Hıncal Uluç, Hamburg’un boş bir takım olmadığını belirtiyor ve Galatasaray’ın turu geçmek için mutlaka gol atması gerektiğini söylüyor. İşte spor yazarlarının bugünkü yazılarından özetler. Hıncal Uluç: Gol atması şart Hamburg karşısında 1-1'le kimsenin Galatasaray'ın turu geçtiğini sanmaması gerektiğini belirtiyor ve ekliyor: “Hele de Bülent Korkmaz maçı '0-0'a bağlayayım' derse çok yanılır. Bülent Korkmaz'ın savunma anlayışı da savunma değil. Takımı 4 tane ön libero ile 18'in üzerine yığmak, savunma değildir. Galatasaray'ı Avrupa şampiyonu yapan savunma Hakan Şükür ile Emre ile Suat ile rakip 18'de başlayan bir savunmaydı. Bülent Korkmaz'da böyle bir savunma görmüyoruz. 'Geri çekilin, geri çekilin, geri çekilin.' Bu, Galatasaray'ın felaketi olur. Hamburg'un iki maç üst üste şanssız olacağını düşünmek biraz fazla saflık olur. Çok zor bir maç Galatasaray açısından. Hamburg boş bir takım değil. Tehlikeli bir takım. Galatasaray gol atmak zorunda. Golü düşünmek zorunda. Yani çok dengeli bir futbol oynamak, hücumda da bastırmak zorunda.” Ercan Güven: Medeniyete dönüş zamanı! 23 Şubat’ta İsviçre’nin Nyon kentinde UEFA’nın düzenlediği “UEFA ile taraftar grupları arasındaki ilişkileri geliştirme” toplantısına Türkiye’nin davet edilmediğine dikkat çekiyor.UEFA yetkililerinin “Türkiye’deki tüm futbolseverlerin temsil edildiği bir ulusal taraftar organizasyonunun bulunması durumunda, İsviçre’de gerçekleştirilen bu toplantıya davet edilmesi düşünülebilir ve bu davet konu ile ilgili olarak Türkiye Futbol Federasyonu’yla yapılacak görüşmelerin ardından yapılabilir.!” dediğini vurguluyor. Tüm tribünlerin ulusal düzeyde bir masaya temsilci göndermesini UEFA istiyor diye yapmanın çok acı olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Lakin ağlamak için bile geç kalındı. Şimdi... Medeniyete dönüş zamanı. Düşmanlıkları ve öncelikleri gözden geçirme, vidaları sıkıp ayarları yapma ve korozyona uğrayan harçları tekrar yapıştırma zamanı. Federasyon, Kulüpler, tribündeki aklı başında bireyler ve medya, futbol üzerinden daha çok aşağılanmamıza engel olmalı.” Selçuk Yula: O el çekilmesin Sivas ve Kayseri maçlarında Fenerbahçe takımına mutlaka bir el dokunduğunu vurguluyor ve ekliyor: “O elden rica edelim... Lütfen hiç olmazsa şu sezon bitene kadar orada kalsın, sakın bir daha çekilmesin. Çünkü belli ki futbolcuların sahada oynamasına, mücadele etmesine büyük katkıda bulunuyor.” Zeki Çol: Aragones takım içi rekabeti bitirdi Aragones'in en önde gelen sorunlarından birinin takım içi rekabeti geliştirememek olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bazen koşullar gereği o rekabet kendiliğinden ortaya çıkıyor. Mesela Edu'nun sakatlığında Önder, giderek gelişen bir form grafiği tutturarak takıma katkı yapmaya çalışıyor. Ancak Edu iyileşince, Aragones o rekabetin yaşanmasına dahi izin vermiyor! Sonra da kör-topal giden Fenerbahçe, bir türlü istikrarı sağlayamıyor, diye eleştiriliyor. Nasıl sağlayacak ki?.. Çaresiz kalınca aylar sonra, hani o Şampiyonlar Ligi isim listesine dahi yazılmayan Deniz Barış'ı keşfetmeyi başaran Aragones'in bu gariplikleri sürdüğü sürece, Fenerbahçe'de istikrar sağlanabilir mi?” Ali Sami Alkış: Yabancılaştıran yabancılar!.. Kulüplerin ilk on birlerindeki yabancı sayısının artmasının, takımların teknik ve psikolojik yapısında farklılıkların yaşanmasına yol açtığını belirtiyor. Yarıdan fazlasının yabancıdan oluşan kadroların alışılan anlamda ‘Gerçek bir Fenerbahçeli, Gerçek bir Galatasaraylı, Gerçek bir Beşiktaşlı ya da Gerçek bir Trabzonsporlu’ ruhu oluşturmada ciddi zorluklar yarattığını ifade ediyor ve ekliyor: “Yabancıların bu ruhu ciddiye aldığını düşünmüyorum. Bugün var yarın yok olacakları bir ülkede; böyle bir ruha sahip olmanın ihtiyacını hissetmezler. Ama hissediyormuş görüntüsü verirler. F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın, Avrupa’daki kulüpler gibi kısıntısız ve serbestçe yabancı oynatma hakkı talep etmesini, bu yüzden korkuyla karşılıyorum. Bize ait bir şey, tamamen elimizden gidecek diye...” Atilla Gökçe: Türk’ün buzla imtihanı Universiade 2011, başarıyla gerçekleştiği takdirde Erzurum’u gelecekte olimpik kış oyunlarının da ev sahibi yapabileceğini ifade ediyor ve ekliyor: “Turizm ve ticaret ihtirasıyla Uludağ’ın bu treni çoktan kaçırdığını biliyoruz.Ama Erzurum, müthiş bir fırsat sunuyor bize... Sporumuz için yeni bir aydınlanma çağı başlayabilir. Ne demişler ? Ex oriente lux... Işık doğudan gelir!” Sanlı Sarıalioğlu: Kartal kabuk değiştirdi Beşiktaş'ın silahları artık cephede olduğunu ve takımın Acayip bir kabuk değiştirme içinde olduğunu kaydediyor. Ayrıca Beşiktaş'ı bu günden itibaren zorlu bir maraton beklediğini ifade ediyor ve ekliyor: “Deplasmanda 6, İnönü'de 4 maç oynayacaklar. İçerideki 4 maçın 2'si Galatasaray ve Fenerbahçe ile. Rakiplerin hepsi güçlü. Ancak Beşiktaş hepsinden güçlü. Denizli bu gücü bilerek 11'ler çıkarır ve son maçlardaki oyun mantalitesini sürdürürse Beşiktaş ipi önde göğüsler. Yok eğer eskiye dönerse nal toplar.” Onur Belge: Şampiyonun adı bende saklı Şampiyonun kim olacağı sorusunun Mustafa Denizli'nin göreve gelmesinden sonra "Acaba Beşiktaş mı!" sesli düşüncesini daha bir beyninde ve dudaklarında dolaşmaya başladığını ifade ediyor ve ekliyor: “Aslında şampiyonluk ikilisinin diğer ayağını Fenerbahçe olarak görmeye yakınım da Sarı-Lacivertliler sezon başından bu yana tekzip için ellerinden geleni ardına koymuyorlar. Şimdi denecek ki, ‘Sivasspor bu sezon yarışın yarısından fazlasını lider olarak aldı götürüyor. Trabzonspor Ersun Yanal ile inanılmaz bir coşku ve akıcı futbol kazandı. Hala mı eski tüfekleri favori gösteriyorsun?’ İnanmayacaksınız ama hala Galatasaray'ı da ilk ikinin plasesi olacak diye düşünüyorum.”