Star yazarı: Dün Fetullah'ın elini öpenlerin bugün boğmaya çalışmasına bakmayın; köşeyi dönen köşe yazarları oldu

Star yazarı: Dün Fetullah'ın elini öpenlerin bugün boğmaya çalışmasına bakmayın; köşeyi dönen köşe yazarları oldu

Star yazarı Lütfü Oflaz, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "Bakmayın şimdi siz, dün Fetullahçıların dostu olanların, bugün Fetullahçıların düşmanı olmasına. Bakmayın şimdi siz, dün Fetullah’ın elini öpenlerin, bugün Fetullahçıları elleriyle boğmaya çalışmasına. Böyleleri Fetullah’ın ve Fetullahçıların sayesinde çok şeye sahip olmuşlardır. Bazıları yalı sahibi bile olmuşlardır! Köşeyi dönen köşe yazarları olmuşlardır! Ama bugün Fetullah, Fetullahçılar güçten düşünce de herkesten fazla Fetullah, Fetullahçı düşmanı olmuşlardır. Oysa Aydınlıkçılar dün de Fetullah’a, Fetullahçılara karşılardı; bugün de karşılar" dedi. 

Lütfü Oflaz'ın "Fetullahçı karanlığı Aydınlıkçılar aydınlatmıştı!" başlığıyla yayımlanan (27 Ekim 2016) yazısı şöyle:

Şimdilerde Vatan Partisi’ne dönüşmüş olan Aydınlık hareketinin yanlışlarını gördükçe eleştirdim.

Ancak Fetullahçılarla mücadele konusundaki haklarını da teslim edeyim.

Fetullahçılara karşı ilk etkin mücadeleyi yapanlar Aydınlıkçılardır.

Hem de solcu üniversite hocalarının, solcu gazeteci yazarların, solcu sanatçıların, kısacası solcu aydınların bile Fetullahçıların düzenlediği toplantıların demirbaşı olduğu dönemlerde bu mücadeleyi yapmışlardır.

Fetullahçıların karanlık yüzünü Aydınlıkçılar aydınlatmışlardır!

Onun içindir ki Fetullahçılar Aydınlıkçılara can düşmanı gözüyle bakmışlardır.

Aydınlıkçılara karşı ellerinden geleni artlarına koymamışlardır.

Bakmayın şimdi siz, dün Fetullahçıların dostu olanların, bugün Fetullahçıların düşmanı olmasına.

Bakmayın şimdi siz, dün Fetullah’ın elini öpenlerin, bugün Fetullahçıları elleriyle boğmaya çalışmasına.

Böyleleri Fetullah’ın ve Fetullahçıların sayesinde çok şeye sahip olmuşlardır.

Bazıları yalı sahibi bile olmuşlardır!

Köşeyi dönen köşe yazarları olmuşlardır!

Ama bugün Fetullah, Fetullahçılar güçten düşünce de herkesten fazla Fetullah, Fetullahçı düşmanı olmuşlardır.

Oysa Aydınlıkçılar dün de Fetullah’a, Fetullahçılara karşılardı; bugün de karşılar.

Dün de Fetullah’la, Fetullahçılarla mücadele ediyorlardı, bugün de mücadele ediyorlar.

Bu konuda Aydınlıkçıların hakkını teslim ettiğim gibi, yeri gelmişken CHP’nin de hakkını teslim edeyim.

Aydınlıkçılar gibi CHP’nin de yanlışlarını gördükçe eleştirdim.

Ancak onun da bir konudaki hakkını teslim etmeliyim.

CHP dün Ergenekon, Balyoz gibi davaların sanıklarının mağduriyetleri konusunda duyarlı davranmıştı.

Fetullahçı polisler, savcılar, hakimler, darbecilikle suçladıkları Ergenekon, Balyoz sanıklarına haksız, hukuksuz davranırken, CHP bu haksız, hukuksuz davranışların karşısında yer almıştı.

Mağdurların avukatlığını yapmıştı.

Fetullahçılar dün başkalarını darbecilikle suçlarken, bugün kendileri darbe yapmaya kalkıştı.

Bugün de darbecilik suçlamasıyla tutuklananlar, işten atılanlar arasında gerçek suçluların yanı sıra masumlar da olabilir.

Eğer gerçek suçlular ile masumlar ayrımı yapılamazsa, mağduriyetler çoğalabilir.

Darbe yapan, darbeye yardım ve yataklık eden Fetullahçılardan olmayanlar da mağdur edilebilir.

Tutuklamalar, işten atmalar, kapsama alanını aşıp her muhalifi kapsayacak bir hal aldığında, bu darbe davası da Ergenekon, Balyoz davaları gibi sulanıp etkisizleşir.

Bu darbe davasının sulanıp etkisizleşmesi ise sadece gerçek suçlu Fetullahçıların işine gelir.

CHP’nin bu konudaki mağduriyetleri saptayıp ortaya koyması önemsenmelidir.

Ancak CHP sanki tutuklanan, işten atılan herkes mağdurmuş gibi toptancı mağduriyet politikası izlememelidir.

Kişisel mağduriyetleri saptayacak kişiye özgü mağduriyet politikası izlemelidir.

Bu şekilde iktidarın gözünden kaçan ya da iktidarın gözünden kaçırılan mağduriyetleri CHP iktidara göstermelidir.

Ergenekon, Balyoz davalarındaki tecrübesi nedeniyle CHP bu konuda önemli bir işlev görebilir.

Bu konuda iktidar da hassas terazi gibi olmalı, bir kişi bile haksızlığa uğramamalı, mağdur edilmemelidir.

İnancım şudur ki, bir kişiye yapılmış haksızlık bütün insanlığa yapılmış gibidir.