Sözcü yazarı Emin Çölaşan, başkanlık sisteminin referanduma taşınması konusunda yeşil ışık yakan, Cumhuriyet'e yönelik düzenlenen operasyonu haklı bulan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi eleştirdi. "Beyefendi, bu iktidar yağcılığını, hükümet destekçiliğini artık lütfen bir yana bırakın da, hiç değilse belli konularda biraz olsun muhalefet yapmayı öğrenin" ifadesini kullanan Çölaşan, "Böyle giderse zat-ı âlinizin heykelini gerçekten de AKP genel merkezinin önüne dikecekler, belki üzerine kocaman harflerle şöyle yazdıracaklar: “En büyük kurtarıcı meleğimize, en sağlam stepnemize sonsuz teşekkürlerimizle” diye yazdı.
Emin Çölaşan'ın Sözcü gazetesinin bugünkü (2 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan Devlet Bey’e mektubumdur… Aferin sana beyefendi! başlıklı yazısı şöyle:
“Sayın ve muhterem, çok değerli siyasetçi Devlet Bey!.. Sizi arada sırada bu köşede yazdığım mektuplar ve yazdığım yazılarla rahatsız ettiğimi, keyfinizi kaçırdığımı biliyorum.
Ama ne yapayım, başkası elimden gelmiyor.
Herhalde zat-âlinize övgüler düzecek değilim.
Beyefendi, sizin ne biçim bir siyasetçi olduğunuzu, MHP gibi bir partinin başında nasıl oturmakta olduğunuzu bugüne kadar anlayamadım.
Sadece ben değil, hiç kimse anlayamıyor…
Ülkücü tabanınız, partilileriniz bile!
* * *
Dün yine çıktınız Meclis kürsüsüne, iktidara övgüler düzdünüz.
Zaten uzunca bir süredir işiniz ve göreviniz bu…
AKP iktidarına çanak tutmak, övmek ve önünde payanda olmak…
Başka bir deyişle siz bu iktidarın en büyük övücüsü, bastonu, stepnesi ve kurtarıcı meleği olarak görev yapmaktasınız.
Böyle olmanız bir muhalefet partisinin genel başkanına yakışmıyor ve hiçbir zaman da yakışmayacak.
* * *
Bir adım önünüzü bile göremiyorsunuz. Kaprisleriniz ve yanlışlarınız yüzünden partinizi küçülttünüz. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP yenilgiye uğramıştı. Size hükümet ortaklığı, hatta başbakanlık bile teklif edildi ama elinizin tersiyle ittiniz…
Çünkü siz iktidar olmayı asla istemeyen ve hatta iktidar olmaktan korkan bir genel başkansınız.
Nitekim sizin bu kaprisleriniz ve mızıkçılığınız nedeniyle Türkiye yeni bir seçime gitti, 1 Kasım'da AKP'nin toparlanmasına yol verirken partinizi küçülttünüz.
80 milletvekili çıkarmıştınız, beş ay sonra 40 milletvekiline indiniz.
Siz bunun hesabını vermekten bile kaçındınız, korktunuz.
Ne biçim siyasetçi, ne biçim genel başkansınız siz?..
Ve kime hizmet ediyorsunuz?
Şunu açıkça söyleyin de bilelim.
* * *
Kendinizi işinize geldiğinde “Türk milliyetçisi” olarak tanımlarsınız… Ancak bırakın milliyetçiliği, “Türk” kavramını bile reddedip ümmetçilik ve din ticareti yapan bir iktidarın dümen suyuna takılmış gidiyorsunuz.
Nasıl bir milliyetçiliktir bu sizinki beyefendi, anlatır mısınız!
Sevsinler sizin milliyetçiliğinizi!
Hiç değilse partinize oy veren yurtsever ülkücü tabandan utanın, hiç olmazsa onları zor durumda bırakmaktan biraz olsun kaçının.
* * *
Çok sayın ve muhterem beyefendi, Türkiye bugüne kadar nice muhalefet partileri gördü, onların nice başkanlarını tanıdı ama zat-ı âliniz gibisine hiç tanık olmadı!
İktidar bir isterse siz her seferinde üç verip destek olmaya hazır durumdasınız!
Kendisi iktidar olmaktan korkan, böyle bir niyeti olmayan ama başkalarının iktidarına bütün gücüyle baston olan bir genel başkan!..
Vallaha helal olsun yani!
* * *
AKP'ye öylesine yamanmışsınız ki, dünya liderimiz ve onun başbakanı Binali Bey size her fırsatta, her konuşmalarında kafadan teşekkür ediyor…
Hiç kuşkum yok, bunu yaparken içlerinden şöyle diyorlar:
“Devlet Bahçeli bizim başımıza Allah tarafından kondurulan bir devlet kuşudur, değerini bilelim, aman incitmeyelim!..”
İktidar başkanlık sistemi der, üzerine balıklama atlayıp destek sunarsınız.
İdam der, aynı şeyi yaparsınız.
Cumhuriyet Gazetesi'ne operasyon düzenlenip gazeteciler gözaltına alınır, dünkü konuşmanızda olduğu gibi yine destek atarsınız.
Ne biçim muhalefet partisi genel başkanısınız siz beyefendi, ne biçim!
Allah rızası için yahu, biraz da eleştirin!
Ya da gidin hükümete ve açıkça bir öneride bulunun:
“Ben sizinle hükümet ortağı olmak istiyorum. Beni de aranıza alın, işleri kardeş kardeş götürelim!..”
* * *
Başbakan önceki gün durup dururken bir vecize yumurtlamıştı:
“Başkanlık sistemi gelmezse Türkiye'nin bölünme riski vardır.”
Bu ciddiyetsiz sözleri dün grup toplantınızdan sonra size sorduklarında verdiğiniz yanıt hem muhteşem (!) hem de en az onun sözleri kadar ciddiyetten yoksundu:
“Türkiye bölünmez. Ama Sayın Başbakan sahip olduğu bazı bilgiler ışığında değerlendiriyorsa onu da saygıyla karşılamak lâzım!”
Evet, ülkemizi tehdit etmeye yönelik bu saçma sapan sözleri “Saygıyla” karşılamak gerektiğini söylediniz.
Vay anasını sayın seyirciler!.. Ayıptır yahu, ayıptır.
Hayret yani, bir daha hayret!
* * *
Beyefendi, bu iktidar yağcılığını, hükümet destekçiliğini artık lütfen bir yana bırakın da, hiç değilse belli konularda biraz olsun muhalefet yapmayı öğrenin.
Böyle giderse zat-ı âlinizin heykelini gerçekten de AKP genel merkezinin önüne dikecekler, belki üzerine kocaman harflerle şöyle yazdıracaklar:
“En büyük kurtarıcı meleğimize, en sağlam stepnemize sonsuz teşekkürlerimizle.”
Ama bu olduğu takdirde sizin gurur değil utanç anıtınız olacaktır.
Kolay gelsin Devlet Bey, Allah yolunuzu açık etsin. Amin!”