Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşarı Yusuf Tekin, öğretmen adaylarının artık staj yaptıkları süre içerisindeki etkinliklerini sözleşmeli öğretmen alımı mülakatlarında bir veri olarak almak istediklerini bildirdi.
Tekin, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ve eğitim fakültesi dekanlarının katılımıyla YÖK Konferans Salonu'nda düzenlenen Eğitim/Eğitim Bilimleri Fakülteleri Dekanlar Konseyi Toplantısı'nda konuştu.
Öğretmen niteliklerinin artırılması konusunda, öğretmen istihdamıyla başlayıp hizmet içi eğitime kadar uzanan bir politika zincirini hayata geçirdiklerini anlatan Tekin, bu süreci tanımlamak için "Öğretmen Strateji Belgesi" oluşturduklarını hatırlattı.
Öğretmen istihdamında yeni bir süreç başlattıklarını ve öğretmen atamalarında mülakat sistemini hayata geçirdiklerini dile getiren Tekin, hazırladıkları öğretmenlik mesleği genel yeterlikleri ile ilgili belgeyi de kamuoyuyla paylaştıklarını ifade etti.
Tekin, öğretmenlerin istihdamının ardından hizmet içi eğitimlerine ilişkin çalışmalar yaptıklarını, öğretmenler için öğretmen akademilerinin kurulum hazırlıklarının sürdüğünü dile getirdi.
Öğretmen istihdamında mülakat süreci ile ilgili kamuoyundaki, "Bu kadar kısa süre içinde bir adayın öğretmenlik yapıp yapamayacağına nasıl karar veriyorsunuz?" şeklinde gelen eleştirilere yanıt veren Tekin, bunun kendi içinde ayrı bir tartışma konusu olduğunu vurguladı.
Tekin, salonda bulunan eğitim fakültesi dekanları ve akademisyenlerden bir yardım taleplerinin bulunduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Sizden bir yardım talebim var. O da şu; Bakanlık bünyesinde öğretmenlik yapacakları tespit etmek için sizin bir desteğinize ihtiyacımız var. Şu anda hem eğitim fakültelerinde, hem de öğretmenliğe kaynak teşkil eden diğer fakültelerdeki arkadaşların ilave olarak aldıkları formasyon programlarında, öğretmenlik öncesi bir nevi staj uygulaması dediğimiz bir uygulama var. Bu uygulamaya iki yıldır bir çeki düzen vermeye çalıştık. Bundan sonraki süreçte, okullarda öğretmen adaylarımızın, staj süresi içerisindeki etkinliklerini biz mülakatta bir veri olarak almak istiyoruz. Mülakat sınavlarında, staj uygulamasından elde ettiğiniz verileri, öğretmenleri istihdam ederken kullanmak istiyoruz."
Tekin, öğretim üyelerinin üniversite öğrencisi öğretmen adaylarının staj sürecini takip etmesi gerektiğine dikkati çekerek, "180-200 öğrenci bir öğretim üyesinin uhdesinde gözüküyor. Bu hiçbir şekilde izah edilebilir bir durum değil. YÖK, bunun kriterini 15 öğrenci olarak koymuş. Herkesi itham etmek istemiyorum ama 180-200 öğrenciye danışmanlık yapan öğretim üyelerimiz oldu. Bu durum, sürecin hem bizim, hem de yükseköğretim kurumlarının istediği şekilde yürümemesinin önemli gerekçelerinden bir tanesi." dedi.
Stajların genellikle üniversite kampüslerinin hemen yanındaki okullarda ve neredeyse öğrenci sayısı kadar görevlendirilen stajyer öğretmenlerle yapıldığını ifade eden Tekin, "Okul türleri itibarıyla staj uygulamasının anlamlı hale gelmesi için bazı tedbirler aldık." bilgisini paylaştı.
Tekin, Milli Eğitim Bakanlığının kullandığı elektronik altyapı sistemleri olan e-Okul ve MEBBİS üzerinden, okullarda staj yapan öğrenciler için bir değerlendirme sürecini başlattıklarını bildirerek, "Bunun da sağlıklı bir şekilde işlemesine müteakip öğretmen istihdamında buradaki verileri bir baz olarak alacağız, mülakatlarda bunları da değerlendireceğiz. O yüzden öğretim üyesi ve okullarda görevlendirilen öğretmen arkadaşlarımızın bu konudaki sağlıklı değerlendirmeleri bizim için önemli." ifadesini kullandı.
Türkiye'deki 95 eğitim fakültesi arasında, staj uygulaması açısından büyük farklılıklar bulunduğunu kaydeden Tekin, bu durumu gidermek için bu düzenlemeyi yaptıklarını söyledi.
Müsteşar Tekin, üniversitelerin formasyon kurslarının, illerdeki öğretmen sayı ve branşlarını göz önünde bulundurulmadan açıldığını gözlemlediklerini belirtti.
Uygulama sırasında öğretim üyelerinin, öğretmen adaylarının staj sürecine etkin bir şekilde katılmadıklarını tespit ettiklerini söyleyen Tekin, şunları kaydetti:
"Meslek liselerindeki staj uygulamasında da 'dostlar alışverişte görsün' mantığıyla yapılan işleri engellemeye çaba sarf ettik. Herhangi bir meslek lisesindeki öğretmenimiz, staj için görevlendirildiği öğrenciyi rutin aralıklarla ziyaret edip durumu gözlemlemesi gerekiyor ama öğretmen arkadaşlarımız hiç işletmeye gitmiyorlar, işletmeden staj evraklarını getirtip okulunda imzalayıp gözlemlemiş gibi notlar veriyorlardı. Biz bunu da engelledik. Burada da öğretim üyesi arkadaşlarımızın bu süreci daha yakından takip etmelerini istiyoruz.
e-Okuldan ve MEBBİS üzerinden, hem öğretim üyesi arkadaşımızın, hem ilgili öğretmen arkadaşımızın yaptığı değerlendirmeleri alıp mülakat komisyonunun önüne koyacağız. Böylece bu süre içerisinde hem öğretim üyelerinin etkin katılımını alacağız, hem öğretmen arkadaşlarımızın değerlendirmelerini alacağız, hem de başından beri konuştuğumuz öğretmen niteliklerini artırıcı bir tedbir olarak daha nitelikli, işine daha fazla sahip çıkan öğretmen arkadaşlarımızı da istihdam etmiş olacağız."
YÖK Başkanı Saraç ve MEB Müsteşarı Tekin, daha sonra akademisyenlerin sorularını yanıtladı.
Akademisyenlerin, öğretmenlerin staj süreçlerindeki değerlendirmesinin nasıl olacağı yönündeki bir soruya karşılık Tekin, sistemde öğretim üyelerinden öğrencilere not vermelerini istemeyeceklerini belirterek, "Bizim için önemli olan öğretmenlik uygulaması esnasındaki öğrencilerimizin davranışları. Bu konuda idealist bir öğretmen için koşulların uygun olup olmadığına dair değerlendirmeleriniz önemli." dedi.
Tekin, öğretim üyelerinin değerlendirmelerinin mülakat komisyonundaki üyeler için bir veri olacağını dile getirdi. Öğretim üyelerinin değerlendirmeler için MEBBİS sistemine girmek amacıyla okullara gitmek zorunda kalmaması için de bir çalışma yaptıklarını bildiren Tekin, "Şubat dönemi başladığında okuldaki veya evdeki bilgisayardan e-devlet şifreleri ile değerlendirme yapabileceksiniz." bilgisini verdi.
YÖK Başkanı Saraç ise bir soru üzerine, eğitim öğretimin en önemli unsurunun iyi hoca olduğuna dikkati çekti.
Konuya maarif davası şeklinde bakacak idealist öğretmenlere ihtiyaç bulunduğunu vurgulayan Saraç, şunları kaydetti:
"Bundan 70-80 sene önce idealist öğretmenlerin sayısı daha fazlaydı. Şimdi sanki azalıyormuş gibi geliyor. Peki bu öğretmenleri yetiştiren kurumlar? Diyoruz ki mesela, 'Geçen sene matematikte tek net yapmayan şu kadar öğrenci var.' Bu öğrencileri yetiştiren öğretmeni de biz yetiştiriyoruz yalnız. Dolayısıyla burada hem Milli Eğitim Bakanlığının hem Yükseköğretim Kurulunun, sorumluluk nerede başlıyor, nerede bitiyor hesabı yapmadan bu meseleyi müştereken, aynı şuurla ele alması gerekiyor. Bu bağlamda da yeniden öğretmenliği inşa etmek maksadıyla herhalde sıra dışı kabul edilecek bazı çok radikal adımları atmak durumundayız. Bunu da yakın dönemde kamuoyu ile tartışacak duruma da getiririz diye düşünüyoruz."