19 Mayıs'ta 'FETÖ' operasyonu düzenlenen Sözcü gazetesi, çalışanlarının tutuklu ve tutuksuz yargılandığı davaya bilirkişi olarak atanan ve yerel bir gazetede çalışan Ömer Faruk Gerçek'in sosyal medya paylaşımlarımlarına dün ulaşarak tarafsız olmadığını öne sürmüştü. Sözcü, bugün de bilirkişi Gerçek'in 'FETÖ' ile ilişkisi olduğunu ve çocuğunu kapatılan 'FETÖ' okullarına gönderdiği, kendisinin de kapatılan Bank Asya'nın müşterisi olduğunu savundu.
Sözcü'de yer alan haber aynen şöyle:
Sözcü gazetesi hakkındaki algı operasyonunda bilirkişi olarak görevlendirilen bilirkişi Ömer Faruk Gerçek'in FETÖ ile ilişkisi deşifre oldu. Gerçek'in kendi sitesinde kaleme aldığı yazılarda FETÖ'ye övgüler düzdüğü ortaya çıktı.Gerçek'in ayrıca kendi çocuğunu FETÖ okullarına verdiği, kendisinin de FETÖ'nün finans kuruluşu olan ve daha sonra kapatılan Bank Asya müşterisi olduğu anlaşıldı. İşin trajikomik yanı ise Sözcü'nün yayın politikasını terör örgütüyle bağdaştıran Gerçek'in aslında FETÖ'nün yayın organı olan Zaman gazetesinin bir abonesi olması... İşte bilirkişinin FETÖ ile olan bağları...
SÖZCÜ'ye yönelik 19 Mayıs'ta başlatılan algı operasyonu kapsamında, 30 Mayıs'ta dosyaya bilirkişi atandı. Adı Ömer Faruk Gerçek. Türk Ceza Hukuku uygulamalarına göre, bilirkişilerin, hakim ve savcılardan beklenen tarafsızlığa aynı oranda sahip olması bekleniyor. İşte tam da bu sebeple bilirkişiliğe atanan kişiler tarafsız olacaklarına dair yemin ediyor. İşte ‘tarafsız' olacağına dair mahkemede yemin eden bilirkişi Ömer Faruk Gerçek İstanbul'da yerel bir gazeteci. Dosyayı aldığı gün, herkese açık sosyal paylaşım siteleri Facebook ve Twitter'dan gazetemizin aleyhine haberleri paylaşmaktan çekinmedi. Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusu SÖZCÜ'ye atanan bilirkişi Gerçek'in, daha önce yine sosyal medya üzerinden Atatürk aleyhtarı olduğunu açık açık ilan ettiği paylaşımları da dikkat çekti.
Atatürk düşmanı bilirkişi Ömer Faruk Gerçek ile ilgili bugün yeni bir detay daha günyüzüne çıktı. Gerçek’in çocuğunu kapatılan FETÖ okullarına gönderdiği, kendisinin de FETÖ’nün Bank Asya’sının müşterisi olduğu ortaya çıktı. Hatta Gerçek’in FETÖ’nün yayın organı kapatılan Zaman gazetesinin de abonesi olduğu anlaşıldı.
Bu skandalı ise yerelkulisgazetesi.com isimli haber sitesi ortaya çıkardı. Site, bilirkişi Gerçek’in kendisinin sahibi olduğu Gerçek Medya isimli haber sitesinde kaleme aldığı geçmişteki köşe yazılarını örnek gösterdi.
Köşesinde çocuğunu gönderdiği FETÖ dersanesi ile yaşadığı bir sorunu kaleme alan Ömer Faruk Gerçek, ilgili köşe yazısında kısmen eleştirdiği FETÖ eğitim kurumu dersaneye aynı zamanda övgüler de yağdırıyor. Sahibi olduğu Gerçek Medya adlı yerel yayım organında yer verdiği 24 Nisan 2010 tarihli köşe yazısının sonunda, FETÖ bünyesindeki eğitim kurumlarından Sultanbeyli ANAFEN dersanesi hakkında “Dileğimiz Anafen gibi köklü ve hizmet gayesi güttüğünü bildiğimiz bir markanın basit ticari hesaplarla kul hakkına girmemesi ve daha özenli olması” ifadelerini kullanan bilirkişi Ömer Faruk Gerçek, FETÖ ile nasın irtibatlı olduğunu adeta itiraf ediyor.
İşte itiraf niteliğindeki o köşe yazılarından öne çıkan bölümler;
“Gündeme dershaneler olayı ve mağduriyetler gelince, mağduriyetimi tekrar dile getirmek ve dershanelerin ihtiyaç dışı bırakılması uygulamasının haklılığını dile getirmek istedim… Zaman abonesi olmamdaki ısrarlar (aslında ben o dönemde gazete yayıncısı olmam hasebiyle gündemi takip etmek için zaten bayiden alıyordum gazeteyi) ve dayatmayı kabul etmeyişim sebebiyle çocuğumun giremediği genel deneme sınavları, Sızıntı ve Kurban ısrarları gibi. Tabi bir de dershaneye kayıt yaptırdığımda zorunlu olarak adıma hesap açılan Bank Asya ile yaşadığım sorun da cabası….”
“Türkiye’de uygulanan saçma sapan bulduğum ve öğrenciyi seçmeyi ve yönlendirmeyi hedef almayıp, yarış atı psikolojisine sokan ve öncelikli olarak uzmanlıkla hazırlanmış yanıltıcı sorularla elemeyi hedefleyen sınav sisteminin sonucu olarak dershane zorunluluğu doğmuş oldu. Eskiden sadece üniversite son sınıf öğrencilerine hitab eden dershanecilik sektörü, şimdi artık ilkokul öğrencilerine bile hitab eder duruma geldi. Ben de aslında çocukların bu yaşlarda çocukluklarını yaşaması taraftarı olmama rağmen çocuğumu sınıf arkadaşlarının çoğunun da katılması sebebiyle Anafen SBS sınıfına yazdırdım. Açık söyleyeyim, benim beklentim, öğrencimin at yarışı gibi puan kovalaması değil, dershanenin daha önce duyageldiğim öğrenci ile iletişimi ve etkinlikleri idi. Belki beklentiyi yüksek tutmak, belki de Sultanbeyli’de nüfus yoğunluğunun çokluğu sebebiyle aşırı sayıda öğrenci ve sınıf bulunması sebebiyle pek memnun kalmadığımı belirteyim. ”
“Tabii ki bunlar bu yazının buraya yazılmasını gerektirecek derecede önemli olmayabilir. Ama geçenlerde yaşadığım ve ilçedeki çevremden ve komşu ilçelerdeki arkadaşlarımın da aynı konulardaki tepkisinden sonra Anafen dershanesinin haksız bulduğum uygulamasını bir uyarı mahiyetinde burada dillendirmek istedim. Bu yılki eğitim döneminin ortasında dershaneden bir talep geldi. Bir sonraki yıl için öğrencinin kaydını yaptırmamız istendi. (Bu arada çocuklar bir indirim sınavına girdiler, ama ne hikmetse, her zaman denemelerde aldıkları puanlardan daha az puanlar aldılar.) Aslında daha 4 – 5 ay varken gelen bu talebe anlam veremedim. Sınavlar yalpısın, öğrencimizin durumunu görelim, gelecek yıl için kararımız sınav sonrasında verelim derken sırasıyla mesajlar gelmeye başladı.”
“Bir arkadaşım da geçtiğimiz yıl dershanenin, ön kayıt yaptıran öğrencileri geziye götürüp, aynı anda eğitim gören ve ön kayıt yaptırmayan öğrencileri ayırarak geziye götürmediğini belirtti. Dileğimiz Anafen gibi köklü ve hizmet gayesi güttüğünü bildiğimiz bir markanın basit ticari hesaplarla kul hakkına girmemesi ve daha özenli olması. Hayırlı günler temennisiyle…”