Sözcü yazarı Ege Cansen, CHP'nin Türkiye ile ABD arasında karşılıklı olarak vizeleri askıya almasının ekonomiye bedelinin 60 milyar lira bulmadığını öne sürdü. "Türkiye'de günde kabaca 7 milyar liralık “GSMH” yaratılır. 60 milyar liralık maliyet, 8 günlük milli gelire tekabül eder. Soruyorum: Vize yasağı konunca bütün fabrikalar, elektrik santralleri, ulaşım araçları durdu mu?" diye soran Cansen, "Bu kabil zırva hesaplar genelde AKP'den kaynaklanırdı. Ama bu sefer saçmalayan CHP oldu" yorumunda bulundu.
Ege Cansen'in "Vize yasağının bedeli" başlığıyla yayımlanan (22 Ekim 2017) yazısı şöyle:
Bu önemli konuyu bir hafta gecikmeyle ele alıyorum. Sebebi, yeni ve pek anlaşılmamış bir konu olan UBER ve benzeri “paylaşım ekonomisi” girişimleri üzerine peş peşe iki yazı yazmayı daha faydalı bulmamdır. Bildiğiniz gibi uçan kuşla kavgalı AKP'nin tutumu yüzünden ABD, Türk vatandaşlarına vize verme işlemlerini askıya aldı. Biz de “mukabeleyi bilmisil” deyip, ABD vatandaşlarına Türkiye'ye yapacakları ziyaretler için vize vermeyi (istemeyerek) durdurduk. Bu olay yüzünden, ilk aşamada döviz fiyatlarında yükselme ve borsada düşme yaşandı. Hemen uzmanlar harekete geçti ve vize yasağının ekonomiye maliyetini hesapladı. Kabaca 60 milyar lira imiş. Bu kabil zırva hesaplar genelde AKP'den kaynaklanırdı. Ama bu sefer saçmalayan CHP oldu.
İktisatçılar ve iktisatçı sayılan borsa tellalları, makale ve konuşmalarında sözde bir hesaba dayanan rakamlar verir. Dinleyenler de “mademki rakamlar bir hesaba dayanıyormuş öyleyse doğrudur” der. Rakamların bir hesaba dayandığı doğrudur, ama çoğu kez hesabın dayandığı şeyler yani tanımlar ve varsayımlar yanlıştır. Tek bir örnek vereyim, üstelik Amerika'dan. Teori der ki; para miktarı artar ve faiz düşerse enflasyon yükselir. 2008'den sonra FED'in bilançosu yüzde 500 büyüdü. Faizler yerlerde süründü ama ABD'de enflasyon bir türlü yüzde 2'ye çıkmadı. Aslında teori yanlış değildi. Yanlış olan“para miktarı” denilen şeyin sadece FED bilançosundan ölçülemeyeceği idi. Nitekim Amerikalı bir profesör “DIVISIA M4” diye piyasadaki para miktarını ölçen yeni bir tanım ve yöntem ortaya koydu. Görüldü ki; FED parası artarken, banka parası azalmış. Sonuçta piyasadaki para miktarı sanılanın aksine hemen hiç artmamış.
Fizik düzlemde izdüşümü bulunmayan hiçbir gelir veya servet ölçümü doğru değildir. Vize yasağının maliyetini ölçtüğünü söyleyenler, ya 1) Milli gelir (GSMH) ya da 2) Milli servet azalmasından bahsediyor olmalılar. Türkiye'de günde kabaca 7 milyar liralık “GSMH” yaratılır. 60 milyar liralık maliyet, 8 günlük milli gelire tekabül eder. Soruyorum: Vize yasağı konunca bütün fabrikalar, elektrik santralleri, ulaşım araçları durdu mu? Ekili sebzeler ve ağaçtaki meyveler büyümedi mi? Gazeteler çıkmadı mı, evlerde, lokantalarda yemek pişmedi mi? Kısaca hayat kısmen hatta tamamen durdu, hatta geriye gitti de onun için mi bu “maliyet” oluştu. Gelelim işin servet yönüne. Zelzele oldu da binalar, fabrikalar, barajlar, köprüler mi yıkıldı? Hangi maddi servetimiz eksildi? Bir gecede işçilerimiz, ustalarımız, mühendislerimiz, doktorlarımız, uzmanlarımız pilotlarımız, aşçılarımız ve sayın devlet ve muhalefet büyüklerimiz başta olmak üzere “beşeri sermayemiz” yani insanlarımız bildiklerinin bir kısmını mı unuttu? Hünerleri mi azaldı mı da bu servet kaybı yani maliyet oluştu?
Allah aşkına borsadaki iniş çıkışlara göre şu kadar fakirleştik bu kadar zenginleştik diye saçmalamaktan vazgeçin. Borsa sanal dünyadır. Gerçekle ilişkisi uzun vadelidir. Zenginleşmede zikzaklara değil, trende bakılır.
Son söz: Borsada kişiler zengin olur, milletler değil.