Star yazarı: Bak iki bomba düştü diye Eş Genel Başkanı'nız 'vurmayın, konuşalım' demeye başladı!

Star yazarı: Bak iki bomba düştü diye Eş Genel Başkanı'nız 'vurmayın, konuşalım' demeye başladı!

Kanal 24'ün Genel Yayın Yönetmeni ve Star yazarı Murat Çiçek, PKK'ya yönelik operasyonlar sonrası HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Silahlar sussun, çatışmasızlık ortamını yaratmak için bir araya gelelim" çağrısına gönderme yaparak, "Bak iki bomba düştü diye Eş Genel başkanınız 'vurmayın, konuşalım' demeye başladı" dedi.

Murat Çiçek'in Star'da "Bir Türk öldür dinlen..." başlığıyla yayımlanan (29 Temmuz 2015) yazısı şöyle:

İsrail’de kullanılan deyimlerden biri olduğu söylenir. Hikâye şöyle; 

Osmanlı Rus harbi sırasında oğlunu askere gönderen Yahudi anne bazı tavsiyelerde bulunur.

“Oğlum çok yorma kendini, tüfeğinle nişan al, bir Türk öldür sonra dinlen. Tekrar nişan al, bir Türk daha öldür ve dinlen. Soluklandıktan sonra tekrar nişan al ve bir Türk daha öldür.”

Annesinin bu nasihatini dinleyen çocuk karşılık verme ihtiyacı hisseder: “Peki anne Türkler beni öldürmeye kalkarsa n’olacak?”

Annenin cevabı manidardır.

“Niye seni öldürsünler ki oğlum. Sen onlara ne yaptın ki?”

Annenin bu son cümlesini bu günlerde PKK’lı teröristler ve onların siyasetteki ve medyadaki “dostları” kullanıyor.

“Biz size ne yaptık ki bize bomba yağdırıyorsunuz?”

Ne mi yaptınız?

2005 yılında Diyarbakır Mitingi’nde “Kürt sorununu çözeceğim” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi”ni hayata geçirmemesi için her türlü provokasyona giriştiniz.

“Silahınızı bırakın, gelin konuşalım” diyen samimi insanları elinizin tersiyle ittiniz.

 “Sakın barış yapmayın, ABD sizi destekliyor” yalanını savuranlara, sizi ateşe süren medya dinozorlarına inandınız.

“Uluslararası aktör olduk” hayaline kapılıp, proje olduğunuzu fark etmediniz.

Hükümetin çözüm süreci hatırına alttan almasına, geri çekilmesine, şımarık tavırlarla karşılık verdiniz. Yol kestiniz, araç yaktınız, kaos çıkardınız.

Serhıldan çağrısı yapıp kendi kardeşlerinizi hunharca katlettiniz.

“Silah bırakma konseyi kurun” çağrısı yapan önderliğinize, paralelle iş tutup ihanet ettiniz.

Zaten bırakmadığınız silahlarınızla ilgili “Silah bırakmıyoruz” açıklaması yaptınız.

“Halk devrimi başladı” dediniz.

Barajlardan alamadığınız hıncınızı, trafo bombalayarak, doğalgaz boru hattını patlatarak çıkardınız.

Ambulansları kurşunladınız.

Son 3 yıldır gösterilen müsamahaya polisi, askeri şehit ederek karşılık verdiniz.

 “Trafik kazası oldu” ihbarıyla çağırdığınız trafik polislerini şehit ettiniz.

Uykusundaki iki polisin ensesine sıktınız.

Ailesiyle evine dönen binbaşıyı karısının kızının gözü önünde katlettiniz.

Dinlenip dinlenip Türk, Kürt öldürdünüz.

Şimdi size o dağlarda, şehirlerde yuvalandığınız yerleri dar eden devlete “Biz size ne yaptık ki bizi bombalıyorsunuz?” diyorsunuz. Patalojik vakasınız, patalojik.

Tükürükte boğmak

Patalojik vaka örneklerinden biri de HDP’nin Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan.

Zeydan’ın ifadesine göre “PKK, Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu güller bahçesine çevirmek için ortaya çıkmış barış ve halk hareketi”ymiş.

İnsanın ufak at da civcivler yesin diyesi geliyor.

Bununla da sınırlı kalmıyor Zeydan. Eş Genel Başkanı’nın izinden giderek tehdit etmeyi de ihmal etmiyor. “Eğer PKK Türkiye’yi güller bahçesine çevirmek istemeseydi, PKK’nın öyle bir gücü var ki, sizi tükürüğüyle boğar” diyor Zeydan.

Bak iki bomba düştü diye Eş Genel başkanınız “vurmayın, konuşalım” demeye başladı.

Bırakın tükürmeyi, korkudan kuruyan ağzınız o tükürüğünüzü yutmanızı bile engelliyor.

Kuru gürültüyü, efelenmeyi bırakın, masumları öldürenleri en azından kınayın yeter. 

Kınayın ki, biz de içinizde az da olsa insanlık kırıntısı kaldığını anlayalım.

Emniyet Müdürü’nün tehdidi

İstanbul’da bizlerin emniyetini sağlamak uğruna şehit edilen polis memuru Fatih Sivri için düzenlenen törende, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, duygusal bir konuşma yaptı. “Keşke ben şehit olsaydım” cümlesini gözyaşlarını gizleyerek söyledi. “O kanın hesabını soracağız” dedi.

Meseleye PKK cephesinden bakarsanız elbette “Emniyet Müdürü tehdit etti” başlığı atarsınız. Tıpkı Cumhuriyet gazetesinin yaptığı gibi. Ya da Binbaşı Arslan Kulaksız’ın şehit edilmesiyle ilgili yazdığınız haberin içinde PKK’dan bir kez bile bahsetmezsiniz. PKK’nın üstünü örtmek için kırk takla atarsınız. Ama siz ne kadar gizlemeye çalışırsanız çalışın mızrak çuvala sığmıyor işte. 

Paralelin PKK aşkı

“Gerekiyorsa askere/polise kalkan olun, Erdoğan ve şürekâsının şeytani oyun planına PKK’nın hizmet etmesini engelleyin” diyor paralelin İngilizce yayın yapan gazetesinin yöneticisi Bülent Keneş. Biri dağdan, diğeri plazadan öbürü de meclisten vatandaşı sokağa sürüp kaosa destek veriyor. Milletin çocuklarını canlı kalkan yapacağınıza sıkıysa kendi gövdenizi koyun ortaya.