“Selam Terör Örgütü” soruşturması kapsamında 7 bin kişinin dinlendiğini yazan Star gazetesi, dinleme dosyasının bir kopyasının, 17 ve 25 Aralık operasyonunda görevden alınan polislerce götürüldüğünü yazdı. Star gazetesindeki habere göre, dinleme dosyasının kopyası yurtdışına kaçırılmış olabilir…
Yeni Şafak ve Star gazetelerinin dünkü nüshalarında (24 Şubat 2014) yayımladığı ortak haberde, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) savcıları Adem Özcan ve Adnan Çimen'in "Selam Terör Örgütü" soruşturması kapsamında mahkeme kararları alarak binlerce kişiyi 3 yıl boyunca dinlediklerini ileri sürülmüştü.
Gazetelerin "paralel yapı"ya atfettiği dinlemelerin aralarında gazeteci, siyasetçi, bürokrat, hukukçu ve aktivistlerin de bulunduğu pek çok meslek grubunda çalışan yaklaşık 7 bin kişinin dinlediği iddia edildi ve yaklaşık 3 bin kişilik liste verildi.
Star gazetesinin bugünkü (25 Şubat 2014) nüshasında yer alan bir haberde ise, 7 bin kişiye ait dinleme dosyasının bir kopyasının yurtdışına kaçırılmış olabileceği öne sürüldü.
Star gazetesinde yayımlanan, “Tarihi telekulak skandalında hedef Erdoğan” başlıklı haber şöyle:
7 bin kişilik skandal dinleme dosyasının Emniyet’te bulunan bir kopyasının da kayıp olduğu gelen bilgiler arasında. 17 ve 25 Aralık’ta gerçekleşen seçim ayarlı darbe girişimlerinin ardından Emniyet’te yapılan kapsamlı görev değişikliklerinin ardından paralel yapılanmaya mensup polisler binlerce dosyada olduğu gibi bu dosyayı da beraberlerinde götürdüğü ileri sürüldü.
Paralel yapının gerçekleştirdiği dinlemelerde Savcı, bazı isimlerin karşısına el yazısıyla Başbakan Erdoğan, Ahmedinejad ve Nasrallah’ın isimlerini yazarak “Ulusal ve uluslararası terör örgütü” komplosu kurmaya çalıştı. Amaç, Hükümeti istifaya zorlamak için şantaj yapmaktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek” ile “Örgüte üye olmak” suçlamalarıyla yürütülen soruşturma kapsamında yapılan 7 bin kişilik dinleme skandalı Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Paralel operasyonun kurduğu tuzağın detayları ise dudak uçuklattı. STAR’ın ulaştığı bilgilere göre, 2010’da bir kadın savcılığa “Kocam yasadışı dinci örgüt kuruyor” iddiasıyla şikayette bulundu. Beşiktaş Adliyesi’ndeki özel yetkili savcılar, emniyetten soruşturma yürütmelerini istedi. Emniyetin savcılığa sunduğu dosyalar üzerine savcılık mahkemelerden “Selam Terör Örgütü” soruşturması kapsamında 2010’da dinleme talebinde bulundu. Dinleme sonrası ek bir soruşturma daha açıldı. Aralarında özellikle İran uyruklu kişilerin de yer aldığı binlerce kişi yıllarca dinlendi. Bu isimlerin TCK 220, 314 ve TMK 5-1. maddeleri kapsamında “Silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek üye olmak” suçlamalarıyla dinlendikleri kaydedildi.
Zamanla açılan iki ayrı soruşturma 2011 tarihli tek soruşturma dosyası altında birleştirildi. TMK savcısı Adem Özcan’ın başında olduğu soruşturma dosyası 25 Aralık 2013 operasyonu sürecinde el değiştirdi. TMK’lardan sorumlu Başsavcıvekili Oktay Erdoğan’ın yerine atanan Başsavcıvekili Oğuzhan Atamtürk tüm dosyaları alarak incelemeye bizzat soruşturmayı kendisi yürütmeye başladı. Atamtürk’ün HSYK’dan üst düzey yetkili biriyle dosyadaki tüm bilgileri paylaştığı belirtildi.
İddiaya göre, aralarında yabancı uyruklu binlerce kişi yasadışı bir şekilde dinlendi. Dinlenen kişilerden bazı isimlerin karşısına el yazısıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın ismi yazıldı. Amaç soruşturma dosyasında yer alan isimleri üç liderle irtibatlandırarak “Ulusal ve uluslararası terör örgütü” komplosuyla operasyonlar yapmaktı. Liderler yasal bir şekilde dinlenmediği için isimleri dosyaya savcı tarafından el yazısıyla yazılarak örgütle itrtibatlandırılmaya çalışıldı. Türkiye’yi uluslararası arenada zor duruma sokmayı amaçlayan soruşturmanın hedefinde Başbakan’ı terör örgütleriyle irtibatlandırıp hükümeti devirmek olduğu belirtildi. Paralel yapının bu dosyayla Başbakan’a şantaj yapmak için hazırlık yaptığı da gelen iddialar arasında.
STAR’ın haberi üzerine Başsavcı Hadi Salihoğlu, derhal Başsavcıvekillerini çağırarak toplandı yaptı. Dosya hakkında bilgi isteyen Hadioğlu’nun daha sonra kendisine dinlemelerle ilgili şikayete gelen CHP milletvekili Ali Özgündüz’e “Ben de dinleniyorum” dediği iddia edildi. Sorumlularla ilgili suç duyurusunda bulunan ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu ile görüşen Özgündüz, Başsavcı’nın kendisine “125 klasörlük bir soruşturma dosyası var. Bu dosya kapsamında beni de dinlemişler. Soruşturma Kudüs Selam örgütüne yönelik bir soruşturma” dediğini iddia etti. Özgündüz ayrıca savcılığa sunduğu dilekçesinde, “milletvekili sıfatım bilinerek ve yasama dokunulmazlığım ihlal edilerek dinlenmiş olması hukuk devletinin sonlandırıldığını göstermesi açısından vahimdir” ifadelerini kullandı. Öte yandan listede adı olmayan Avukat Müşir Deliduman da dinlemelerde sorumluluğu olan kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu.
26 soruşturma dosyası ve 125 klasörün şaşırtıcı bir şekilde tek dosyada birleştirildiği soruşturmayla ilgili TMK Savcısı Adem Özcan’dan yazılı açıklama geldi. Soruşturma dosyasının daha önce kendisinde olduğunu belirten Özcan, tek sayfalık açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Cumhuriyet Başsavcılığımızca (TMK 10 maddesiyle yetkili) Kudüs Ordusu (Selam Tevhid) terör örgütü şüphesiyle üyelerine yönelik olarak yürütülmekte olan 2011/762 sayılı soruşturmaya 8 Nisan 2011 tarihinde başlanılmış olup soruşturma dosyası 2012 Ağustos ayında tarafıma tevdi edilmiş ve 2014 Ocak ayı içerisinde de Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından duruşma savcısı olarak görevlendirilmem nedeniyle dosya benden alınmış olup halen bende bulunmamaktadır. Soruşturma kapsamında benzer soruşturma dosyalarında olduğu gibi makul sayıda şüpheli hakkında iletişimin tespiti tedbiri ilgili mahkemelerden alınarak uygulanmıştır.”
7 bin kişilik skandal dinleme dosyasının Emniyet’te bulunan bir kopyasının da kayıp olduğu gelen bilgiler arasında. 17 ve 25 Aralık’ta gerçekleşen seçim ayarlı darbe girişimlerinin ardından Emniyet’te yapılan kapsamlı görev değişikliklerinin ardından paralel yapılanmaya mensup polisler binlerce dosyada olduğu gibi bu dosyayı da beraberlerinde götürdüğü ileri sürüldü.
Dinleme skandalında suçüstü yakalanan paralel yapı, montaj ses kaydı ile yeni bir operasyona kalkıştı. Paralel örgüt, 7 bin kişiyi dinlediği ortaya çıkınca paniğe kapıldı. Örgüt, Başbakan’la oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiğini öne sürdüğü konuşmanın kaydını internette servis etti.
Ses kaydında konuşmaların 17 Aralık’ta gerçekleştiği iddia edilirken, Başbakan Erdoğan, o gün Konya’da 115 tesisin açılışını yapıyordu.*
Başbakanlık, ses kaydının ahlaksız bir montaj ürünü olduğunu açıkladı. Açıklamada, “Başbakanımız Sayın Erdoğan ile oğlu arasında bir telefon görüşmesi olduğu iddiası eşliğinde, bu akşam internet aracılığıyla servis edilmiş olan ses kayıtları, ahlaksızca bir montaj ürünü olup tümüyle gerçek dışıdır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı hedef alan bu kirli tezgâhı kuranlardan hukuk içinde hesap sorulacaktır” denildi.
Ses kayıtlarında adı geçen Faik Işık da kurulan kirli tezgahı bozdu. Işık, twitter’da şöyle yazdı: Youtube’da Erdoğan ailesinin 1.000.000 TL borçları varmış. Onu ödeyeceklermiş şeklinde bir yayın yer almış. Alacaklı olduğum çok meşhur insanlar var ama bunların arasında Erdoğan ailesi yok. Olsa çok memnun olurdum.
Gazeteci Ahmet Şık ile Aydınlık yazarı Mehmet Faraç da duydukları şüpheyi twitter’dan paylaştı.
Ahmet Şık: Konuşmalar masa başı üretimi olabilir. Yolsuzluk operasyonu yapılan bir günde açık açık herkesin isminin verilip, para miktarlarından bahsedilen bir konuşma normal değil. Bilal Erdoğan olduğu iddia edilen kişinin kaydın 7.26’ıncı saniyesindeki “30 milyon Avro” dediği andaki ses değişimi dikkat çekici.
Mehmet Faraç: İddia edilen ses kaydının inandırıcılığı yok, tiyatro düpedüz... Kirli propagandanın zirve yaptığı dönemde, ailesinin dinlendiğini bilen başbakan böyle konuşmaz. Bu kurgu ses kaydının 7 bin kişiyle ilgili skandalının patladığı gün internete yüklenmesi kuşkulu.