Star yazarı Ersoy Dede, ABD'nin İran'a yönelik ambargosunu deldiği iddiasıyla tutuklu yargılanan Türkiye ve İran vatandaşı iş adamı Reza Zarrab'ın dün mahkemenin ikinci duruşmasında Zafer Çağlayan ve Ali Babacan hakkında söylediği ifadesine ilişkin değerlendirme yaptı. Ali Babacan'ın bilmeden ABD'ye delil vermiş olabileceğini öne süren Dede, Babacan'ın Meclis'teki bir konuşmasını örnek gösterdi.
Dede "Amerika’da devam eden davanın delilleri arasında Ali Babacan’ın mecliste yaptığı bir konuşma da yer almış.. 29 Kasım 2012 tarihli konuşmasında Babacan demiş ki; “İran'dan alınan petrol karşılığında Türkiye’den altın nakli yapılıyordu. İran’ın ABD ve uluslararası yaptırımlara tabi petrol satışlarından elde ettiği geliri telafi edebilmesi için kullanılan bir yöntemdi..” Babacan bu sözü altın ihracatında yaşanan patlamayı değerlendirirken söyledi. Fakat belki de bilmeden en kuvvetli delili de kendi eliyle Amerika’ya vermiş oldu.." diye yazdı.
Ersoy Dede'nin "Reza ne ara muteber oldu?" başlığıyla yayımlanan (1 Kasım 2017) yazısı şöyle:
17 Aralık sürecinde Reza Zarrab için sayan söven kim varsa baktım, hepsi iflah olmaz Rezacı olmuş..
Ahmet Hakan dün köşesinde hatırlatıyor; “Ben sadece sahtekâr demiştim, şimdi siz daha ağırını söylüyorsunuz” diyor mealen.. E tamam da, dün ‘sahtekâr’ diyenlerin, bugün muteber bir adam gibi onun tanık ifadelerini gerçek kabul edip manşet atmasına ne diyeceğiz? Reza, ‘aracısı olduğum dış ticaret ile Türk ekonomisine ciddi katkı sağladığımı düşünüyorum..’ deyince ‘palavracı’ demişlerdi.. ‘Zafer Çağlayan’a 50 milyon euro rüşvet verdim’ deyince birden sözüne güvenilir adam oldu.. Aklımı koru Rabbim..
Zafer Çağlayan’a milyonlarca euro rüşvet verdiğini söylüyor Reza Zarrab.. Peki ama neden?.. Neden Zafer Çağlayan da mesela başka bir bakan değil?.. Zafer Çağlayan’ın davaya konu Halkbank’la ilişkisi nedir? Halkbank, Ali Babacan’a bağlı değil miydi?.. Reza acaba yanlış bir istikamet mi izledi?. Bu arada, Amerika’da devam eden davanın delilleri arasında Ali Babacan’ın mecliste yaptığı bir konuşma da yer almış.. 29 Kasım 2012 tarihli konuşmasında Babacan demiş ki; “İran'dan alınan petrol karşılığında Türkiye’den altın nakli yapılıyordu. İran’ın ABD ve uluslararası yaptırımlara tabi petrol satışlarından elde ettiği geliri telafi edebilmesi için kullanılan bir yöntemdi..” Babacan bu sözü altın ihracatında yaşanan patlamayı değerlendirirken söyledi. Fakat belki de bilmeden en kuvvetli delili de kendi eliyle Amerika’ya vermiş oldu.. Enteresan..
Reza’nın ifadeleri arasında Egemen Bağış’ın da adı geçiyor. Aktifbank’ta hesap açması için Egemen Bağış torpil yapmış. Bir özel bankada hesap açmak neden bakan torpili gerektirsin, hiç anlamadım. Eğer İran’la eft ilişkisi kurma konusunda bankanın bir tasarrufu vardıysa ve sadece Bakan Bağış’ın bir telefonuyla politika değiştirdiyse, bravo..
“... Korkmayın ve çekinmeyin, Türkiye güvenilir bir ülkedir. 2023'te dünyanın 10 büyük ülkesi içerisine gireceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, buna engel olamayacaklar. Ben liderime güveniyorum, ülkeme güveniyorum, kendime güveniyorum, milletime güveniyorum...” Ömrü reel sektörün içinde geçmiş bir işadamı.. Dr. Zeynel Abidin Erdem’in önceki gün Mardinli İşadamları Derneği buluşmasında söylediği bu sözler çok kıymetli.. Muhtemelen, aralarında Erdem’in de olduğu pek çok zengin, çalkantılı dönemlerde malını-mülkünü satıp kendine başka coğrafyalarda başka hayatlar kurabilirdi.. Oysa bu topraklara ait olmak başka bir şey.. Zeynel Abidin Erdem’in, adeta manifesto gibi bu sözleri, hiç çıkmasın akıllardan..