklandığı saatlerde Twitter hesabından paylaşım yapan Çam, “Sayın Süleyman Soylu’yu tabanımız sevmişti. Ancak, başarının nereden geldiğini, imkân-yetkileri kimin verdiğini, liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın gücünü nasıl paylaştığını asla unutmamalı. Şayet liderinden destursuz ayrılır ise, bu muhabbeti yitirir” diye yazdı.
Çam’ın paylaşımında Erdoğan’ın Soylu’ya tanıdığı siyaset alanına dikkati çekmesi, ‘destursuz ayrılma’ gibi bir ifadeyi kullanması Erdoğan’ın bilgisi dahilinde ya da onayı olmadan istifa edildiğini ima etse de, AKP’ye yakın gazetecilerden Abdülkadir Selvi istifa öncesi Erdoğan ile Soylu’nun görüştüğünü, Erdoğan’ın ‘gerek yok’ dediğini yazdı.
Eski Başbakan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ‘içeriyi’ bilen bir isim olarak istifa akşamıyla ilgili yaptığı değerlendirme de önemli.
Davutoğlu’na göre “Türkiye’de de dünyada da böylesi bir istifa süreci ve sonrasında da bu istifanın kabul edilmediğinin ilan edilmesi bir ilk ve istifa kararının Cumhurbaşkanı’yla koordine edilmemiş olması kabul edilebilir değil.”
Bakanlar arası rekabete işaret eden Davutoğlu, açıklamasına şöyle devam etti: “Bakanların birbirine omuz atmaları, sonra bunu telefi etmek için aşırı samimiyet göstermeleri ve son yaşanan istifa süreci şunu göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bakanlıklar arası rekabetle yürütülecek bir devlet değildir. Hele hele bakanlar ve devletin en üst kademesinde yakın akraba ilişkilerinin mevcudiyetinin bakanlar arası ilişkilerin doğasını da bozduğu kanaatindeyim. Bakanlar eşit ama bazı bakanlar diğerlerinden daha üstün görülüyorsa orada bir ekip çalışmasının ortaya çıkması mümkün değildir. İçişleri Bakanı ya da herhangi bir devlet görevlisi istifa edebilir. Ama devlet geleneğimizde istifanın ilk mercii üst otoritedir. Aralarında mutabakat olursa istifa ertelenir olmazsa kamuoyuna bizzat Sayın Cumhurbaşkanı ya da bakan tarafından ama koordineli bir şekilde ilan edilir. Hele hele bu istifanın ikinci kez tekerrür ettiği göz önünde bulundurulacak olursa, istifa mekanizmasının ilkesel bir eylem olmaktan çok bir siyasi koz olarak görülmeye başlanmasına yol açılır ki bu devlet düzenini sarsar.”
Kulislerde konuşulan diğer bir iddia, Soylu’nun bu hamleyi, fikren çok yakın olduğu ve destek gördüğü MHP’nin bilgisi dahilinde yaptığı. Erdoğan’ın da, hem parti tabanında, hem de MHP’den gördüğü destek nedeniyle Soylu’dan vazgeçmediği, öne sürülen iddialar arasında.