Star yazarı Ahmet Taşgetiren, 16 Nisan'da yapılacak halk oylaması öncesi, 'hayır' oyu kullanacakların hizmetlerden etkilenmediğini savunarak "Herhangi bir siyasi partinin öncülük etmediği - edemediği bir toplumsal tepki demeyeyim, burukluk alanı oluşmuş gibi. Kendi bagajları okuma yanlışlarına yol açıyor olsa bile mevcut muhalefet onu okumaya çalışıyor" dedi. Taşgetiren, "Bence asıl Ak Parti'nin bunu okuması lazım" ifadesini kullandı.
Ahmet Taşgetiren'in "Evet – Hayır rakamları ne durumda?" başlığıyla yayımlanan (7 Nisan 2017) yazısı şöyle:
“Hayır çıkma ihtimali” sizi de şaşırtmıyor mu?
Kamuoyu yoklamalarında “Hayır'la Evet'in başabaş olduğu, hatta “Hayır'ın önde olduğu” iddialarına şaşırmıyor musunuz?
Ak Parti ile MHP'nin oy toplamı yüzde 62 değil mi?
Büyük Birlik Partisi de “Evet'ten yana” olduğunu açıklamadı mı?
Saadet'in bir kısmının da “Evet diyeceği” tahmin edilmez mi?
Doğu – Güneydoğu'da PKK ve HDP'nin etkisizleşmesi sonucu Kürtler üzerindeki baskı kalkacağı için oralardan daha çok“Evet çıkması” ihtimal dahilinde değil mi?
CHP, HDP ve ufak tefek sol partiler “Hayır”da birleşseler bile toplam oy yüzde 35 civarında kalmıyor mu?
Bir kere “Evet – Hayır kampanyaları”nın yoğunluğuna bakalım:
Hayır adınamedyaya yansıyan şeyler Kılıçdaroğlu'nun kırık – dökük, çoğu zaman geriye kendisine tepki olarak dönen çıkışlarından ibaret. CHP'lilerin konuşmaları da o cenaha “Hayır”dan çok “Şer” getiriyor gibi. Baykal derseniz, yaptığı çıkışlar bir ileri iki geri gibi çalışıyor. Meral Akşener ve MHP'nin muhalifleri mayınlı tarlada yürür gibiler.
Evet adına... Yedi koldan yürütülen bir kampanya söz konusu.
Bir kere devlet var. Cumhurbaşkanı meydanlarda. Başbakan meydanlarda. Meydanlar dolu, canlı. Hakeza TV programları dolu dizgin.
Ak Parti kadroları başlangıçta çok fazla hareketli olmasalar da şu sıralar, sokakları “Evet”lerle donatmış durumdalar. Sokaklara bakılsa her yer Evet... Hayır nerede ise yok.
Ak Parti ayrıca sivil toplum kuruluşlarını da “Evet için” etkin biçimde devreye sokmuş bulunuyor.
Bütün bunlara rağmen bir “Hayır kaygısı” var mı?
Aslında Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın kampanyaya bu ölçüde yoğun girmesi ve söylemin niteliğinin belli duyarlılıkları öne çıkarmaya yoğunlaşması böyle bir kaygı taşındığı yolunda yorumlanıyor.
Bazı açıklamalara baktığımızda “kaygı” görülüyor, bazı açıklamalar ise “Evet'in açık ara önde olduğu” tarzında.
Aslında “Sandıktan Hayır çıkarsa siyaset şöyle olur, böyle olur” yollu, zaman zaman iktidar kanadının paylaştığı değerlendirmeler bile “Hayır'a ihtimal verme” tarzında anlaşılıyor. (Mesela böyle bir ihtimal değerlendirmesine, anayasa değişikliğinin mimarı kabul edilen Mehmet Uçum'un Habertürk'ten Kübra Par'a verdiği mülakatta rastladım. 5 Nisan 2017)
Şunu söyleyeyim: Bazen aslında “Evet” demesi kesin gibi tahmin edilen kimi insanların şaşırtıcı biçimde farklı tepkiler verdiğine tanık olunabiliyor.
Yeniden sorayım: Acaba “Hayır” ihtimalini bir yana bırakalım, “Başabaş” durumu bile söz konusu mu? Yani “Evet” çıksa bile bu, yüzde 1-2'lik boyutlarda mı?
Kuşkusuz yüzde 50 artı bir sonuç belirliyor ama bence yukarıda verdiğim ve yüzde 70'leri bulan rakamlar bakımından değerlendirildiğinde bu yüzde 1-2'lik farklar çok ciddi bir değerlendirmeye konu olmalıdır.
Değerlendirmenin ekseni şudur:
- İnsanlar neden “Hayır” diyorlar?
Şu düşüncemi paylaşayım:
- Bence Hayır'ın lokomotifi kesinlikle Kılıçdaroğlu ya da CHP duruşu değildir. CHP, bir varlığa sahiplenmek istemektedir. İşte oyları belli, yüzde 25 civarında. Bazı belediyeler dışında yıllardır iktidar değiller, yani “Şu hizmeti yaptık, bize yatırım yapın” diyecek halleri yok. Peki üzerinde sörf yapmaya çalıştıkları dalga ne?
Dalga toplumda var olduğunu düşündükleri tepki birikimi.
Bu birikim gerçekten var mı?
Yani diyelim yüzde en azından 65'lerde olan “muhafazakar – demokrat” kitle, bu referandumda yüzde 50'ler civarında mı kalacak? Geriye kalanlar ne olacak?
Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan meydanlarda 15 yılın hizmetlerini anlatıyorlar. Haklılar. 15 hizmet yılı söz konusu. “Hayır eğilimi” neden hizmetlerden değil de başka şeyden etkilenir?
Şöyle bir konu üzerinde düşünülmelidir:
Herhangi bir siyasi partinin öncülük etmediği - edemediği bir toplumsal tepki demeyeyim, burukluk alanı oluşmuş gibi. Kendi bagajları okuma yanlışlarına yol açıyor olsa bile mevcut muhalefet onu okumaya çalışıyor.
Bence asıl Ak Parti'nin bunu okuması lazım.