Star: Davutoğlu'na vurgu başarıları yakmak için; babayı oğula düşman edebilecek ‘ucube’ yönetim değişmeli!

Star: Davutoğlu'na vurgu başarıları yakmak için; babayı oğula düşman edebilecek ‘ucube’ yönetim değişmeli!

Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, "Asıl başarının, ‘başarıyı kendinden bilmemek’ olduğunu iyi bilen; ‘bilge’ başbakanımızın bütün mütevaziliğine ve hassasiyetine rağmen, “Davutoğlu’nun büyük zaferi” şeklindeki ‘özel’ vurgular, aslında bütün başarıları yakmak için çakılan kıvılcımlardır" görüşünü dile getirdi.

"Velhasıl, sadece Türkiye’nin değil, bütün Osmanlı coğrafyasının ümit bağladığı bu hareketin akamete uğraması, taşınması zor bir vebaldir" diyen Nuh Albayrak, yazısında "Bunu önlemenin tek yolu ise ‘yarım kalan ameliyat’ın tamamlanarak Türkiye’nin; babayı oğula düşman edebilecek şu ‘ucube’ yönetim sisteminden kurtarılmasıdır" ifadelerine yer verdi.

Nuh Albayrak'ın Star gazetesinin bugünkü (3 Kasım 2015) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:

Seçim bitti, sonuçlar tartışılıyor... Bir kere ortada büyük sürpriz filan yok... 

Sadece kendi dünyalarında patinaj yapanlar, farklı şeyler söyleyenleri duymamış/anlamamış olabilir.

‘Temenni’ ile ‘tespit’i karıştırarak, “Bu kadar kısa zamanda ne değişti ki 7 Haziran’dan farklı tablo çıksın?..” diyenler, başlangıçta yanlış gözlük taktıkları için ‘gördükleri’ her şey yanlış oldu.

Defalarca söyledik; siyasi tarihimizin en kısa aralıklı seçimi olabilir ama bu sürede yaşananlar, 2011-2015 arasındaki 4 yılda yaşananlara taş çıkartacak cinstendi...

Bu değişiklikleri siyasetçiler, aydınlar(!), gazeteciler, akademisyenler, araştırmacılar göremeyebilir ama halkın çok iyi gördüğünü de biz gördük.

Nitekim kayıtlara geçsin diye seçimden bir gün önce sosyal medyada, “ne değiştiğini anlamayanlara yarın halk anlatacak” demiştim.

Çünkü 7 Haziran’da halk AK Parti’yi uyardı ama sonrasında yaşananları da kendisi için ‘ciddi bir uyarı’ olarak gördü ve gerekeni yaptı.

Muhalefetin bu sonuçları nasıl değerlendireceğini bilmiyoruz. İlk tepkilere bakılırsa ‘o cephe’de değişen bir şey yok. Dibi görünen bardakta bile ‘dolu taraf’ı görmeyi becererek, ortaya koydukları kişiliksiz tutumun kendilerini daha da küçülttüğünü bir türlü anlayamıyorlar.

Halkın yüzde 52 oyu ile seçilen bir cumhurbaşkanına “diktatör” diyen bu zavallılar, asıl kendilerine “Git artık, diktatör” diye bağıran milyonları ne zaman duyacaklar?

AK Parti’ye verilen uyarı hâlâ geçerli

Neyse... Halk, bu müflis oyuncuları taç çizgisinin dışına attı zaten. Artık gözler, ‘sahadaki oyuncu’nun üzerinde olacaktır.

Amacım, böyle bir zaferin üzerine limon sıkmak değil ama AK Parti’nin asıl büyük sınavının, bu büyük zaferle birlikte başladığını da belirtmek zorundayım.

Peygamber efendimizin “Sallallahü Aleyhi Vesellem”, Bizans’a karşı yapılan ve Arap Yarımadası dışındaki ilk savaş olan Tebük Seferi’nden dönerken, “Küçük cihad bitti, şimdi büyük cihada gidiyoruz” Hadis-i Şerifi ile nefislerimizi yenmenin, meydan muharebesi kazanmaktan daha zor olduğunu işaret buyurması bu dönemde özellikle hatırlanmalıdır.

Meydanlarda vatandaşa “7 Haziran’daki uyarıyı aldık” mesajı verildi ama bu uyarının gerçekten tam anlaşılıp anlaşılmadığı bu iktidar sürecinde ortaya çıkacaktır.

“Halk, bu ülkeyi bizden başka kimsenin yönetemeyeceğini gördü ve hatasını düzeltti” şeklinde anlaşılabilecek bir yaklaşım sergilenmesi halinde korkarım seçmen artık ‘sarı’ değil, ‘kırmızı kart’ göstererek AK Parti’yi ‘partiler mezarlığı’na gönderir.

Bu büyük sınavı kazanmanın tek yolu ise nereden gelirse gelsin fitneye izin vermeden, birlik ve beraberlik içerisinde, bugüne kadarki hizmetleri taçlandıran; verimli bir dönem geçirmektir.

AK Parti tek başına iktidara gelmeseydi, uzun süredir ısıtılan ve artık “Bak servis yaparız ha...” kıvamına gelen sürece start verilecek ve Bahçeli çok sevinecekti.

Yine... Asıl başarının, ‘başarıyı kendinden bilmemek’ olduğunu iyi bilen; ‘bilge’ başbakanımızın bütün mütevaziliğine ve hassasiyetine rağmen, “Davutoğlu’nun büyük zaferi” şeklindeki ‘özel’ vurgular, aslında bütün başarıları yakmak için çakılan kıvılcımlardır.

Velhasıl, sadece Türkiye’nin değil, bütün Osmanlı coğrafyasının ümit bağladığı bu hareketin akamete uğraması, taşınması zor bir vebaldir.

Bunu önlemenin tek yolu ise ‘yarım kalan ameliyat’ın tamamlanarak Türkiye’nin; babayı oğula düşman edebilecek şu ‘ucube’ yönetim sisteminden kurtarılmasıdır.

  •