Sözcü davasında sona doğru için tıklayınız
Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay, gazeteciler ve çalışanlara yönelik, “FETÖ/PDY’ye hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım” suçundan açılan dava bugün İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Necati Doğru savunmasında iddianamede kasıtlı olarak yardım ettiğine dair bir delil olmadığını belirterek şuç aleti olarak üç tane yazısının sunulduğunu söyledi. Ara kararını açıklayan mahkeme davayı 4 Eylül'e erteledi.
Gazetenin sahibi Burak Akbay, İzmir muhabiri Gökmen Ulu, muhasebe elemanı Yonca Yücekaleli, internet sitesi eski sorumlu müdürü Mediha Olgun, genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz, yazarları Emin Çölaşan, Necati Doğru ile gazetenin internet sitesi yayın yönetmeni Mustafa Çetin ve Koordinatörü Yücel Arı hakkında 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istendi.
Duruşmaya, tutuksuz sanıklar Metin Yılmaz, Necati Doğru, Mustafa Çetin, Yücel Arı, Gökmen Ulu, Mediha Olgun, Yonca Yücekaleli ve avukatları katıldı. Tutuksuz sanık Emin Çölaşan SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Duruşmada CHP milletvekilleri Bülent Tezcan, Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray ve çok sayıda eski milletvekili duruşmayı izleyici olarak takip etti.
Yazılı savunmasını mahkemeye takdim ettiğini kaydeden Emin Çölaşan, "FETÖ olayı, teröre destek verme olayı bizim gazetemize sığmaz. Teröre bilerek, isteyerek yardım etme suçları havada kalmıştır. Yazılı savunmamda bütün iddiaları çürüttüm" ifadelerini kullandı.
Çölaşan'ın avukatı Mehmet Serhan Özdemir söz aldı:
Dava Basın Kanunu çerçevesindeki 4 aylık hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle düşme talep edilmişti ancak heyetiniz beşinci celsede terör davası olduğunu söyleyerek bu istemi reddetti.Davada cezalandırılması istenen sanıklar gazetecidir. İddianame Basın Kanununda öngörülen 4 aylık süreden sonra hazırlanmıştır. Mahkemeden önceki ara kararından dönmesini istiyoruz.
Daha sonra sanıklardan Necati Doğru'nun esasa karşı savunmasına geçildi. Doğru şunları söyledi:
Birinci iddianamede hakkımdaki suçlama “üye olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım”dı. 2. iddianamede ise suçlama bilerek isteyerek aklamaya döndü. Bu da, iddianamelerin ne kadar özensiz olduğunu gösteriyor.
Kamuoyunda benim gibi bir gazetecinin “FETÖ”ye yardımdan yargılanması akıl tutulması olarak yorumlanıyor. Örgütü akladığım söyleniyor, fakat hangi yazımla ya da eylemimle bunu yaptığım söylenmiyor. İddianame tereddütsüz ve şüphe duymayacak bir kanıt barındırmıyor.
44 yıllık bir gazeteci olarak mahkeme binalarına aşinayım. Fakat böyle kaliteli binalar yapılmadan önce iddianameler özenli hazırlanırdı. Mahkemeye ve savcılara güvenirdim o zamanlar. Şimdilerde bu özensiz iddianameler yüzünden buralara güvensiz, tedirgin geliyorum.
İddianamede kasıtlı olarak yardım ettiğime dair bir delil yok. İddianamede suç aleti olarak üç tane yazım sunuluyor.
Savcılar şöyle bir kurgu kuruyor; “Darbeden haberdardı, onlara faydalı olmak için bu yazıları yazdı”. İddianamede yazılarımdaki “naylon darbe” ifadesinin üzerinde duruyor.
Naylon darbe değil, naylon darbeciler diyorum yazıda oysa. Yazılarımda dikkat çekme, alternatif getirme ve düşünmeye sevk etmek istedim okurlarımı.
Yazıda darbeye karşı demokrasiden bahsediyorum ve bunun kurgulanmış bir darbe olabileceğini söyleyerek okurlarımı düşünceye sevk etmek istiyorum. Söz konusu yazı darbe gecesi televizyonda gördüklerim üzerine kaleme alınmıştır.
“Böyle darbe mi olur, naylon bunlar” diyorum, fakat savcılar cımbızla kelime çekiyor yazıdan.
10 yaşındaki Sözcü Gazetesi bugün Türkiye’nin lideri oldu. Biz de muhalefet yazarları olarak bu gazetede toplandık. Sözcü gazetesini ılımlı islama karşı olanlar, laikler, sekülerler, Atatürkçüler, AKP’li olmayanlar okuyor.
Ben böyle bir gazetede “FETÖ” aklamaya kalksam, beni bitirir okuyucular
Necati Doğru beraatini talep ederek savunmasını tamamladıç Doğru'nun ardından Mustafa Çetin söz aldı. Çetin, "Sözcü’nün internet genel yayın yönetmeni olarak ayrıntılı savunma hazırlıyorum fakat yenilenen seçim sebebiyle yoğun çalışıyorum. Süre talep ediyorum" dedi. Yonca Yücekaleli de esasa ilişkin savunması için süre talep etti.
Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz esasa ilişkin savunmasında, hakkında hazırlanan iddianamede 15 manşetten suçlandığını ancak mütalaada bunları göremediğini söyledi. Yılmaz beraatini talep ederek şunları ifade etti:
Savcı 6 tanık dinlenmesini istedi. Dinlenen tanıkların tamamı bize yöneltilen suçlamaları reddetti. Fakat mütalaada 6 tane aleyhte tanık dinlendi diyor. Ben niye göremedim bu tanıkları?
Biz profesyonel gazeteciyiz. Bir GYY’nin görevi gazetesini sattırmaktır. Çünkü gazeteler ticari şirkettir. Bizim bakanlarla, başkanlarla işimiz olmaz. Gazetecilik yapar, gazetemizi satarız.
Sözcü Gazetes internet eski sorumlu müdürü Mediha Olgun , üzerine atılı “örgüte bilerek ve isteyerek yardım” suçlamasını reddetti. Olgun, “Görmediğim bir haber için 7 gün gözaltında, 4 ay cezaevinde kaldım. Çıktım, işsiz kaldım. Gazetecilik mesleğinden soğudum. Bıktım.” dedi. Olgun sözlerini şu şekilde tamamladı:
Mavi Marmara’daki gazetecilerden biriyim. Bununla ilgili kitap yazdım. Terörle ve sempatizanlarıyla işim olmaz. Beraatimi talep ediyorum.
Muhabir Gökmen Ulu savunması için söz aldı. Ulu, "Mesnetsiz iddialarla dolu bu iddianame bir iftiranamedir. Erdoğan’ın tatil haberini yaptığım için suçlanıyorum. Gazeteci haber yaptığı için suçlanamaz. Bütün haberlerimin, imzalarımın, haberleri yayımlayan meslektaşlarımın arkasındayım" dedi.
Bir kısım sanıklar avukatı Celal Ülgen ve İsmail Yılmaz dosyanın kapsamlı olması sebebiyle süre talebinde bulundu.
Ara kararını açıklayan mahkeme, Mustafa Çetin ve Yonca Yücekaleli ile avukatların esas hakkındaki savunmaları için süre talebini kabul etti. Düşme kararına ilişkin talebin hükümle birlikte değerlendirilmesine karar veren mahkeme, davayı 4 Eylül 2019 saat 10:00’a erteledi.
Sözcü davasında sona doğru için tıklayınız