Sözcü yazarı Necati Doğru, Nasuh Mahruki'nin başkanlığını yaptığı AKUT'un dernek binasının İstanbul Valiliği tarafından boşaltılmak istenmesinin sebebinin "iktidar yandaşı" olmamasına bağladı. Doğru, "Mahruki, iktidara yandaş olmadı, yaranıp yalanmaya, eğilip bükülmeye kalkmadı, 'vicdanı hür, fikri hür, irfanı hür kendi yolundan yürüdü' diye olsa gerek, ona bel altından vuruş darbeleri başladı. Devlet gücünü silah yaptılar. Yüzde yüz gönüllü, yüzde yüz sivil, yüzde yüz Türkiye'nin can kurtaranı AKUT'u vuruyorlar" dedi.
Nasuh Mahruki'nin bu programdaki sözlerinden sonra hakkında soruşturma açıldı:
Necati Doğru'nun Sözcü gazetesinin bugünkü (24 Ekim 2016) nüshasında yayımlanan 'AKUT: Türkiye’nin can kurtaranı!' başlıklı yazısı şöyle:
Devletten bir kuruş almadı. Elini Hazine kasasına sokmadı. Himmet toplamaya, kurban derisi dilenmeye, vicdan sömürüsü yapmaya, din istismarına kalkmadı. İktidara yaltaklanıp “Hazine arsası, belediye parseli, kamu binası hibesi kapma yüzsüzlüğüne” de hiç tenezzül etmedi. Yüzde yüz gönüllü. Yüzde yüz sivil. Türkiye'nin can kurtaranı. Adı AKUT kondu. Deprem ansızın gelir. Gecenin karanlığında binalar yıkılır, çocuklar altın uykularındayken enkaz altında kalır. Can kurtarmaya ilk koşan onlardır. Sel olur, sular bentleri aşar, kasabalarda, köylerde can telaşı başlar. Can kurtarmaya ilk koşan AKUT' dur. Temmuz sıcağında çam yaprakları alevlenir, orman yanar, kavrulur. Orman canlıları; tilki-tavşan-kertenkele-kaplumbağa-yılan da can telaşına düşer. Can kurtarmaya yine ilk koşan AKUT'tur. 20 yıl oldu. 20 yıldır can kurtarıyor. Ve şunu öğretiyor: Ağaçla yaşamayı öğren. Suyla yaşamayı öğren. Toprakla yaşamayı öğren.
* * *
AKUT: Can kurtaran öğretmen. Ormanı yakma. Beraber yaşamayı öğren. Nehri, dereyi kurutma. Suyla yaşamayı öğren. Rant sömürüsüne kapılma. Depremi durduramıyorsun. Depremle yaşamayı öğren. 20 yıldır hem can kurtarıyor ve hem “ağacı-suyu-toprağı tahrip etmeden, yıkmadan, yakmadan, arsızca kişi, yandaş zenginleştirmenin aracı yapmadan birlikte barış içinde nasıl yaşanacağını” topluma öğretiyor. 1999 büyük Marmara depreminde “can kurtarma ekip sayısı sade 2”ydi. Şimdi 36'ya çıktı. Depremde, selde, yangında, dağda, heyelanda, ormanda 2 bin 411 can kurtardılar. Kalpten, gönülden, içten AKUT gönüllü sayısı bugün 2000'i geçti.
* * *
AKUT'un başkanı Nasuh Mahruki, bizim gazetenin yazarı ama ben onunla hiç karşılaşmadım. Tanışmadım. Bu satırları ben AKUT'u ve onun kurucu başkanı Nasuh Mahruki'yi parlatmak için yazmıyorum. Kendi ışıkları zaten var. Parlatmaya ihtiyaçları yok. AKUT'un başkanı Nasuh Mahruki, iktidara yandaş olmadı, yaranıp yalanmaya, eğilip bükülmeye kalkmadı, “vicdanı hür, fikri hür, irfanı hür kendi yolundan yürüdü” diye olsa gerek, ona bel altından vuruş darbeleri başladı. Devlet gücünü silah yaptılar. Yüzde yüz gönüllü, yüzde yüz sivil, yüzde yüz Türkiye'nin can kurtaranı AKUT'u vuruyorlar.
* * *
Herkes biat edecek. Herkes eğilecek. Herkes bükülecek. Böyle bir model kurgulandı. Bu ilkel ve geri modele uymayanları; devlet gücünü, bakanlık otoritesini kullanarak yok etmek üzere şahinleşiyorlar. Geçen hafta bir örnek daha yaşadık: Bir doktor profesör hanım. TV'lere çıkıyor. Zeytin yiyin, zeytinyağı tüketin, tarhana çorbası için, ekmeği azaltın, lahanayı, pırasayı, sebzeyi çoğaltın diyerek sağlık öğütleri veriyor. Zeytin hasadı mevsiminde bahçelere gidip köylü kadınlar gibi şalvar giyiyor fakat tesettüre girmiyor olsa gerek Sağlık Bakanı, "bunun zeytin bahçeleri var, bu yüzden halka zeytin yemeyi öneriyor, zeytini de internet üzerinden kendi şirketinden satıyor” diye suçladı. Hanım doktor da “yalan… ne zeytin bahçem var… ne de internet üzerinden zeytin satan şirketim…” diye açıklama yaptı. Koca bakan! Belge sunmadı. İddiasını ispatlamadı. Özür de dilemedi. Sustu oturdu.
* * *
AKUT: Türkiye'nin can kurtaranı. Yandaş olmadı diye can kurtaranın canını alacaklar. Haberiniz olsun.