Rıdvan Dilmen: Buraya kadar Galatasaray’ın maça fikstür avantajı ile çıktığını ve maçı da ciddiye aldığını söylüyor. Ankarasporun ise bir puan bile almasının takımı rahatlatacağı düşüncesi olduğunu belirterek GS’nin sezon başından bu yana defansındaki problemlere sürekli yenilerini eklemesini hatırlatarak bu maçta da anlaşmazlık yaşanıldığını beraberlik golünün bu şekilde geldiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Sanctis’in Mehmet Topal’a seslenmeyişi sezonu kapattırdı. Sonuçta Galatasaray için de tatil başladı.” Gürcan Bilgiç: Hafıza kaybı! Bülent Korkmaz’ın golü düşünmeyen zevksiz bir karşılaşma düzeni hazırladığını belirterek Lincoln’ün kimliğinin Korkmaz ile değişik bir hal aldığını söylüyor. Önemli bir oyuncu olmasına karşın maçlarda eskisi gibi fark yaratamadığını ifade ediyor ve ekliyor: “İsteyen umudun korunması olarak düşünsün, isteyen çekirgenin sıçraması. Lincoln'deki hafıza kaybının çaresini bulamadıkça, daha yetenekli takımlara karşı daha değişik skorların alınabileceği Galatasaray maçlarını izleriz.” Uğur Meleke: Korkmaz ve Semih G.Saray’ın ligde Korkmazlı dönemde sekizinci maçına karşın çok golsüz bir süreç yaşandığını hocanın bu durumdan rahatsız olmamasının bedelini ödediğini belirterek. Ayrıca 10’u E.Güngör, 80’i Hakan, 88’i de M.Topal’la beraber olmak üzere Semih’li Galatasaray savunması 178 dakikayı az pozisyon vererek, yalnızca 1 gol yiyerek kapattığını ifade ediyor ve ekliyor: “Eğer Hamburg’la Dinamo Kiev, Şükrü Saracoğlu’nda UEFA Kupası finali oynarlarsa, o maçı Aragones, Deniz Barış, Bülent Korkmaz ve Semih Kaya bir arada izlemeliler.” Osman Tanburacı: Yine hata yine hüsran! GS’nin artık ilk 2 umutlarını kaybettiğini belirterek maçtan önemli bir notun da başkan Polat’ın eski başkanları yanına alarak Federasyona gövde gösterisi yaptıklarını söylüyor ve ekliyor: “Ancak ne yazık ki son dakikada Bülent Korkmaz'ın Hasan Şaş ve Ümit'i oynatmak için gösterdiği gereksiz çaba takıma gol yedirince iki puanı kaybettiler ve ilk iki ümitleri de artık bitti!” Sergen Yalçın: Takımla böyle oynanmaz Bu saatten sonra şampiyonluk yarışının Beşiktaş ile Sivas arasında geçeceğini F.Bahçe ve Trabzon lige havlu attığını, G.Saray’ın Ankara maçında aldığı sonuçla diğer takımlara katıldığını ifade ediyor ve ekliyor: “Ligin ilk iki sırasındaki takımlar hem kazanıyor hem de iyi oynuyorlar. Zaten şampiyonluğu da bu iki takım hakediyor. Beşiktaş, Sivas’ın Trabzon’u mağlup edip zirvede neredeyse tek başına kalması üzerine E.Şehir maçına iyi konsantre olmuş.. Olası bir puan kaybı Beşiktaş’ı yarışdışında bırakabilirdi. Ama futbolcular bunu hesaplayarak hazırlanmışlar maça.. 90 dakika boyunca Eskişehir’den üstün oynadılar, rakibe hiç şans tanımadılar. Şampiyonluğu isteyen bir havaları vardı.. Bu yarışın sonunu getirmek bu havayla artık daha kolay...” Levent Tüzemen: Hedefler şaştı Bülent Korkmaz’ın maçta yaptığı değişikliklere değinerek oyunun son dakikalarında golü yedikten sonra Baros’u çıkarıp Yaser’i niye aldığını anlayamadığını ifade ediyor ve ekliyor: “Bu pahalı takım bugün tüm hedeflerin gerisinde kalmışsa suçlu öncelikle çapları bir takımı yönetemeyecek hocaları getiren Galatasaray yönetimidir.” Turgay Şeren: Çukurun dibinde bekliyor GS’nin bu maçta hücum oynatması gerektiğini ve öyle de olduğunu belirterek Santics’in kalesinde golü yiyene kadar iyi mücadele ettiğini ama kendine hiç yakışmayan bir gol yiyerek tüm artı puanlarını sildirdiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Ama öyle bir gol yedi ki, yaptığı iyi şeylerin hepsi silindi. Galatasaray'a iki puan kaybettirerek çukurun içine yuvarladı. Ankaraspor takımının beraberliği uzak bir ihtimal gibi düşünülürken, son dakika beraberlik golüyle Fenerbahçe, Beşiktaş'tan sonra Galatasaray'a da yenilmedi. Galatasaray şimdi yukarıda yazdığım gibi çukurun dibinde bekliyor.” Erman Toroğlu: Sabır ve beceri Eskişehirspor’un gücü Beşiktaş’a yetmediğini kırmızı siyahlılar’ın fiziğe dayalı futbol oynadıklarını bir de rakip defansta açık alan istediklerini belirterek ekliyor: “Fizik dersen, Beşiktaş da fena değil. Açık alan dersen, Eskişehir’de siyah beyazlılar onu sana vermez. O zaman iş, Beşiktaş’ın becerisine kalıyordu. Onu da iki defa gösterdiler, iş bitti.” Ahmet Çakar: Beşiktaş takipte Beşiktaş’ın Sivas’ı takipte olduğunu belirterek kötüde oynasalar, çırpınıp maçı kazandıklarını ne yapıp edip 3 puanı almaya çalıştıklarını ifade ediyor ve ekliyor: “Sonradan oyuna giren Yusuf, son dakikalarda öyle bir gol attırdı ki herhalde uzun yıllar konuşulur. Orta sahanın taç çizgisiyle birleştiği yerden topu alıp neredeyse korner bayrağına kadar rakip oyuncuları defalarca geçerek ilerleyip, sonra da içeri kıvrılıp Holosko'ya attırdığı gol ancak bizim ligimizde olur. Yusuf'un becerisi ve tekniğine söylenecek laf yok ama Eskişehir'e ne demeli?” Mehmet Demirkol: Dağınık, ama galip Denizli’nin yine oyuncu tercihleri üzerine tartışılacak kararlar verdiğini Beşiktaş’ın maça santrforsuz başladığını belirterek ekliyor: “Holosko, Delgado, Tello ve Serdar Özkan’ın aslında hücuma dönük orta saha oyuncuları olduğunu kabul edersiniz. Böyle bir takımın, yani bu 4-6-0’ın, hücumda çok etkili olmasa da orta sahada etkin, birbirine yakın bir dar alan oyunu oynaması beklenir değil mi? Hayır, ortaya çıkanın son derece dağınık, birbirinden uzak, kontratak üretemeyen bir ekip oluşunu hayretle izledik.” Şansal Büyüka: Büyük hareketler bunlar Eskişehirspor’un geride bıraktığı haftalarda büyüklere sahayı dar eden futbolundan eser kalmadığını ve Beşiktaş karşısında futbolunu öne çıkaramadığını belirterek, Yusuf, Tello, Delgado ve Bobo’nun en iyi maçlarından birini çıkarttıklarını ifade ediyor ve ekliyor: “Takımını çok iyi hücuma kaldırdı... Final şutlarında biraz daha etkili olabilse, Beşiktaş daha ilk yarıda sonucu alırdı...”