Rıdvan Dilmen: Dağ fare doğurdu İki takımın puan kaybının şampiyonluk yarışından kopardığını belirtiyor. Büyük farklar beklenen ve hazırlıkların büyük beklentiler getirdiği maçtan hiçbir heyecan çıkmadığını ifade ediyor ve ekliyor: “Ben son yıllarda bu kadar kötü bir derbi izlememiştim. Sonuçta iki takım da şampiyonluk umutlarını büyük ölçüde yitirdi Artık yeni sezonun planlarını yapmalılar.” Erman Toroğlu: İki çıban başı Maçın seyir keyfi adına ortaya futbolun güzel yanını koymadığını belirterek maçta olayları tetikleyen iki ismin hırçın tavırlarıyla Lugano ve Sabri olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Son 10 yılda bu kadar kötü bir G.Saray-F.Bahçe maçı izlemedim. Sahanın içinde mücadele eden 22 oyuncunun belki de 10’u kötü oynuyor. Yani yarısı. Takımlar da zaten bu maça gelene kadar kötülerdi.” Mehmet Demirkol: Kıyamet Üzerlerindeki takım sayısının çokluğu ve son dakikada yaşanılan ‘kıyamet’ sebebiyle artık takımların şampiyonluk hayallerine son vermesi gerektiğini belirterek, doğru bir disiplin kurulu ve federasyon sadece Fırat Aydınus’un verdiği kartlarla yetinmemesi gerektiğini, Video görüntülerinde Kazım ve Sanctis’in de kırmızı kart görmesi gerektiği ifade ediyor ve ekliyor: “Aydınus’un kartlarıyla işi bırakmaz. Normal bir ülkede, üst düzey bir turnuvada misal Şampiyonlar Ligi veya Dünya Kupası’nda bunlar yaşansa sonuç böyle olurdu. Futbol Federasyonu ve disiplin kurulu da böyle davranmak zorundadır. Dolayısıyla Galatasaray’ın sahası kapanacak, iki takımdan birçok oyuncu üçten fazla maç ceza alacak ve ülkenin iki büyük takımı için bitecek.” Gürcan Bilgiç: Ligin en pahalı seyircileri! Derbİstanbul'un 100 yıllık geleneğinde; "Fenerbahçe favori olduğunda kazanır, Galatasaray favori olduğunda yine Fenerbahçe kazanır" kuralı bulunduğunu kaydediyor. Böylesine iddiasız geldikleri bir maç olmadığını, gerginlik yapmayı bile beceremediklerini ifade ediyor ve ekliyor: “Zaten sezonu yüzlerine gözlerine bulaştırmışlardı, son dakikaya kadar doğru dürüst kalmayı bile başaramadılar, çirkinliklere sahne yarattılar. Şimdi kol kola verip, ligin en pahalı seyircileri oldular. Luis Aragones ‘Mayıs'ta görüşürüz’ diyordu. Artık kendi çalar, ‘birileri’ de oynar...” Altan Tanrıkulu: Hepinizi tebrik ederim Maçta gerilimin artması için hakemlerin yanı sıra futbolculardan Emre ve Sabri’nin ellerinden gelen tüm çabayı harcadıklarını kazananın üst sıralardaki takımlar olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “İki takımın da kazanması gereken bir maç.. İki takımın da önemli hücum silahları var.. Ama maçın en öne çıkan üç adamı; Emre, Sabri ve Fırat Aydınus..” Uğur Meleke: Emreyle Arda’nın atkısı Aragones-B.Korkmaz maçından da daha fazla bir sonucun çıkmasının zor olduğunu, Semih’in ise yılın en kötü maçını oynadığını söylüyor. Fakat Aragones’in sezon boyunca yaptığı değişikliklerden başkasını düşünmediğini ifade ediyor ve ekliyor: “Korkmaz, ilk 10 galibiyetinin hepsini 2 ve daha fazla farklı kazanmış takımını 1-0’a razı etmeye çalışıyor, ilk 21 maçında 71 gol olan sarı-kırmızılıların son 6 müsabakasında sadece 10 kez fileler havalanıyor. Evet, gerilim futbol kalitesini düşürdü/skor ihtimalini azalttı, hafta içinde gündüz Emre’nin akşam Arda’nın boynunda olan atkı sahada olsa, maalesef herkes herkesi o atkıyla boğacak gibiydi. Ama son dakikadaki olaylar daha da karıştırdı kafamı: Ya Sabri-Lugano gibilerinin sevdiği şey futbol değil, ya da bizim sevdiğimiz şey...” Selçuk Yula: Dağ fare doğurdu Fenerbahçe’nin maçın önüne geçen Aydınus'u bir türlü geçemediğini kaydediyor. Maçın başından sonuna kadar maçı tamamlatmamak için ellerinden geleni yapan Emre Aşık ve Sabri'yi dışarı atmadığı için Aydınus’un suçlu olduğunu vurguluyor. Derbide maçı bu hale getiren hakemin Fırat Aydınus olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Masum insanlara kırmızıları gösterirken futbol katillerine gel-geç dedi. Neticede alınan beraberlik diğer takımların ekmeğine yağ sürmüş oldu. Yani dağ fare doğurdu.” Zeki Çol: Birbirlerini bitirdiler Galatasaray da Fenerbahçe de dün maçı kazanabilecek bir futbol oynayamadığını kaydediyor. İkisinin de oyun planında öncelik, kaybetmemek üzerine olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Bir gol atıp skor avantajını yakalamak ve yoğun savunma önlemleriyle maçı kazanmak da iki takımın hedefiydi. Ancak ikisi de oyunu çevirebilecek pozisyon zenginliklerini sağlayamadı. Bu kısır oyunun hakkı beraberlikti. Ve maç da zaten golsüz sonuçlandı. Son dakikada yaşanan itişme, kakışma, küfürleşme, 100 yaşına giden derbiye hiç yakışmadı. O tartışmalarda Arda, Emre Aşık, Semih, Lugano kırmızı kart gördü ve iki takım da öfke seli içerisinde, şampiyonluk yarışına havlu attı.” Sergen Yalçın: Klavuzu ‘amansız’ olanın… Milli takımın iskeletini oluşturan bu futbolculardan beklenenin seyir keyfi yüksek bir maç olduğunu fakat iki takımında sahada futbollarını konuşturmak yerine başka marifetlerini konuşturduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Emre Aşık’a kafa atıp olayların fitilini ateşleyen Lugano.. Ona karşılık veren Emre.. Milli forma altında gördüğümüzde ‘abi-kardeş’ sanabileceğimiz ama dün gece birbirlerini tokatlayan Arda ile Semih.. Tansiyonun yükseldiği her anda araya atlayan Emre Belözoğlu ile Sabri.. Dikkat edin, bu saydığım 6 oyuncunun 5’i İspanya maçlarında forma giydi.. Tabii oyuncuları ‘amansız’ reklam filminde oynatıp vahşi hayvanlarla eşleştirirseniz, onlar da sahadayken kendilerini Afrika’daki Serengeti Ormanı’nda sanırlar.. 80 milyonun gözleri önünde futbol adına en ufak bir yaratıcılık sergileyemeyen futbolcuların, kick-box yapmaya çalışmaları ne büyük bir çelişki! Hepsini birden ayıplıyorum..” Kemal Belgin: Affffferrrin Fırat! Derbinin iki takımı lig şampiyonluğundan uzaklaştıran skora tam kilitlerken, Fırat Aydınus ‘un, “beceremediğim işi bari bir fiyakayla tamamlayayım” deyip 4 oyuncuyu kırmızı kartla oyundan attığını belirtiyor ve ekliyor: “Bence bu sonuçta Fenerbahçe’yle Galatasaray Sivas ve Beşiktaş’a el sallarken herhalde Aydınus da ligin geri kalan bölümüne aynı hareketi yapacaktır. Sayın Aydınus, iddia ediyorum; o artı 3’teki arbede oyunun içinde meydana gelseydi, bırakın kırmızı kartla 4 oyuncuyu ihraç etmeyi, malum 3-5 oyuncu tarafından tartaklanacaktınız ve nasihatlere devam edecektiniz.” Levent Tüzemen: Karakolda bitti! Derbinin olaylı şekilde bittiğini Galatasaray ile Fenerbahçe’nin kol kola şampiyonluk yarışından koptuğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Galatasaray yürüyen Fenerbahçe'yi yenemedi. Eğer Fenerbahçe, Galatasaray'ı kendi gibi aciz yakalasaydı fark yapardı. Galatasaray neden kazanamadı? Bülent Korkmaz'ın yanlış kadro seçimi, yanlış taktik anlayışı ve Lincoln ile oyuna başlamaması Galatasaray'ın üstün olduğu ilk yarıda gol bulamamasına yol açtı.” Ercan Saatçi: El ele elveda GS-FB maçına oynanan futbolun dışında karşılaşma sonunda çıkan olayların damgasını vurduğunu belirtiyor ayrıca Alex’in yokluğunun bir kez daha FB koordinasyonunu aksattığını ifade ediyor ve ekliyor: “Dün geceki maç belki de iki takımında birçok anlamda son şansıydı. Kazananın şansı büyük ölçüde devam edecekti.” Erdoğan Şenay: Kirli derbi gecesi Maçın en göze batan isimlerini bu can sıkıcı gecede yine de ele almak gerekiyorsa Volkan’ın, Fenerbahçe adına yaptığı önemli kurtarışları işaret etmek gerektiğini kaydediyor. Emre’nin ağır tribün ve saha içi baskılarına rağmen pozisyonlara korkusuzca girip çıkmasını ve tek hareketle top kullanma becerilerine dikkat çekiyor. Semih’in sahanın her bölgesindeki çalışkanlığını belirttikten sonra Güiza’nın dün gece de sahadaki en işe yaramaz Fenerbahçeli olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Cim-Bom’da ise Kewell, Barış, Hakan Balta ve Ayhan maçın önemli isimleriydiler. Hele Ayhan’ın liglerin en kaliteli orta saha oyuncusu olduğunu da olaylı geceye rağmen dikkatle izleyenlerdeniz. Onun sahadaki vücut dilini ilerideki golcüler iyi okuyabilselerdi Galatasaray’ın puan cetvelindeki yeri daha yukarılarda olurdu sanırım. Sonuca gelirsek olanlar oldu işte. Oynamak düşüncesinin yarışmada yer almadığı gecede oynatmamak üzerine kurulu oyun taktikleri gol doğurmakta kısır kalınca iki takım da kayıp puanlara takılı kaldılar ve puan cetvelinin yukarı katlarındaki dirilen rakiplere bakakaldılar.” Alaattin Metin : Emre tek başına kafa tuttu Fenerbahçe'nin Ali Sami Yen'de düşündüğü, sonuca gidecek, istekli futbolunu oynayamamasının tek nedeninin Deivid olduğunu kaydediyor. Emre’nin, orta sahada tek başına Galatasaray'a kafa tuttuğunu vurguluyor. İlk yarı Galatasaray ikinci yarı Fenerbahçe'nin etkili görüldüğü maçta, net gol pozisyonu yakalayan tarafın Fenerbahçe olduğunu belirtiyor. Hakemin, gösterdiği 4 kırmızı karttan üçünde haklı olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Arda, Semih'e yumruk vurdu. Sonra Emre Aşık ile Lugano yumruklaştı. Hadi Emre Aşık ile Lugano sabıkalı diyelim. Peki Arda'nın yaptığı doğru mu? Semih'in ne günahı var. Güzel başlayan maçın, olaysız bitmesi için bir dakika daha sabredemediniz mi kardeşim. İşte kötü alan bu.” Tanju Çolak: 2 Takıma da geçmiş olsun Derbi maçı öncesi saha ve seyirci atmosferinin iyi olduğunu, kaybedenin şampiyonluktan uzaklaşacağı bir maç önemi taşıdığını belirterek Galatasaray’ın agresif ve hırslı başladığını saha ve seyirci avantajını iyi kullandığını söylüyor. Her iki takımın maç öncesi kadrolara bakıldığında G.Saray'ın forveti ve orta sahası iyi ama defansının kötü olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Maçın sonlarında iki takımın oyuncuları da centilmenliğe gölge düşürdüler 4 kırmızı kart gördüler. Öyle ya da böyle F.Bahçe ve G.Saray için şampiyonluk hayalleri bitmiştir.” Atilla Gökçe: Rezil derbi! Derbide Galatasaray’ın fırsat teptiğini,. Fenerbahçe’nin de dayandığını, ama hiçbir şey kazanamadığını kaydediyor. Maçın denkliğinin Bülent Uygun, Mustafa Denizli ve Ersun Yanal’a yaradığını belirtiyor ve ekliyor: “Şu maçı kazanamamak iki hocanın da ortak ayıbıdır. Küçük bir not: Futbolsuz, golsüz, dört kırmızı kartlı, kavga ve kargaşalarla dolu, yurt dışında pek de alıcı ve yayıncı bulamayan bu derbi, dünyanın en büyük derbisi olamaz. Olsa olsa en rezil derbi olabilir. Bu ayıp da hepimize aittir!” Turgay Şeren: Futbol değil boks maçı Takımların derbi yükünü kaldırabilecek fizik gücünde olmadıkları halde oyuncuların sahaya çıktığını, karşılaşmanın Fenerbahçe adına kötü başladığını oynanan oyunda geriye düştüğünde GS için avantaj sağlandığını düşündüğünü fakat maç sonuna kadar kimsenin yenişemediğini ifade ediyor ve ekliyor: “Esasında maçın gerçek sonucu 0-0'dı ve bu sonuç zaten her iki takımın ligdeki performansına da eşitti. Fenerbahçe Galatasaray'ın hiç bir lig maçında bu kadar az puanla kaldığını gördünüz mü? Bu iki takım nasıl derbi oynar. Dün akşamki maç da zaten derbi değildi, belki futbol maçı da değildi. Zira sonuç boks maçıyla bitti.” Ziya Şengül: Futbol ve kartlar hiç yakışmadı! Derbide her iki takımın da maç süresi içinde sergilemiş olduğu futbolun; hiç de iç açıcı olmadığını kaydediyor. Bu kadar anlamsız, bu kadar galibiyeti düşünmeyen iki büyük takımın derbisi de tatsız-tutsuz bir şekilde bittiğini vurguluyor. Hem Galatasaray’ın, hem Fenerbahçe’nin, lig sıralamasındaki yerlerini inkar etmeyecek futbol sergilediklerini ifade ediyor ve ekliyor: “Ali Sami Yen’i dolduran Galatasaraylı taraftarların umut ışığı da; Fenerbahçe’nin kandili de zirve adına sönmüş oldu. İki takıma da oynadıkları futbol ve maçın son dakikasında yaşanan olaylar, kırmızı kartlar hiç yakışmadı!” Ebru Kılıçoğlu: Golsüz, umutsuz Derbi üzerinde bir 'ölüm kalım' maçı havası yaratılmaya çalışıldığını kaydediyor. Kurulamayan barajda Galatasaray'ın ceza alanının birbirine girdiğini belirtiyor ve ekliyor: “Uzun süre devam eden arbedenin bilançosu 'seri kırmızı kart' oluyor: Lugano, Semih, Arda ve Emre Aşık atılırken, hakemin birer puanı paylaştıran son düdüğü esas ceza oluyor. Kıssadan hisseyse 'Başkanlara uygulamalı ders' niteliğinde: İki 'BÜYÜK' takımın da bu sezondaki ateşi bu kadar, her ikisi de gerçekten hak ettiği 'cürüm' kadar yer yakıyor!” Onur Belge: Demode bir derbi Uzun yıllardır ilk kez Galatasaraylı ve Fenerbahçeli futbolcuları böylesine kötü niyetli gördüğünü belirtiyor ve ekliyor: “İsimleri saymaya gerek yok. Sahanın en az yarısı böyleydi. Fırat Aydınus da ‘İdare etme’ işini abarttı. Bütün oyunu içinde idareyi maslahat yapınca maçın uzatma dakikalarında futbolcular birbirlerine girdiler. Bu sefer de bitmiş oyunda, belki haklı ama kendi sebep olduğu 4 kırmızı kart gösterdi. Kısacası kavgası ve dövüşüyle 80'li yılların o demode kafalı ve futbollu bir derbisini yaşadık, o kadar. Teknik ve taktikten önce, basit gibi görünen bir hareketi ön plana çıkarmak istiyorum.”