Sözcü davasında ilk perde: Bu iddianame, FETÖ'nün varlığını gösteriyor

Sözcü davasında ilk perde: Bu iddianame, FETÖ'nün varlığını gösteriyor

Sözcü Gazetesi yönetici ve çalışanları hakkında darbe girişimi günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın nerede olduğuna  ve 17-25 Aralık soruşturmasına ilişkin haberleri nedeniyle açılan davanın ilk duruşması görüldü. Dava kapsamında tutuklu yargılanan Gökmen Ulu 165 gün sonra hâkim karşısına çıktı.

Sözcü Gazetesi imtiyaz sahibi Burak Akbay savunmasında, iddianamenin Fehmi Koru ve Hüseyin Gülerce’nin  beyanlarına dayanarak hazırlandığını söyledi. Akbay savunmasında, “İddialar ve suçlamalar uzun süredir planlananan bir kumpasın parçasıdır. Hakkımdaki yalan iddiaların kaynağı Fehmi Koru adlı şahsın takma isimle yazdığı absürt köşe yazısıdır. Amaç Atatürkçü çizgideki bir gazeteyi ve şahsımı yok etmektir. Bu FETÖ'nün oluşturduğu kumpas türlerinden biridir" dedi.

Sözcü Gazetesi imtiyaz sahibi ile üç çalışan hakkında, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “terör örgütüne yardım etmek” suçlamalarıyla açılan davanın ilk duruşması İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 

 

CHP'li vekillerden destek

 

Duruşmada tutuklu sanık İzmir muhabiri Gökmen Ulu, Sözcü.com.tr Haber Müdürü Mediha Olgun ve Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli ile avukatları hazır bulundu. Davanın sanıklarından Sözcü gazetesinin imtiyaz sahibi Burak Akbay hakkında ise yakalama kararı bulunuyor. 

CHP Milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Mustafa Balbay, Sosyalist Enternasyonel Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TGS İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Hüner, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, gazeteciler Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil duruşmayı izleyen isimler arasındaydı.

Duruşma salonunun kalabalık olması sebebiyle birçok izleyici duruşmayı ayakta izlemek zorunda kaldı. Mahkeme heyeti başkanı “Bakalım ayaktakiler ne kadar dayanabilecek” diyerek duruma tepkisini gösterdi. 

 

"Düpedüz suç uydurma" 

 

Duruşma, “Silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla 165 gündür tutuklu yargılanan Gökmen Ulu’nun savunmasıyla başladı. “FETÖ zulmü ile masum Atatürkçüler yargılanırken biz Silivri önünde ‘FETÖ’nün itleri yıldıramaz bizleri’ sloganı atıyorduk” diye savunmasına başlayan Ulu, hakkındaki iddiayı kabul etmediğini belirterek, “Gazetecilikten yargılanmayı tercih ederdim. Hakkımdaki suçlama mesnetsiz, kanunsuz, hukuksuz, akla, mantığa aykırıdır. Düpedüz suç uydurmadır” dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hangi otelde tatil yaptığına ilişkin yaptığı haber sebebiyle “darbecilere hedef göstermek” ile suçlanan Ulu, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de geçmişten bugüne liderlerin yediklerinden içtiklerine, yürüdüklerinden oturduklarına birçok fiillerinin haber konusu yapıldığına dikkat çekerek, “Erdoğan’ın tatil haberleri daha önce Doğan Haber Ajansı (DHA), Milliyet ve Sabah gazetelerinde de yapılmıştı. Bu haberlerden sonra Erdoğan’a suikast girişimi olsaydı bu haberleri yapan gazeteler ve gazeteciler suçlu mu sayılacaktı? Gazeteler ve internet sitelerinde liderler ve ünlüler ile ilgili haberler yapılmaktadır. Haberi yapılan ünlülere biri bu gece saldırsa bu gazeteci yer bildirimi yaptı diye dava açılır mı? İşte bana yapılan budur. Erdoğan’ın Marmaris’teki tatil haberini 15 Temmuz 2016 gündüzünde yaptım. Sabah ve Takvim gazeteleri 17 Temmuz’da haberime saçma anlamlar yüklediler. Daha sonra da tutumlandım. Söz konusu haberi bizden 4 gün önce DHA yaptı.

11 Temmuz 2016’da Marmaris’teki tatil haberi pek çok haber sitesinde yayınlandı” dedi. Ulu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynı tesiste konaklayan Türk turistlerin de sosyal medyadan paylaşımda bulunduklarını söyleyerek şöyle devam etti: “Haklılığımı kanıtlayan milyon tane sebep var. DHA’nın haberinden 2 gün sonra İzmir’den Marmaris’e gittim. Sözcü logolu arabamla elimde fotoğraf makinamla otel önünde açıkça bekledim. Otel içine girip daha önceden tanıdığım otel müdürü ile çay içtim. Cumhurbaşkanı yetkilileri de orada olduğumu biliyordu. Hayatın akışına uygun bir şekilde haberimi yaptım.” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tatil haberinin sözcü.com.tr’de 16.25’te yayınlandığını belirten Ulu, “Hayatın olağan akışı içinde yaptığımız bir haber. O gece 22.00 sıralarında darbe kalkışmasıyla sarsıldık. Yurtsever bir gazeteci olarak o gece soluğu cumhurbaşkanımızın yanında aldım. Diğer meslektaşlarımızla kaldığı villanın önünde toplandık. Saat 00.05’te kamuoyuna açıklamasını yaptı burada. 5 dakikalık açıklamasını tamamladı ve bizi villadan uğurladılar. Villadan çıkmadan editör arkadaşımı aradım ve konuşmadan satırbaşlarını yazdırdım. Saat 00.13’te ilk haber sözcü.com.tr’de girdi. Erdoğan’ın halkı sokaklara çıkmaya çağıran açıklamasını Türkiye’ye ve dünyaya duyuran ilk gazeteci benim. Ulusal bütünleşme refleksi ile hareket ettim. Bir gazeteci ne yapması gerekiyorsa onu yaptım” diye kendini savundu. 

Darbecilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerini 15 Temmuz’dan 15 gün önce tespit ettiklerinin TBMM raporunda ve darbe iddianamelerinde yer aldığını vurgulayan Ulu, “Bunlar savcının hakkımdaki iddialarını çürüttü. Bu gerçeği ilk yazan da Sabah gazetesi oldu. Sabah gazetesinde 17 Ağustos’ta yayınlanan haberde darbecilerin 12 ve 13 Temmuz’da darbecilerin alçak uçuş yaparak keşif yaptığı yazıyor. Sabah bana ve gazeteme iftira attı. Darbeciler cumhurbaşkanının yerini gazetelerden öğrenmedi” dedi. 

 

"Tutukluluğum cezaya dönüştürüldü"

 

Ulu savunmasına şöyle devam etti: “Tek bir haberimle ilgili aylardır 4 ay iddianame yazılmayarak tutukluluğum cezaya dönüştürüldü. Bu iddianame değil iftiraname. Türk hukuku adına utanç, ülkem adına hicap duyuyorum. Benim yolum  adalet, cumhuriyet, demokrasi, barış ve özgürlük yoludur, Atatürk’ün yoludur. İftiracıların gerçek derdi buysa bilsinler ki biz bu yoldan dönmeyiz.”

 

"Gökmen'in kaçması istendi"

 

Ulu’nun ardından konuşan Avukat Celal Ülgen, “Kumpas davalarında da FETÖ’nün hakim ve savcıları anlaşmalı olarak tanıklar bulur ya da haberler yaptırıp suçlu ilan ederlerdi. Burda da aynısı yapıldı” dedi. Avukat Murat Ergün de, “FETÖ’ye karşı birlikte mücadele ettiğim Görkem’e FETÖ’cü demek adalete değil FETÖ’ye hizmet eder. Kaçacak denen Görkem’in evinin önünde askere veda eder gibi masa kurup çay, kahve içip polis bekledik. Kimse gelmeyince biz emniyete gidiyoruz diyince çevremizde bulunan 30 kadar polis ‘gitmeyin biz burdayız’ diyerek el kaldırdı. Bizzat İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’nı aradım. ‘Haberimiz yok’ dedi. Gökmen’in kaçması istendi. Ama Gökmen kaçmaz. Çünkü suçsuz” diye konuştu. 

 

"Sadece gazeteciyim"

 

Duruşma 26 Mayıs 2016’da tutuklanıp 22 Eylül’de tahliye edilen sözcü.com.tr Haber Müdürü Mediha Olgun’un savunmasıyla devam etti. Olgun, “Aktif olarak internet sitesinde video editörü olarak çalışıyordum. Gökmen’in haberini yayınlamakta benim yetkim de dahilim de yok. Nasıl hiç görmediğim bir haberle 4 ay tutuklu yargılandım bilmiyorum. Böyle bir suçlamayla yargılanıyor olmaktan çok mutsuzum. Yargılama devam etmesine rağmen bu damgayı almak üzücü. FETÖ’cülerle aynı kefeye konulmak istemiyorum. Ben ne iktidar yanlısı ne muhalifim. Ben sadece bir gazeteciyim. Benim böyle bir örgüte bilmeden istemeden bir yardımım dokunduysa hiçbir şey yapmayın sayın hakim, bırakın Allah belamı versin. Başından beri söylüyorum ben yetkili değilim. Çok büyük haksızlık var burada” diyerek suçsuz olduğunu ifade etti. Olgun’un avukatı Can Çelik de müvekkili hakkında doğrudan suçun oluştuğuna yönelik bir delil olmadığını belirterek beraatini talep etti.

Son olarak savunmasını yapan Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli, “Muhasebe işleri yapmaktan başka işim yok. Savunmamın aksine delil olmadığı halde FETÖ’ye yardım etmekten suçlanıyorum” diyerek beraatini istedi. Avukat Celal Ülgen, Yücekaleli’nin iddia ile hiçbir ilgisi olmadığını söyledi. Ülgen, “Soruşturma savcısı ifadeleri alırken Yonca hanımın ifadesine bizim onun savunmasında başka bir konu ile ilgili söylediğimiz şeyi alıp Yonca’nın savunmasına kopyalamış” dedi.  Avukat İsmail Yılmaz ise, Yücekaleli’nin adının niçin bu iddianamede olduğunun anlaşılır yolu olmadığını söyledi. Yılmaz, “İddianamede kendisine hiçbir suç da atfedilmemiştir. Delil olmamasına rağmen dahil edilmiştir” diyerek beraat talep etti. 

 

"İddianame FETÖ'nün varlığını gösteriyor"

 

“Silahlı terör örgütü yönetmek ve propagandasını yapmak” suçlaması yöneltilen ve hakkında arama kararı bulunan Burak Akbay’ın avukatı Zülbiye Şahin, Akbay'ın yazılı imzalı savunmasını okudu. Burak Akbay savunmasında, iddianamenin Türkiye’de FETÖ'cü denince akla gelen Fehmi Koru ve Hüseyin Gülerce’nin  beyanlarına dayanarak hazırlandığını söyledi. Akbay’ın yazılı savunmasından satırbaşları şöyle: “İddialar ve suçlamalar uzun süredir planlananan bir kumpasın parçasıdır. Hakkımdaki yalan iddiaların kaynağı Fehmi Koru adlı şahsın takma isimle yazdığı absürt köşe yazısıdır. Amaç Atatürkçü çizgideki bir gazeteyi ve şahsımı yok etmektir. Bu FETÖ'nün oluşturduğu kumpas türlerinden biridir.

Tıpkı FETÖ mensuplarınca asker kadrolarının boşaltılması gibi. Şahsıma ve Sözcü'ye iftira atanlar FETÖ'ye hizmet etmiyorsa, kime hizmet ediyor? Bu iddianamenin varlığı, bu örgütün hala var olduğunu göstermektedir. Fehmi Koru ve Hüseyin Gülerce iktidara yaranmak ve kendi FETÖ’cü izlerini silmek için mi bu kumpasa alet olmuşlardır? Sözcü hakkındaki bu oyun en çok FETÖ'nün işine yaramaktadır. FETÖ lideriyle bir fotoğrafım olmadığı için fotomontaja başvurulmuştur. Buna karşı yargının hiçbir adım atmaması da kumpasın derinliğini göstermektedir. Bu algı operasyonunun FETÖ'nün Ergenekon ve Balyoz davalarında TSK'ya yapmış olduğu kumpaslardan hiçbir farkı yoktur. FETÖ karşıtıyım ve Atatürkçüyüm. Okullarında okumadım, bankalarına para yatırmadım, kredi almadım. İftirayı atan yazarları da tanımam, onlar da beni tanımaz. Tüm aile yaşamım ve okuduğum okullar laik ve Atatürkçü çizginin dışına çıkmamıştır. Hiçbir delil olmadan Sözcü'nün sahibini ahlaksızca bir iftirayla suçlayanların hangi emellerle hareket ettiğinin anlaşılması FETÖ'yle mücadeleyi daha da güçlendirecektir. Biz, FETÖ devleti ele geçirmeye çalışıyor derken, bu medya grupları FETÖ'ye destek veriyor  kandırılıyordu. Sabah, Takvim ve Akşam yöneticileri, iddianamenin içinde çok önemli bir delil varmış gibi yayın yapanları, hakkımda karalama yaparak algı operasyonu yapmaları bu kumpasta beraber çalışmış olduklarının kanıtıdır. Hangi delil ile beni FETÖ yöneticisi yaptınız? Tutuklama kararı hangi delil ile aldınız? Benim FETÖ yöneticisi olmadığıma dair binlerce kanıt ortada duruyor. Ben sözde değil özde FETÖ karşıtıyım ve Mustafa Kemal Atatürkçüyüm. Zamanında ve isabetli bir karar vermenizi ve beraatim için karar vermenizi talep ediyorum.”

 

'Dedikodu' iddianamesi

 

Avukat Celal Ülgen, “Sözcü’ye FETÖ’cü derseniz kimlerin FETÖ’cü olduğu gizlenmiş olur” diyerek Akbay’ın beraatini talep etti. Avukat İsmail Yılmaz ise, “Kirli medya basın görevi yapmayıp tetikçilik, saldırganlık ile rakiplerini ticari yönden yıkamayınca başka yönden yıkmaya çalışıyor. Bu dosyanın hazırlanmasının kökeni bu kirli medya sayesinde olmuştur. Böyle bir gazetenin sahibine FETÖ’cü yaftası atmak ayıptır. Bu iddianame dedikodu iddianamesidir. Hakkındaki yakalamanın kaldırılmasını ve beraatini talep ediyorum” dedi.

 

Duruşma öncesi sessiz protesto

 

Sözcü Gazetesi İzmir Muhabiri Gökmen Ulu'nun serbest bırakılması için CHP Milletvekilleri Barış Yarkadaş, Mustafa Balbay ve Ünal Demirtaş ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)  Genel Başkanı Gökhan Durmuş ile İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen ve gazete okurları duruşma öncesi Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önündeki meydanda toplandı. Gökmen Ulu'nun babası Mehmet Ulu ile ağabeyi Oben Ulu'nun da katıldığı sessiz protesto üç dakika sürdü. "Demokrasi ve özgürlük mücadelemiz ulu bir çınardır, gazetecilere özgürlük" diye pankart açan grup, sessiz protestonun ardından duruşmaları izlemek için adliyeye girdi.

Sözcü Gazetesi’ne yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmanın tamamlanması sonucu hazırlanan iddianamede, gazetenin Gülen yapılanması ile bağlantılı olduğu iddia edilerek, gazetenin imtiyaz sahibi Burak Akbay’a “Silahlı terör örgütü yönetmek ve propagandasını yapmak” suçlaması yöneltiliyor. İzmir muhabiri Gökmen Ulu, Sözcü.com.tr Haber Müdürü Mediha Olgun ve Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli'ye yöneltilen suçlama ise “Silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek.” İddianamede Akbay için 16,5 yıldan 30 yıla kadar hapis istenirken, davanın tutuklu tek sanığı, gazetenin İzmir muhabiri Gökmen Ulu ile 21 Eylül'de tahliye edilen İnternet Sorumlu Haber Müdürü Mediha Olgun ve Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli için 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. 

 

Ne olmuştu?

 

Sözcü gazetesine Mayıs ayında düzenlenen operasyonun ardından çalışanlar Gökmen Ulu ve ve Mediha Olgun gözaltına alınmış, 26 Mayıs'ta ise tutuklanarak cezaevine gönderilmişlerdi. Mediha Olgun 22 Eylül'de nöbetçi İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği tarafından adli kontrol uygulamasıyla tahliye edilirken, Gökmen Ulu'nun tutukluluğu devam ediyor. Gazetenin imtiyaz sahibi Burak Akbay hakkında ise yakalama kararı bulunuyor.