Star yazarından "Batı'yla ilişkilerimizi düzeltmeliyiz" diyen Abdulkadir Selvi'ye tepki

Star yazarından "Batı'yla ilişkilerimizi düzeltmeliyiz" diyen Abdulkadir Selvi'ye tepki

Star yazarı Selahaddin E. Çakırgil, dün (11 Temmuz 2017) yayımlanan yazısında "Bundan sonra yeni darbe tehditleri altında yaşamak istemiyorsak, Batı’yla ilişkilerimizi düzeltmeliyiz" diyen Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'ye tepki gösterdi. Çakırgil, "Yani? Teslim mi olmalıyız? Başka yol olduğunu milletimiz 15 Temmuz’da göstermedi mi?" diye yazdı.

Selahaddin Çakırgil'in "NATO-Batı dünyası, Erdoğan’sız bir Türkiye istiyor!’ ise…" başlığıyla yayımlanan (12 Temmuz 2017) yazısı şöyle: 

Hürr.’den A. Kadir Selvi’nin dünkü yazısının ana mesajı, ‘Batı Erdoğansız bir Türkiye istiyor’  idi.

O yazıya geçmeden, aynı konu etrafında, önce 1-2 not:

35 yıllık bir mecburî ayrılıktan sonra, yurda döndüğümde bir üst dereceli bürokratın, beni görmek istediği bildirildi. Doğrusu, tanımadığım için, biraz temkinli olarak gittim makamına... ‘Hoş geldin’ dedikten ve hal-hatır sorduktan sonra… Aramızda şöyle bir konuşma geçti, özet olarak:

- Yazmaya devam edecek misin?

- Yazabileceğim bir yayın organı olursa, elbette..

-…. Bey’i eleştirecek misin?

-Bence çok büyük yanlışları olursa, elbette..

- O ayrı.. Ama, hemen her konuda onu yıpratmaya çalışmak başkalarının ateşine odun taşımak olur, kardeşim.

Onu bertaraf etseler, önlerinde başka ciddî bir engelin kalmayacağını düşünüyorlar. Ve beşer planında öyle de.. O, sadece bu ülkenin, gönül coğrafyamızın da beşer planındaki en büyük ümidi, günümüzde.. Elbette hatalar da yapabilir, insandır; ama, bize yanlış gelen her yaptığından dolayı hemen onu yıpratırsak, bunun vebal olacağını düşünüyorum.

-Ben de aynı kanaati taşıyorum.’

***

Ünlü bir tarihçi hocamızla sohbet ediyorduk. Dedi ki:

-‘Biliyor musun, bugün yaşananlar 120 yıl öncelerde de yaşanıyordu. Bütün Avrupa, Abdulhamid’in karşısındaydı. Elbette yanlışlarından dolayı değil, Osmanlı Devleti’ni güçlendirdiği için.. Hele de, 1897’deki Yunan Saldırısı’yla başlayan savaş üzerine, Osmanlı Orduları’nın bir karşı hücumla bir ayda Atina’ya girmelerinden sonra, bütün Avrupa ayağa kalkmış ve 2. Abdulhamid âdeta şeytanlaştırılmıştı. Bugün de aynı durum..

Bir kitap yazmaya başladım; ismi: ‘3. Abdulhamid’

Yaşananlar zaman, mekân ve kişi isimlerini bir kenara koyunuz, zihniyet ve hedef itibariyle aynen 2. Abdulhamid’in karşılaştığı entrikalara tıpa-tıp benziyor.

Ama, birileri ‘yağcılık yapıyor’  der diye, gereksiz bir tartışma konusu olmaması için, kenara koydum.’

***

Bir prof. arkadaş, nasıl olmuşsa, 50-60 dairelik bir sitede yöneticiliği kabullenmiş.. Ama , başına gelen yönetim sıkıntılarını anlata-anlata bitiremiyor.

Sonra, konu değişti. Ülke ve dünya siyaseti üzerinde konuşmalara geçildi. Prof’umuz, öyle hızlı eleştiriler yapıyor ki..

Sonunda denildi ki: ‘-Yahu hocam.. Siz bir apartman yöneticiliğinde bile neler yaşamışsınız.. Ama, söz ülke yönetimine gelince.. Maşallah, mangalda kül kalmadı. Adam, 80 milyonluk bir ülkeyi yönetiyor ve 15 senedir.. Ve açıkça görülüyor ki, son yüzyıldaki geçmiş bütün yöneticilerden iyi yönetiyor. Unutmayın ki, onun aslî kimliği bütün dünyada, Müslüman olmasıdır. Yanlış yapabilir, ama bu kadar da ölçüsüz eleştirmek?

***

Sn. Selvi’nin yazısından çıkan mânâ da, en kestirme tarafından şu: ‘Batı Erdoğan’sız Türkiye istiyor’!

Evet, mes’ele bu!. Erdoğan olmasın!

Niye, Batı dünyasıyla doku uyuşmazlığı var. Kültür değerleri ve dünyaya bakıştaki temel ölçüler açısından, Erdoğan, Avrupa’daki mevkidaşlarıyla çok farklı ve zıt bir noktada bulunuyor. Onlar Tayyib Erdoğan’a, ‘Bu, bizim adamımız!’  diyemiyorlar, çünkü öyle değil..

***

Selvi diyor ki: ‘Meclis bombalanırken sesini çıkarmayan Batılı müttefiklerimizi unutmayacağız. Darbenin lideri Gülen’i korumaya devam eden ABD, darbeci FETÖ’cülere kucak açan Almanya ve 15 Temmuz anmalarını engellemeye çalışan Batı dünyası. Bu fotoğraf 15 Temmuz darbesinin arkasındaki iradeyi yansıtmıyor mu? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘15 Temmuz’da FETÖ-NATO görünümlü bir darbeyle devrilmek istediği kuşkusu yersiz mi?’

Demokrasi ödülü verilmesi gerekenlerin diktatör, darbecilerin ise baş tâcı edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Darbeci Sisi kırmızı halılarla karşılanırken, seçimle gelen Mursi cezaevinde. Darbeyi püskürten Erdoğan diktatör olarak gösterilirken, darbenin lideri Pensilvanya’da…

(…) Anladık, Batı’nın nihai hedefi, Erdoğan’sız bir Türkiye.’

Ancak, en can alıcı cümlesi şu Selvi’nin..

‘Bundan sonra yeni darbe tehditleri altında yaşamak istemiyorsak, Batı’yla ilişkilerimizi düzeltmeliyiz.’

Yani? Teslim mi olmalıyız?

Başka yol olduğunu milletimiz 15 Temmuz’da göstermedi mi?