Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'de yürüttüğü Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında düzenlenen El Bab operasyonuyla ilgili olarak "Askerin yattığı yerlerin çoğu boşaltılmış tavuk çiftlikleri ve ahırlar. Pisliklerin arasında olmak askerimizi olumsuz yönde etkiliyor" iddiasını ileri sürdü. "Askere ödenmesi gereken 122 lira sınır ötesi harekât parasının da ödenmediğini" iddia eden Öztürk, "Verilen kumanyalar yetersiz. Dört günde bir erzak dağıtılıyor" diye yazdı.
Saygı Öztürk'ün "Bunlar da El Bab gerçekleri" başlığıyla yayımlanan (24 Şubat 2017) yazısı şöyle:
Güvenlikle ilgili gelişmeleri yakından izleyen bir milletvekili, PKK'lıların sınır ötesinden Türkiye'ye sızmaya başladığına dikkat çekti. Özellikle Hatay‐Amanos bölgesinde operasyonların yapılmadığını, böylece teröristlerin sınırımızdan rahat geçmeye başladığı bilgisini de yerel kaynaklardan almış. Birkaç yerden de bilgileri doğrulatmış. Teröristlerin geçişlerine göz yumuluyorsa, bunların referandumda “evet” denilmesi için çalışacağının da işaretleri var. Konuştuğum bölgedeki bazı yetkililer de, teröristlerin para verip yandaşları aracılığıyla ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarına dikkat çekti.
Bazı yetkililerimiz coşup “El Bab operasyonu tamam. Bundan sonra Rakka'ya da, Münbiç'e de gireceğiz” diyorlar. El Bab güvenliğimiz açısından önemli ama sınırımızın 150 kilometre derinliğinde olan, üstelik ülkemiz için bir tehdit oluşturmayan Rakka'ya askerimizi niçin gönderirsiniz?
Plan şu: Rakka'ya askerimizi ve Özgür Suriye Ordusu'nu (ÖSO) sokup, PKK ve YPG'liler de çevre emniyeti alacak. ABD'nin bu hain planına alet olunursa askerimizi, PKK ile işbirliği yapıyor biçiminde gösterecekler. Dahası, şehit sayımız da artacak.
Niçin mi? Çünkü Rakka, dinci terör örgütü IŞİD için çok önemli. Alabildiğine yığınak yaptıkları bir yer. Rakka'da zırhlı ve mekanize güçlerine, karasal ateş destek vasıtalarına, özel operasyon yeteneğine sahip birliklere, gayrinizami harp ve istihbarat uzmanlarına, meskun alanlarda deneyimli seçkin birliklere, çok güçlü ve işleyen ikmal ve lojistik ağlara, operasyon birliklerinin ikmal, bakım ve iaşesinin tıkır tıkır yürütüldüğü, sağlık sisteminin tam anlamıyla kurulu olduğu bir sisteme ihtiyaç var. Çoğunluğu İstanbul ve Diyarbakır'dan gönderilen zırhlı tugaydan oluşan 2 bin civarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı personeli, 220 civarında Özel Kuvvetler'den oluşan timlerin bile ihtiyaçlarının düzenli olarak karşılandığı söylenemez. Rakka'ya göndereceğiniz birliklerin hem dinlenmiş, hem önemli ölçüde hasarlı olan zırhlı araçların yenilenmiş olması da gerekiyor.
En iyisi biz bir El Bab'a gidelim. Oradaki durumu yerinde öğrenelim. Bugüne kadar 69 askerimiz şehit edildi, 401 askerimiz yaralandı. ÖSO'nun şehit sayısı 477, yaralı sayısı 810 civarında... El Bab, tamamen kontrol altına alınmış değil. El yapımı patlayıcılar, canlı bombalar, patlayıcı yüklü araçlarla askerimize kayıp verdirmeye çalışıyorlar. El Bab'a, değişik yerlerden destek amacıyla gelen IŞİD militanları var.
Askerimiz, geçiş yollarını temizlemek için uğraşırken, teröristlerin ZSU‐2 suikast silahları askerimize çevriliyor. O yüzden ilerlemek, kenti denetim altına almak kolay olmuyor. Selam, İkinci Bulvar ve Villant bölgelerinde çatışmalar sürüyor. Şehit vermemek için teröristlerin yoğun ateşi nedeniyle askerimizin tek adım bile ilerleyemediği günler oluyor. Teröristler tanınmamak için saç‐sakalı kesip şehirden çıkarak güneyde bulunan toplanma noktasına ulaşmaya çalışıyorlar. Oradan güçlü bir saldırı planlıyorlar.
AHIRLARDA KALIYOR, PARA ALAMIYORLAR
Askerimizin Suriye toprağına girişinin üzerinden de birkaç gün sonra 200 gün geçmiş olacak. “Fırat Kalkanı” harekatı başladığından bu yana, maaşı dışında askere ödenmesi gereken günlük 122 lira sınır ötesi harekat parası da bugüne kadar hiç ödenmedi. Yemek, banyo olanakları çok kısıtlı. Askerin elindeki hastanelerin alındığı bir dönemde sağlık hizmetlerinin düzenli olduğu da söylenemez. Suriye'ye gidip de bugüne kadar hiç dönmeyen askerler var. Süre uzadıkça onların da moral ve motivasyonu azalıyor. Hele Rus uçaklarının bile bile 3 askerimizi şehit etmeleri alabildiğine moralleri bozmuş. Biz, sadece Rus uçaklarının bir kez saldırdığını sanıyorduk. Ancak El Bab'dan Ankara'ya gelen bir askerden bu saldırıların sıkça yapıldığını öğreniyorum. Başka neler mi? Birkaçını sıralayalım:
Askerin yattığı yerlerin çoğu boşaltılmış tavuk çiftlikleri ve ahırlar. Pisliklerin arasında olmak askerimizi olumsuz yönde etkiliyor. Çadır verilmiş olsa pislik içinde yatmaktan kurtulacaklar. Verilen kumanyalar yetersiz. Örneğin 4 günde bir erzak dağıtılıyor. Yani 4 günlük kumanyanız teslim ediliyor. Bunun için kişi başına sadece bir adet karton bardak, iki adet de sallama çay veriliyor. İki çayla 4 gün idare etmeleri isteniyor.
Anlatılanlardan sadece bir kısmını yazdım. Daha fazlasını yazmaya yüreğim el vermedi. Ne yazık ki bunlar El Bab gerçekleri... Kuşkusuz, sınır ötesinde askerimizin koşullarının dört dörtlük olması beklenemez ama gönderdiyseniz de yapılması gerekenler yapılmalı, askerimiz yaban ellerde sahipsiz bırakılmamalı...