Spor yazarlarından yorumlar

Beşiktaş - Bursaspor maçı yorumlarıErman Toroğlu: Mükemmel maç BJK- Bursa maçının mücadelesinin ve seyir zevkinin yüksek olduğu bir maç olduğunu belirterek skor açısından kimseyi tatmin etmese de temiz bir maç ortaya çıktığını ifade ediyor ve ekliyor. “Şampiyonluğa giden takımların bu hafta oynadıkları kötü maçlardan sonra bu maç, gözlerimizin pasını sildi. Mükemmel bir mücadele vardı. İki taraf da hiçbir pislik yapmadan, rakiple oynamadan, hakemle oynamadan sadece mücadele ettiler. Hakem de onlara uyunca ortaya mükemmel bir maç çıktı.” Sergen Yalçın: Bu Delgado’yu yollamazsan o seni yollayacak! Maçta Beşiktaşlı futbolcuların şampiyon olmuş gibi oynadıklarını ve rehavete kapıldıklarını belirterek ayrıca Denizli’nin kadroda sürekli değişikliğe gidişini anlayamadığını söylüyor ve ekliyor: “Sonra Delgado’nun halinin ne kadar feci olduğunu görmüyor mu kimse? Yine oyunun kaderini değiştirecek tek hareketi olmadı.. Yıldırım Demirören’i dostça uyarıyorum: Bu Delgado’yu seneye yollamazsan o seni yollayacak! Bursa ilk yarıda inanılmaz oynadı.. 2 tane yüzde 100 topları var.. Biri girse, çıkması çok zordu.. Beşiktaş’tan gönderilen Ertuğrul Sağlam’ın bu maçta kendisini göstermek istemesi normaldi, takımını da iyi motive etmiş.. Ama 90 dakika niye maçı ayakta izlediğini anlamadım.. Bursa şampiyonluğa gitmiyor.. E, takımın da iyi oynuyor.. Bu kadar strese ne gerek var?” Atilla Gökçe: Eline sağlık İbo! Tüm şartların Beşiktaş lehine olduğu bir ortamda Beşiktaşlı futbolcuların avantajı ve pozitif enerjiyi kaldıramadıklarını belirterek ekliyor: “Hepsi tamam da, Beşiktaş negatif ve pozitifiyle böylesine karmaşık bir baskı ortamında ayakta kalabilir miydi ? Sorunun yanıtını “hayır” olarak gördük sahada...” Galatasaray - İBB maçı yorumlarıAhmet Çakar: Travmadan çıkış Hafta içinde yaşanan ceza travmasından sonra Galatasaray'ın bu maça motive olması güç olduğunu. Önemli oyuncularını kaybettiklerini kazanamadıkları takdirde tıpkı Fenerbahçe gibi yarıştan kopacak olduklarını ifade ediyor ve ekliyor: “Galatasaray dün çok hayati bir galibiyet aldı, ama çok kötü oynadı. Sahada sadece iki isim var. Biri oyuna sonradan giren Nonda, o uyuşmuş, top yapamayan, ileri gidemeyen Galatasaray'ı tek başına canlandırdı. Pozisyon yarattı, gol attırdı, kısacası maçı Galatasaray'a aldı. Diğeri de kaleci De Sanctis. Belki çok önemli kurtarışlar yapmadı ama önünde oynayan "Çoluk çocuk defansı" bir baba gibi, bir maestro gibi yönlendirdi.” Mehmet Demirkol: İBB savunmayı kutsadı İBB’nin amatör GS savunmasını kutsadığını belirterek, bu maçta savunmanın önünde oynayan Ayhan, Topal ve Barışın da bu yüzden hücuma destek olamadıklarını ifade ediyor ve ekliyor: “Kendi kariyerinin en golcü sezonunu yaşayan Baros, formuyla yeniden İngiltere gündemine gelen Kewell, herkesin sevgilisi Lincoln. Arkada milli bir ikili ve Barış. Bu ekibin istendiği gibi işleyemeyişinin 2 temel sebebi var: Öncelikle ideal kadrodan (en azından Emre Güngör sakatlandıktan sonra Hakan’ın göbeğe geçmesiyle) kimsenin yerinde olmadığı savunmanın yarattığı güvensizlik duygusu önemli. Öyle ki, bu duygu Topal, Ayhan ve Barış’ı hücumu desteklemekten çok savunmanın parçası olmaya itti.” Şansal Büyüka: Jübile maçı gibi… Maçın çok heyecansız geçtiğini ve iki takımında kendi durumlarına göre kritik sırada olduklarını belirterek ekliyor: “Bu kadar kritikteki iki takımın mücadelesine bakın. Yaz mevsiminin jübile maçları gibi. Galatasaray'ın tek golü attığı 66. dakikaya kadar girdiği, kaçırdığı, tribünleri ve ekran başındakileri ayağa kaldırdığı tek pozisyonu yok. Büyükşehir'in de öyle... Sadece kaleci Sanctis'in tokatladığı bir kafa vuruşu. Ne oldu Galatasaray'a böyle. Hadi tezgah mezgah anladık da. Bu takımın bu kadar kötü oynaması için, bu kadar bitik olması için acaba içerden tezgah kuranlar mı var...” Altan Tanrıkulu: O pası verebilmek GS maçının tatsız tuzsuz geçtiğini ilkyarı akılda kalır hiçbir pozisyon üretemeyen iki tarafında ikinci yarı kıpırdanmaya başladığını Belediye’nin şansını değerlendiremezken, GS’nin nonda’nın pasladığı topu Baros’un gole çevirdiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Çünkü futbolu ilk öğrendiği andan itibaren bencil olmamayı da öğreniyor. Atanlar kadar attıranlar da değerli.” Uğur Meleke: Semih ikilemi Belediye maçında Bülent Korkmaz’ın defansta oynattığı Semih’in önceki maçlarda da oynaması gerektiğine dair kafasında bir fikir oluştuğunu daha önceki resmi maçlarda toplam 2 dakika oyunda kalan genç oyuncunun Trabzon ve Hamburg maçlarında oynatılmasının sonucu etkileyeceği görüşünde olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Doğrusu Semih’i bu maçta izledikten sonra, Korkmaz onu Trabzon ve Hamburg maçlarında oynatsa da; G.Saray Alman rakibine karşı hem H.Balta, hem Sabri hem de Kewell’ın yerleriyle oynamadan (2 stoper eksiği varken, 5 eksiği varmış gibi değil de) alıştığı dizilişiyle sahaya çıksa daha mı iyi olurdu diye düşünmeden edemedim...” Levent Tüzemen: Ninni gibi Futbol! Maçta Belediye ve GS’nin de kazanma konusunda motive olmadığını. Sahadaki futbolun ninni gibiydi olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Maç boyu kaybettiği toplarla saç-baş yolduran, Belediye ceza alanı içinde buluştuğu topları gevelediği için gole dönüştüremeyen Baros, attığı golle Galatasaray'ın kazandığı üç puanın kader adamı oldu.” Ali Sami Alkış: Daha kötü olabilirdi! Beşiktaşlı oyuncuların bir gün önce sivasın puan kaybı ile havaya girdiklerini ve tribünleri dolduran seyircilerinde etkisiyle istedikleri oyunu sahaya yansıtamadıklarını belirtiyor. 2 yarı da bir çok pozisyonu değerlendiremeyince beraberliğe razı olduklarını ifade ediyor ve ekliyor: “Buna karşın Bursa; bu devrede çok net 2 net pozisyonu kullanamadı. Hele 35. dakikada birbiri ardına iki kez aynı kalenin iki direğinde patlayan şutlar, şans eseri gol olmadı. Ardından Bursa’nın bir de kafa şutu geldi. Az farkla auta çıktı. İlahlar Beşiktaş’ı koruyordu. Beşiktaş, savruk ve sorumsuz oynamasının bedelini daha ağır ödeyebilirdi. ” Tanju Çolak: Kimseyi kandırmayalım GS’nin geriye yaslanan oyunu ile hücumda çoğalamayan takımın ileriki maçlarda zorluk yaşayacağını ifade ediyor ve ekliyor: “Bunu defaten belirtiyorum, bu kadar takım olarak geri yaslanırsanız ileriye gidebilmeniz çok zor olur. Hele de Olimpiyat Stadı gibi büyük statta geri yaslanarak oynarsanız rakip olursa olsun size pozisyon vermez. Ancak Baros'a atılan uzun toplarda ya da ara paslarında gol arar durursunuz. Lincoln ve Kewell da destek olarak gelmezse orta alan oyuncuları aradaki mesafeyi kat edemezse, bunun önlemini Bülent Hoca ala alamıyorsa geçmiş olsun. G.Saray'ın 3-4 maçını seyrederken gözlemlediklerim; vurdum duymaz, laubali ve kötü oyun, kazanma arzuları hiç yok.”