Spor yazarları, Real Madrid-Galatasaray maçını değerlendirdi: Şampiyonlar Ligi’nden vazgeçmiş görüntüsünün karşılığı bir skor

Spor yazarları, Real Madrid-Galatasaray maçını değerlendirdi: Şampiyonlar Ligi’nden vazgeçmiş görüntüsünün karşılığı bir skor

Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi A Grubu 4. maçında deplasmanda İspanya devi Real Madrid'e 6-0 mağlup oldu.

Sarı kırmızılılar, bu sonuçla Şampiyonlar Ligi'nde son 16'ya kalma şansını da yitirdi. 

Ev sahibi ekibin 18 yaşındaki futbolcusu Rodrygo maçta hat-trick yaparken takımının galibiyetinde başrol oynadı. Galatasaray'ın mağlubiyetinin 2002 yılında ezeli rakibi Fenerbahçe'ye 6-0 yenildiği maçın da tarihi olan 6 Kasım'a denk gelmiş olması dikkati çekti. 

Spor yazarları, Şampiyonlar Ligi'nde 6-0 ev sahibi ekibin galibiyetiyle sonuçlanan Real Madrid-Galatasaray maçını yorumladı: 

 

 

Günahkârlar ordusu - Şansal Büyüka (Milliyet) 

Salı akşamından beri karşımda iki televizyon Şampiyonlar Ligi maçlarını izliyorum. Özellikle Borussia Dortmund-Inter, Chelsea-Ajax maçlarında gözlerim “faltaşı” gibi açıldı, adeta ekrana yapıştım. Şunu kabul edelim; bu takımların oynadığı “futbol”sa, bizim takımlar başka bir şey oynuyorlar. Yok bizim oynadığımız “futbol”sa, demek ki, Avrupa takımları “Uzay Çağı”na geçmişler.Diyeceksiniz ki “Bizim takımların tamamı da yabancı oyunculardan kurulu... Avrupalısı, Asyalısı, Afrikalısı... Ne ararsanız var.” Bu doğru... O zaman biz yabancıların ya “posa”sını alıyoruz ya da çok kısa sürede adamları kendimize benzetiyoruz.

Bir ihtimal daha var; hocalarımız günümüzün gelişen, değişen antrenman yöntemlerinin, bilimsel gerçeklerinin gerisinde kalıyorlar. Maalesef Türk futbolunda böyle bir gerçek var.Öyle ya, adamlar bizden daha hızlı, bizden daha çabuk, bizden daha disiplinli... Hadi, kalite daha fazla parayla ilgili... Ama çabuk olmanın, hızlı olmanın, takım disiplinine uymanın parayla ne ilgisi var? Teknik adamların en azından bunu başarması gerekmiyor mu?“Uzatma, maça geç” diyebilirsiniz. Allah aşkına, Real Madrid’in ilk iki atağında iki gol yediğimiz, ilk çeyrekte 3-0 yenik duruma düştüğümüz maçın kritiği mi olur? Real Madrid’in şans verdiği 19 yaşındaki Rodrygo 5 dakikada iki gol attı, bizim takımda neredeyse 29 yaşında oyuncu bile yok. 30’u geçmiş, “emekli cennetinde” uzatmaları oynayan futbolcularla “annemizin liginde” iş yaparsınız da, Avrupa’ya çıktığınızda cila dökülüyor, fiyaka bozuluyor. Böyle bir maçın kritiği mi olur?

Kimse “Koca Real Madrid, olur böyle şeyler” diye palavra atmasın. Brugge takımı Galatasaray’dan daha mı pahalı, daha mı kaliteli... Daha 15 gün önce Bernebau Stadı’na geldi, 80 bin İspanyol’un önünde sahayı Real Madrid’e dar etti, 2-0 da öne geçti. Real Madrid 2-2 ile canını zor kurtardı. Beğenmediğimiz, dudak büktüğümüz Brugge takımı bunu yapıyor da, biz niye yapamıyoruz?Bir ülke futbolu bu kadar sevip, futbola bu kadar yatırım yapıp, bu kadar “ızdırap” çeker mi? Maalesef biz çekiyoruz, Türkiye çekiyor. Ama kabul edelim ki, ektiğimizi biçiyoruz, attığımız yanlış adımların faturasını ödüyoruz.Görürsünüz, “annemizin ligi” başlar, her şeyi unuturuz. “Penaltıyı vermedin. Operasyon var, örgüt var” diye gene birbirimize gireriz, tek kelime futbol konuşup tartışmayız.

Kısır bir galibiyetle her şeyi unuturuz. Kazandıysak, ne oynuyoruz, ne yapıyoruz, bakmayız bile... Bu ülkede daha geçen hafta kalesinde tam 10 gol tehlikesi yaşayan takım, maçı kazandı diye haftanın takımı ilan edilmedi mi? Bu ülkede bir galibiyet bütün ayıpları örtüyorsa, oyunun kalitesi hiç öne geçemiyor ve gelişemiyorsa olacağı budur...TFF’siyle, kulüp BAŞKAN’ları ve YÖNETİCİ’leriyle, takımlarına gelişme sağlayamayan HOCA’larıyla, emekliliği gelmiş uzatmaları oynayan FUTBOLCU’larıyla, daha fazlasını istemeyen, talep etmeyen, sorgulamayan SEYİRCİ’siyle, gerçekleri yazıp söyleyemeyen, sadece eleştirip hakaret eden, ancak alternatif üretmeyen MEDYA’sıyla, Türk futbolunun içinde hepimiz “GÜNAHKÂRLAR ORDUSU”nun mensuplarıyız. Bu ordu, bu kafayla, bu yapıyla maç kazanamaz. Olsa olsa böyle bozguna uğrar.

 

Terim kepengi kapatıyor! - Mehmet Demirkol (Fanatik) 

Terim büyük bir kızgınlıkla ‘Bazılarına son şanslarını verdik’ dedikten 3 hafta sonra Beşiktaş maçındaki ilk 11’i Belhanda dışında sahaya sürdü. Ve maç 14 dakikada 3-0’a geldi... Terim, Türk Futbol Devrimi’nin bayraktarlığını yapmış bir devrimciydi. Maalesef kepengi de o kapatıyor. Halbuki 2000 yılından bu yana Real Madrid’i Bayern ve Juve’den sonra Avrupa en çok yenen 3. takım Galatasaray. Maalesef dün 70’lerden hatırladığımız bir futbol kederiyle sahadaydı. Maçın hemen tamamı neredeyse Galatasaray 1. bölgesinde geçti. Oyunu orta sahaya bile taşımak mümkün olmadı. Enine çok iyi yayılıp Hazard’ı içeri devirip savunma kanatlarını da oyuna sokarak tempo yaptılar. Galatasaray’ın topu çevirme hızı çok ama çok yetersiz kaldı. Topu geri kazanma süresinde bir rekor kırmış olabilirler. Kabul etmek lazım ki, skor çok daha ağır olabilirdi.

Gecenin sorusu: Terim 3 hafta önce kesin bir şekilde son şans vurgusunu yapıp Belhanda hariç yine aynı takımı çıkarıyorsa... Çare ne?Maçın starı: 18 yaşındaki Rodrygo maçın başında attığı 2 gol ve 4. goldeki asisti ve kapanış sayısıyla skoru tayin eden en önemli adamdı. Goldeki şutları sanki Muslera’nın varlığına bir çare gibiydi Real adına. O kadar ulaşılmaz yerlere gitti ki.

Maçın olayı: Galatasaray’ın bir planı yok. Pas opsiyonu yaratamıyor. Ayağına top gelen oyuncunun bir ezberi olmalı. Birinci ve ikinci bölgeler ezbere oynamak, üçüncü bölge ezber bozmak içindir halbuki. Galatasaray’da her şey birinci bölgeden itibaren doğaçlama yürüyor gibi.Kısa mesaj: Yabancı serbestisi Milli Takımı uçurdu. Tek sebep o olmasa da kabul. Ben de uygulanmayan yerli teşvik sisteminin başta dizayn edildiği gibi uygulanmaya başlamasından tarafım. Ancak bu seneki Avrupa macerası da yabancı kısıtlaması isteyenler için çok sağlam bir argümana dönüştü. Hazır olun.

 

Galatasaray vazgeçmiş! - Erman Özgür (Fanatik) 

Formsuz olabilirsin, kötü bir gününde yakalanabilirsin, şans yanında olmayabilir falan neyse ama bunların tamamının yanında bir de niyetin yoksa 15 dakikada 3, bir devrede 4 gol yediğin bir maç olabilir. Marcelo’nun 2 asisti, Rodrygo’nun attığı gollerin yanında yaptığı asist futbol adına iyi işlerdi ama ne olursa olsun tepki vermeyen hatta maç daha başlamadan direnmeye niyeti olmayan bir Galatasaray vardı sahada. İkinci yarıda da bu görüntü değişmedi. Farka rağmen gol arayan Rodrygo ve Benzema ile bulan Real Madrid, dostluk maçı oynar gibi sahada dolaşan Galatasaray’dı. Sonuçta Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nden vazgeçmiş görüntüsünün karşılığı bir skorla maçı tamamladı.

Gecenin sorusu: Bu skor ligi etkiler mi? Skorun Galatasaray’ı kötü değil iyi yönde etkileyeceğini hatta rotasyonlu lig maçında Madrid deplasmanında oynayan bazı oyuncuların daha fazla mücadele edeceğini düşünüyorum.Maçın starı: Rodrygo, Zidane’nın kendisine olan güvenini boşa çıkarmadı. 3 gol 1 asistle kariyerinin en iyi maçlarından birini daha 18 yaşında oynamayı başardı.

Maçın olayı: Hakem, VAR’a bakmadan karar vermiş olsa ilk 10 dakikada 3 gol yemişti Galatasaray. Bunun tek açıklaması futbolcuların maça hiç inanmadan, ‘0’ konsantrasyonla sahaya çıkmış olmalarıydı.Kısa mesaj: Yabancı kuralı sayesinde Türk oyuncuların daha çok yurt dışında oynayıp kulüplerimiz için de Avrupa’da başarı getireceğine inanan arkadaşlar... Galatasaray sahaya Türk oyuncu olmadan çıktı.

 

Ruhsuzsaray - Levent Tüzemen (Sabah) 

Nagatomo'nun hatalı pası sonrası Benzema'nın skoru 4-0'a getiren golünün ardından Galatasaray taraftarı, "Sabrımız taşıyor. Adam gibi oynayın" diye uzun süre tezahürat yaptı. 14 dakikada 3 gol yiyen Galatasaray'da bu tepkiyi hangi oyuncu anladı?Eğer bir takımı tamamen yabancı oyunculara teslim edersen sonuç "Hezimet, Utanç ve Rezalet" olur.Galatasaray geçmişte tam iki kez çeyrek finalde İstanbul'da Real Madrid'i geriden gelip 3-2'lik skorlarla yendi. Zaferlere imza atan Galatasaray takımlarında Bülent Korkmaz, Ümit Davala, Ergün Penbe, Okan Buruk, Suat Kaya, Hasan Şaş, Gökhan Zan, Semih kaya, Hamit Altıntop, Selçuk İnan ve Umut Bulut gibi sonuca isyan edecek, sahaya yüreğini bırakacak "Yerli ve Milli" oyuncular vardı.

Yerli oyuncular yabancılara Galatasaray'ın bir his takımı olduğunu, bir halatı hep birlikte çekmeyi, birlikte üzülmeyi hep birlikte sevinmeyi öğretirlerdi.Galatasaray daha önce de Real Madrid'e farklı kaybetti. Bu yenilgilerde asla bu kadar ciddiyetsiz, ruhsuz, disiplinsiz ve gamsız oynamadı. Galatasaray'ın ruhundan yerli oyuncu kültürünü çıkarıp yabancı kültürüne teslim olursan Real Madrid karşısında "Aidiyet duygusu" olmayan yabancı oyuncularla bu duygusuzluğu, teslimiyetçiliği ve rezaleti yaşarsın.Real Madrid maçı Fatih Terim'in yabancıya dayalı kadro mühendisliğinin iflas ettiğinin belgesidir.

Ligde de yaşanan sıkıntıların temelinde zihinlerinde "Galatasaraylılık ruhunu" barındırmayan yabancı oyuncuların sorumsuzluğu vardır. Çünkü yabancılar ağır yenilgileri doğal karşılayıp "Skor" olarak değerlendirir. Yerli oyuncuları ağır skorlar derin bir üzüntüye sokar. "Bu ülkeye birçok oyuncu yetiştirdim" diyen Fatih Terim teslimiyetçi ruhla gelen hezimet sonrası artık G.Saray yabancıya dayalı anlayıştan çark edip yerli oyunculara kucak açmalı.

 

25 yıldır ilk defa bu kadar çaresiz - Ömer Üründül (Sabah) 

Real Madrid bu sezon istenilen form düzeyinde değil ama her zamanki gibi çok önemli oyunculara sahip, çok özel bir takım. Geçtiğimiz yılı saymazsak üç sene üst üste Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kazandılar. Üstelik de büyük Bernabeu Stadı da onlar için ayrı bir güç.Galatasaray'ın bu seneki performansına baktığımızda beklentilerin çok altında olduğu bir gerçek. Böyle bir kıyaslamaya gittiğimizde dün gece için bir sürpriz beklemek sadece hayalperestlik olurdu. Fatih Terim dahi bu işe inanmıyordu ama gerçek de buydu. Bana göre maçın daha 2. dakikası kötü şeylerin olacağının ilk habercisiydi. Galatasaray bu dakikada pas yaparak takım halinde 3. bölgeye geldi.

Orada rakibi şöyle bir şaşırtacak, kendisine de moral kazandıracak bir varyasyon denemek yerine karşı 18 önünden geriye pas yaparak, Muslera'ya kadar uzandılar.Sonrasında da 10 dakika içinde peş peşe 3 gol yediler. Neyse ki Real Madrid erken gelen goller sonrası, averajın da önemi olmadığından oyun disiplinini bozmadan rölanti futbol oynamaya başladı. Devre sonundaki 4. gol Nagatomo'nun ikramından geldi. 5. ve 6. gol de maçın son 10 dakikasında oldu.Bu maçta beni en çok üzen şu oldu; 25 senedir Galatasaray'ın bir Avrupa kupası maçında bu kadar çaresiz kaldığını ilk defa gördüm.

Zaten maçın tamamında rakibin üstüne dahi gidemediler. Bu yüzden de ikinci yarıda farklı mağlupken dahi mecburen sanki tek farklı skor avantajı ya da skorda denge varmış gibi 9 kişi ile alan daraltan savunma uyguladılar. Bunu da yapmasalar daha büyük skor faciası olurdu. Galatasaray, 90+2'de "İlk defa takım halinde önde basayım" dedi. Onda da 10 saniye içinde 6. gol geldi…

 

Vidaları düşmüş Galatasaray - Bülent Timurlenk (Sabah) 

Şampiyonlar Ligi'nde gol atamayan başka takım yok. Bu kupada orta sahasındaki üç oyuncusu da kiralık olan başka bir 11 de yok. Devler Ligi'nde 4 maçın ikisine üçlü defansla başlayıp birinde dörtlüyle bitirip, dörtlü defansla başladığı dün akşamı da üçlü bitiren başka takım da yok...Çünkü Galatasaray sezon başından beri ortalıkta yok. Geçen sezon Avrupa'daki 6 maçında en az koşan 2-3 takım arasındayken bu sezon da kurulan yaş ortalaması yüksek takımla yürüyerek paslaşan bir Galatasaray var.

Yugoslavya dağıldığında Partizan, Kızılyıldız, Hajduk Split gibi takımlar 1 numaralı kupanın sahnesinden silinip gittiler. Parçalanmışlar, ekonomileri çökmüş, genç yeteneklerini Avrupa kulüplerine göndermek zorundaydılar.Galatasaray'ın durumu bu ama böyle bir bahaneleri yok. Eldeki kadro, ödenen yıllık ücretler, Camp Nou'dan beraberlik çıkartan ve 124 km. koşan Slavia Prag'da ve en az 7-8 takımda daha yok! Dün oynanan maç Real Madrid'in her sezon başında Santiago Bernabeu anısına oynadığı kupa maçı mıydı, Sergio Ramos'un jübilesine mi çıkmıştı Galatasaray! Her şeyi bir kenara bırakın Şampiyonlar Ligi müziğine ayıptır...

Hem fizik hem de mental olarak bırakın gevşemeyi, vidaları düşmüş bir Galatasaray var uzun zamandır. Fatih Terim'i İmparator yapan ne varsa geçmişte, artık sahada yok. "Ne zaman olur?" sorusunun cevabı da elbette ki "Falcao dönünce" kadar basit değil.