Sözcü yazarı Can Ataklı, darbe girişiminin ardından Gülen cemaatine yönelik olarak başlatılan soruşturmaların "siyasî ayağa uzanmadığı" yolundaki eleştirilerle ilgili olarak dikkati çekici bir iddia ileri sürdü. "AKP içinden aldığım bilgilere göre son Genel Kurul'da oluşan parti yönetimi huzursuzluk yaratmış durumda. Görünürde Erdoğan partiye çok sahip olsa bile oluşan listenin asla arzulamadığı isimlerden oluştuğu konuşuluyor" diye yazan Ataklı, "Böyle bir ortamda çok büyük bir tasfiye olmasının mümkün olmayacağı söyleniyor. Muhtemelen kamuoyunun da 'FETÖ'cü olduğundan' fazla kuşkusu bulunmayan bazı isimler kenara çekilecektir" ifadesini kullandı.
Can Ataklı'nın "Haydi bakalım, bugün de tarihi günmüş bakalım neler olacak?" başlığıyla yayımlanan (29 Mayıs 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Medyamızın bağımlı kesimi “tarihi” başlıkları atmaya bayılıyor. Erdoğan Amerika'ya gidiyor, başlık hazır “Tarihi ziyaret” Erdoğan NATO toplantısına gidiyor başlık yine aynı “Tarihi buluşma.” Aslında konu AB ile ilgili ama NATO toplantısı bu “tarihi buluşmaya” fırsat yarattı. Erdoğan AKP'ye Genel Başkan olacak, medyamız koro halinde “Tarihi gün” manşetini atıyor. Medyamızın mümtaz bağımlılarından öğrendiğimize göre bugün de “tarihi bir gün” olacakmış. Çünkü bugün AKP'nin MKYK'sı toplanacakmış, görev dağılımı yapılacakmış. Ama asıl önemli olan bu “tarihi” günde AKP içindeki en büyük tasfiye de yapılacakmış. Saray uçağının müdavimi iliştirilmiş gazetecilerden biri “eminim ki AKP'nin yüzde 38'i değişecek, FETÖ ile ilişki olanlar tasfiye edilecek” diye kesin oran bile verdi. Daha önce “tarihi gün” diye lanse edilenlerin çoğu “fos” çıktı biliyorsunuz. Amerika'ya neden gitti Erdoğan? Hesapta PYD'nin terörist olduğuna ilişkin belgeleri Trump'a verecek ve “Ya bizim yanımızdasın ya da PYD'nin yanında” diyerek “noktayı” koyacaktı. Sonucu biliyorsunuz, PYD'ye terörist diyemedik, terör konusundaki hatalarımız nedeniyle özür diledik, üstelik Amerika “Ben PYD'nin yanındayım” dedi. “Tarihi” Avrupa Birliği toplantısına giderken de “sürprizlerimiz” olacaktı güya, sürpriz olarak “Biz AB'ye girmek istiyoruz, ama siz atarsanız karışmayız” mesajı çıktı. Yine “tarihi” denilen 21 Mayıs'ta ise zaten AKP Genel Başkanlığını hiç bırakmamış olan Erdoğan büyük bir şovla karşılandı o kadar. Bu nedenle bugünü “tarihi” ilan ederek AKP'de “büyük tasfiye” bekleyenler acaba yine hüsrana uğrar mı bilemiyorum. Gerçi her “tarihi gün” hüsranla sonuçlanıyor ama bağımlı medya bundan bile “zafer” çıkarmayı beceriyor o da ayrı konu. Bugünü “tarihi” olarak ilan edenler “aklımıza hayalimize gelmeyecek” isimlerin tasfiye edilebileceğini söylüyorlar. Ben o kadar emin değilim. Çünkü AKP'de “FETÖ'cülükle suçlanacak” ama “akla hayale gelmeyecek” isim yok. AKP'de kime “FETÖ'cü” derseniz deyin mutlaka gerçek bir tarafı vardır. Tahminim yine “dağın fare doğurması” gibi olmasıdır. Çünkü AKP içinden aldığım bilgilere göre son Genel Kurul'da oluşan parti yönetimi huzursuzluk yaratmış durumda. Görünürde Erdoğan partiye çok sahip olsa bile oluşan listenin asla arzulamadığı isimlerden oluştuğu konuşuluyor. Böyle bir ortamda çok büyük bir tasfiye olmasının mümkün olmayacağı söyleniyor. Muhtemelen kamuoyunun da “FETÖ'cü olduğundan” fazla kuşkusu bulunmayan bazı isimler kenara çekilecektir. Sonuç olarak tasfiye denilen şey ne kadar büyük olursa olsun, 15 Temmuz dinci faşist kalkışmasının ve FETÖ'nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması bana hayal gibi geliyor.