Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, “Sonunda, sığınmacıların ve göçmenlerin ülkemizden çıkışlarını kolaylaştırdığımızı duyurduğumuzda, on binlerce kişi önce Yunanistan'a ayak basmak için harekete geçti. O ülkelere giremeyenler, şimdi sınır hattında birikiyor. Peki bunlara kim bakacak? Bizim topraklarımızda olduğuna göre yüklerini biz çekeceğiz.” görüşünü savundu.
Öztürk, “Ülkemizde bulunan yabancıların yüzde 98'i sığınmacı statüsünde. 1951 sözleşmesinin uygulanmasıyla ilgili AB ülkelerinin bazı koşulları var. Bunlardan birisi “Mülteci veya sığınmacı gönüllü olarak, hiçbir korkuya kapılmadan özel günlerinde (Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı vb.) ülkesine gidip geldiği takdirde, bu statüsünü kaybeder.” Avrupa ülkeleri de bunu en katı biçimde uyguluyor. Oysa Türkiye bunu hiç uygulamadı. Örneğin bayramlarda on binlerce Suriyeli ülkesine gidiyor, bir süre kaldıktan sonra dönüyor. Gelene de 'Buyur' diyoruz." ifadesini kullandı.
Öztürk yazısında şunları kaydetti:
Her ülke, gelen yabancıyı kendi sınırlarında tutuyor. Ama Türkiye, hem geleni, hem de gideni tutuyor. Şimdi gelinen nokta şu: Başka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye'ye gelenlerin asıl hedefleri, Avrupa ülkelerine gidiştir. Türkiye, tek taraflı olarak bu anlaşmayı feshetmediği sürece, gidenleri gittikleri ülkeler iade etmek isterse almak zorunda.
Bugüne kadar sıkça “Kapıları açarız” diyorduk. Kapılar açıldı. Bundan sonra neler olacağına bakalım…
Yazının devamı için tıklayın