Star Başyazarı: Yapabildiğimiz ABD'ye sitem edip, utana sıkıla PYD ile ilişkiyi bitireceğini ümit etmekten mi ibaret?

Star Başyazarı: Yapabildiğimiz ABD'ye sitem edip, utana sıkıla PYD ile ilişkiyi bitireceğini ümit etmekten mi ibaret?

Star başyazarı Ahmet Taşgetiren, PYD’yi terör örgütü olarak görmediğini söyleyen ABD’nin örgüt ile "işbirliğinin gözümüzün içine soka soka arzı endam ettiğini” ifade ederek, “Bilmiyorum yapılması gereken ya da yapabildiklerimiz bu tür sorularla ABD’ye sitemlerimizi bildirmekten ve ABD’nin “Bir müttefike, dosta, ortağa bu yapılmaz” diyerek utanıp, sıkılıp PYD ile ilişkileri bitireceğini ümit etmekten mi ibaret?” dedi.

Taşgetiren, ABD’ye bu açıklamalarından dolayı tepki gösteren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “içlerinde biriken tepkinin “saflık” tanımlamaları ile sınırlı olmadığını savunkarak, “Bu sözler çok daha derin, endişe verici bir kuşkunun, daha ötede öfkenin ürünü” ifadelerini kullandı.

Ahmet Taşgetiren’in Star’da “ABD ile ilk çözülmesi gereken...” başlığıyla yayımlanan (10 Şubat 2016) yazısı şöyle:

Suriye meselesi gittikçe içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyor.

- Topraklarımızda barınan 2.5 milyon mülteci.

- Sınırlarımıza sığınmak için yığılan onbinlercesi.

- Suriye’de, sivil ve muhalif alanlara yönelik Rus - Esed bombardımanları ve 600 bin kişinin daha göç etme ihtimali.

- Türkiye’nin kırmızı çizgi diye nitelediği Fırat’ın Batısı’nın Rus - Esed bombardımanı ile PYD’nin işgaline açılması.

- Ve şu an hepsinden daha acil sorun haline gelen ABD - PYD işbirliğinin gözümüzün içine soka soka arzı endam etmesi.

En son, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby “Biz, PYD’yi terör örgütü olarak tanımlamıyoruz” cümlesi ile “Türkiye bir müttefik, dost ve ortaktır” cümlesini aynı basın toplantısında kullanabildi.

Üstelik Kirby bu sözleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Senegal dönüşünde seslendirdiği ”Cenevre temsilcilerinin olduğu dönemde PYD gelemiyor, o kalkıyor Kobani’ye gidiyor. Biz nasıl güveneceğiz. Ben miyim senin ortağın, yoksa Kobani’deki teröristler mi?” serzenişinin ardından söyledi.

Bu arada Biden’ın temsilcisi Brett McGurk, Türkiye’deki görüşmelerin ardından Kobani’ye gidiyor ve PKK’nın dağ kadrosundan Polat Can ile hediyeleşiyor.

Bir garabet daha ki, PYD aynı zamanda Rusya ile aşıkdaşlık oynuyor. Yani PYD’ye destekte Amerikan - Rus işbirliği ortaya çıkıyor.  

Olan bitene tepki tabii ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleriyle sınırlı değil. Dün de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tepki koydu. Çavuşoğlu şunları söyledi:

“Şimdi DAEŞ kötü çünkü radikal ama PYD, PKK daha iyi çünkü Marksist, Leninist. Yani onlara göre seküler. Böyle bir anlayış olur mu? O da terör örgütü, bu da terör örgütü. Birisi daha iyi diyemezsiniz. Avrupa’da bazı sol partiler PKK ile aynı ideolojiyi paylaştığı için onu terör örgütü listesinden çıkarmaya çalışıyor. Böyle terörle mücadele olur mu? Bana dokunmayan terör örgütü bin yaşasın anlayışı var. PYD’nin şimdi bana zararı yok, o iyidir, işbirliği yapabiliriz onunla. Ama yarın o yılan gelir sizi de sokar. Terör örgütüne destek veren birçok ülke o terör örgütleri tarafından vurulmuştur.”

“ABD’nin bir karar vermesi lazım, ortak olarak bizi mi seçiyor, terör örgütlerini mi seçiyor. Biz Amerikalılara, dostlarımıza Biden’a da çok açık bir şekilde PKK ile PYD’nin nasıl iç içe olduğunu verdik belgeleriyle. Kerry’ye defalarca bunu anlattım. Tepkimizi, McGurk orada Polat Can diye Kandil’den gelen PKK teröristle bir araya geldiği zaman da söyledik. PYD’nin içinde PKK’lıların nasıl yer aldığını, yönetimde nasıl olduğunu resimleriyle, isimleriyle verdik. Şimdi siz bir tane terör örgütünü terör listesine alıyorsunuz, onunla beraber olan ve başka bir yapılanma içinde olan terör örgütünü terör örgütü olarak görmüyorsunuz. Buna en hafif tabirle saflık mı diyelim, başka ne diyelim ama bu kabul edilemez.”

Evet Çavuşoğlu tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi “ABD’nin bir karar vermesi lazım, ortak olarak bizi mi seçiyor, terör örgütlerini mi seçiyor.” diyor. Bunlar şayet müttefikse, dost ise, ortak ise, bir ortağa söylenecek sözler değil. Ama söylemek zorundayız. Çavuşoğlu “Buna en hafif tabirle saflık mı diyelim, başka ne diyelim ama bu kabul edilemez” diyor. Amerika ve saflık! En hafif tabirle!

Çok açık ki hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun içlerinde biriken tepki bu sorularla da bu “saflık” tanımlamaları ile de sınırlı değil. Bu sözler çok daha derin, endişe verici bir kuşkunun, daha ötede öfkenin ürünü.

Maalesef bu konu çözülemedi Amerika ile aramızda.

Havaalanlarını açtık, yine çözülmedi. Hatta “Acaba bizim havaalanlarımızdan kalkan uçaklar PYD’ye silah taşıyor mu” gibi bir kaygı da seslendirildi bir ara. Açıkçası Amerika’nın kötü niyetinden kuşku duyuyoruz.

Bilmiyorum yapılması gereken ya da yapabildiklerimiz bu tür sorularla ABD’ye sitemlerimizi bildirmekten ve ABD’nin “Bir müttefike, dosta, ortağa bu yapılmaz” diyerek utanıp, sıkılıp PYD ile ilişkileri bitireceğini ümit etmekten mi ibaret?

Suriye işi milletin yüreğini daraltıyor. 2.5 milyon mülteciyi barındırmaktan rahatsız olmadı millet ama şu anda çok ciddi bir yürek sıkıntısı hissediyor.