Sözcü yazarından Erdoğan'a: Peki, iki aya toplayamazsak ne olacak ?

Sözcü yazarından Erdoğan'a: Peki, iki aya toplayamazsak ne olacak ?

Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın döviz kurunda yaşanan dalgalanma için "Çok büyük badire atlattık, iki aya kalmaz toparlarız"  açıklamasını köşesinde yorumladı. Muratoğlu köşesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Peki, iki aya toplayamazsak ne olacak?" sorusunu yönelterek, " Bir Çin'e soruyoruz, bir Katar'a… Bir Almanya'ya bakıyoruz, bir Rusya'ya… Resmen avuç açıp para istiyoruz. O hale geldik!" dedi. 

 

Yazar Muratoğlu'nun "İki aya değil de iki saraya toplarız!" başlığıyla (31 Ağustos 2018) yayımlanan yazısında şu şekilde: 

"Başkan, “Bu süreçte çok büyük badireler atlattık. Ama bir dizi kararlar aldık ve görüşmeler yaptık. İki aya kalmaz toparlarız” dedi.

Peki, iki aya toplayamazsak ne olacak? Yeni hükümet sisteminin çalışmadığını mı anlayacak? Başkanlık sistemine geçince uçacaktık. Direkt yere çakıldık. Madem ekonomi toplayacak, zamları yapma.Toparlamazsa hiç boşuna suçlu arama.

Dolar kuru 5.45'i geçtiğinde de “Makul süre içinde her şey düzelecek. Piyasalar rahatlayacak. Hiç korkmayın, hepsi geçecek”dememiş miydi? Her şey çok daha kötüye gitti. Bak bakalım dolar şimdi kaça geldi? En azından dağıldığımızı kabul etti. İki aya değil de hiç değilse üç vakte kadar deseydi daha inandırıcı gelirdi. Artık üç hafta mı, üç ay mı, üç yıl mı kimse bilemezdi. Papaz falan hikaye… Bugün başlasak toparlamak için makul süre en az üç sene…

Nasıl düzelecek, ne gibi tedbirler alınacak, ne kadar kemer sıkılacak? Hiçbiri yok! “Bir dizi kararlar aldık” diyor lakin kararlar dizilerin sezon finali gibi… Ne olacağını kimse bilmiyor. Hani iki ay kadar önce Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın başına damadını getirince; “Bu işi çok daha seri derleyip toparlayacağına inanıyorum” demişti. Ekonomi fena dağıldı. Milletten para dilenir hale geldik. Bir Çin'e soruyoruz, bir Katar'a… Bir Almanya'ya bakıyoruz, bir Rusya'ya… Resmen avuç açıp para istiyoruz. O hale geldik!

Ben size söyleyeyim… İki ay deyince, eylül, ekim… İdare edersek ekime kadar, edemezsek hikaye eylülde başlar. Şu ana kadar kur artışı ve zamlardan başka bir şey görmedik henüz… Ağustos ayında emeklilere dağıtılan 12 milyar liraya ekle bayramda harcanan 10 milyar lirayı… Turizmden gelen 25 milyar lira…  Ekonomi canlılığını korudu haliyle… Okullar açılınca ne olacak? Milyarlarca lira cepten çıkacak. Havalar soğuyacak, geceler uzayacak, bu sefer de doğalgaz ve elektrik zamları vuracak. Cepte para kalmayacak.

Ülke iliklerine kadar durgunluğu hissedecek, yaprak kımıldamayacak. İnşaat tamamen durdu. Sanayi hızla daralıyor. Bankalar kredi vermiyor. Kredi olmazsa üretim yapılamıyor. Neyle yapacaklar ki? Öz sermaye mi kaldı? İç pazar hızla küçülüyor. Şirketlerin kredi vadeleri geliyor. Zamlar durmayacak. Hani enflasyon sepetinde pinpon topu, varil, stor perdediye dalga geçiyorduk ya… Onların fiyatları bile katlayacak.

“En yakın zamanda Şam'a gidip Emevi Camisi'nde namaz kılacağız”dediğinde tarih 5 Eylül 2012 idi… O gün doğan çocuk bugün 6 yaşınagirdi. Oradan “İki aya kalmaz toparlarız” demecini hesaplayın bakalım hangi yıla denk geldi!"