Sözcü yazarı Öztürk yazdı: 'Kozmik Oda'ya böyle girildi

Sözcü yazarı Öztürk yazdı: 'Kozmik Oda'ya böyle girildi

Savaş durumunda neler yapılacağı, gizli cephaneliklerin yeri, olası bir savaşta devlet büyüklerinden iş insanlarına kadar ülke için önemli olan isimlerin nasıl ve nerede korunacağına dair detaylı planların yer aldığı "Kozmik Oda" yeniden gündemde. Kozmik Oda tartışması, 'oda'nın açılmasını sağlayan isim olduğu konusundaki suçlamaları reddeden Arınç'ın, “İlker Başbuğ, Başbakanımız sayın Erdoğan ile konuşmuş, Erdoğan da ‘Açarsanız iyi olur, kuşku ortadan kalkar’ demiş" sözleri üzerine başladı.

Arınç'ın sözlerinin ardından Sözcü'den Saygı Öztürk, 2009 yılında 'Kozmik Oda'ya nasıl girildiğine dair bir yazı kaleme aldı. Olayın detaylarını anlatan Öztürk, "Kozmik odanın açılması emrini veren Arınç değil, dönemin Başbakanıdır. İşin gerçeği aynen böyle" dedi.

Tıklayın: Bülent Arınç “Kozmik Oda’yı siz mi açtınız?” sorusuna yanıt verdi: Erdoğan, İlker Başbuğ'a 'Açarsanız iyi olur' demiş...

Öztürk'ün Sözcü'de yayımlanan "Kozmik odaya böyle girildi" başlıklı yazısı aynen şöyle:

Savcı Mustafa Bilgili (FETÖ davasından cezaevinde) yanında 8 savcı ile birlikte Seferberlik Bölge Başkanlığı'na geldi. Savcı, elindeki arama yetkisiyle her yeri arayacağını söyledi. Savcı, bir odaya girmek için yöneldiğinde askerler önüne set oluşturuyordu.

“Engel olamazsınız"

Savcı, “Her yeri arayacağım, buna engel olamazsınız. Elimde arama kararı var” dedikçe askerler, “Hayır her yere giremezsiniz. Odalarımızı arayın ama iki odaya giremezsiniz” karşılığını veriyordu. Savcı, “Ben savcıyım, girerim. Hem şöyle bir girip bakacağım” dedikçe, askerler de özellikle bazı odalara giremeyeceğini kaydediyorlardı. Tartışma devam ederken, albay, “Biz, emanet edilmiş yeri, ancak emanet eden yere teslim ederiz. Buraya giremezsiniz” diye karşı çıkışını sürdürüyordu.

Savcı, Merkez Komutanlığı'ndan gelen albaya sert bir dille, “Görevinizi yapın. Biz kolluk güçleriyle geldik. Arama yapmamıza engel olamazsınız” diye çıkışıyor, albay ise ne yapacağını bilemiyordu. Gelişmeden haberdar edilen Genelkurmay Seferberlik Tetkik Dairesi Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık, saat 19.30 civarında binaya geldi. Savcılar, “Kozmik Oda”ya girmek istiyordu. Tümgeneral Kısacık, “Siz giremezsiniz buraya” dedi. Savcı, “Şöyle bir girip çıkacağım” deyince o sakin komutan sinirlendi, “Ne demek içeriye girmek çıkmak. Girip çıkmaya yetkiniz yok!..” diye bağırdı.

Savcı Bilgili içeriye alınmayacaklarını anlamıştı. Kozmik odaya ancak hâkimin girebileceğine karar verildiği gece, Hâkim Kadir Kayan nöbetçiydi. Daha önce Fetullah Gülen'le ilgili verilen beraat kararında onun da imzası bulunuyordu.

Başbuğ: Kimse girmesin

Hâkim Kadir Kayan, 26.12.2009 tarihinde Ankara Bölge Seferberlik Başkanlığı hizmet binasına geldi. Birinci kattaki 11 ve 16 no'lu odaların çelik kapılı ve şifreli kilitler ile kilitli olduğunu tespit etti. Seferberlik Daire Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık, kilitli odaların içerisinde inceleme yapılamayacağını, bu odalarda devlet sırrı niteliğindeki devletin güvenliğini ilgilendiren bilgiler bulunduğunu, ülke güvenliğinin zarar görebileceğini, sıralı amirleri ile bu husus açıklığa kavuşuncaya kadar arşiv ve çalışma odasının incelemeye açılamayacağını kaydetti. Odaların incelenmeksizin mühürlenmesini talep etti.

Daire Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık, Hâkim Kadir Kayan'ın arama yapmak üzere geldiğini, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a telefonla bildirmişti. Başbuğ, “Kimse girmesin, her tarafı kapatın, mühürleyin, yarın Başbakan'la görüşeceğim” dedi. Başbuğ, Hâkim Kadir Kayan'ı da Genelkurmay Başkanlığı'na davet etti. Böylece inceleme işlemi yapılmadan 11 ve 16 no'lu odaların kapıları ve dış cepheye bakan demir parmaklıklarla çevrili pencereleri mühürlendi ve hâkimlik tarafından saat 04.00'te tutanak düzenlendi.

Niye böyle yapıyorsunuz?

Tümgeneral Selahattin Kısacık, Hâkim Kadir Kayan'la (FETÖ'den yurtdışına kaçtı) birlikte gece 02.00 civarında Genelkurmay Başkanı'nın emir subayının odasına girdiklerinde, emir subayı, Selahattin Paşa'nın gözlerine “Ne oluyor paşam?” dercesine baktı. Selahattin Paşa, “İçerde komutanımızdan başka kimse var mı?” dedi. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner'in de o saatte orada olduğunu öğrendi.

O görüşmede, İlker Başbuğ, Başbakan'la görüşme yapıncaya kadar kozmik odalara girilmemesini rica etti. Kadir Kayan, o gece kozmik odaya girmedi. Ertesi gün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la görüştü. Erdoğan'a, “oraya girilmesi halinde devlet sırlarının ifşa olacağını” söyledi. Başbakan da bunun üzerine, “Bizden saklayacak neyiniz var, niye böyle yapıyorsunuz?” dedi.

Kozmik odalarda arama yapılacağı artık kesinleşmişti. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, bu konuda Başbakanı ikna edemiyor; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddiasının asla gerçek olmadığını, bir albayın takip edildiğini, bu durumdan kendisinin de haberinin olduğunu belirtiyordu. Değişen bir şey olmadı. Kadir Kayan'ın girmesine izin verilecekti. Bu konuda İlker Başbuğ'un, Tümgeneral Selahattin Kısacık'a emri de kısa oldu: “Açın, verin oraların hesabını!”

Başbuğ'un son derece sinirli olduğu sesinden anlaşılıyordu. “Acaba benden bir şeyler mi gizlendi?” diye aklından geçiriyordu. O yüzden “açın, verin hesabını” derken sözleri son derece imalıydı… Çünkü, Başbakan kendisine o âna kadar duymadığı şeyler söylemişti. Kozmik odanın açılması emrini veren Arınç değil, dönemin Başbakanıdır. İşin gerçeği aynen böyle.