Taksim’de 1 Mayıs kutlaması tartışmasına katılan Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, “Bence, Taksim 1 Mayıs’a açılmalı. Hele, bilek güreşi görüntüsü daha çok kamuoyuna mal olmadan ve ‘Tayyip Erdoğan nihayetinde boyun eğdi’ izlenimi doğmadan açılmalı. Hatta şunu söyleyebilirim ki, DİSK’in ve etrafındakilerin ‘Taksim şehveti’ oraya çıkış engellenerek değil, aksine izin verilerek ortadan kaldırılabilir” dedi.
Taşgetiren, “Taksim’e güvenlik güçleriyle çarpışa çarpışa çıkmak, ortalığı copların, gaz bombalarının, tazyikli suların, TOMA’ların, yer yer sürüklenmelerin, yer yer tazyikli suya maruz kalmış kadın - çocuk görüntülerinin, hatta Allah korusun yaralanma ve ölümlerin olduğu bir görüntünün kapladığı durumu Tayyip Erdoğan mı ister, DİSK ve ortakları mı? Bu görüntü Tayyip Erdoğan’ın mı işine yarar, ona can düşmanı kadar muhalif olanların mı?” diye sordu.
Ahmet Taşgetiren’in Star gazetesinin bugünkü (24 Nisan 2014) nüshasında yayımlanan, “Bence 1 Mayıs” başlıklı yazısı şöyle:
Evet, DİSK’in yaptığı bir bilek güreşine soyunmaktır. Evet, Başbakan’ın tepkisi haklıdır. Yenikapı’da çok uygun bir alan açılmış, oraya geliş - gidişler ücretsiz kılınmışken ve bu gibi durumlarda Tayyip Erdoğan’ın, böyle bir şantaja boyun eğecek siyasetçi olmadığı da bilinirken, illa Taksim’de ısrar etmek çıngar çıkarma arayışıdır.
Evet, 1 Mayıs’ı “Emek Bayramı” olarak resmi tatil ilan etme işinin altında AK Parti’nin imzası varken, bağcı dövmeye kalkmanın insafla alakası yoktur.
O zaman?
O zaman DİSK’in çıngar çıkarmayı bir siyasi rant meselesi gibi düşündüğü sonucuna varılabilir.
Ve o zaman, şaşırtıcı gelecek ama, 1 Mayıs’ın Taksim’de icra edilmesi konusu, kaos plancılarını ters köşeye yatırmak adına, yeni bir değerlendirme konusu yapılabilir.
Soruyu şöyle sorabiliriz:
DİSK’in oyunu nasıl bozulabilir? DİSK’in bu çıngar çıkarma projesi nasıl akamete uğratılabilir?
Bence, Taksim 1 Mayıs’a açılmalı. Hele, bilek güreşi görüntüsü daha çok kamuoyuna mal olmadan ve “Tayyip Erdoğan nihayetinde boyun eğdi” izlenimi doğmadan açılmalı.
Hatta şunu söyleyebilirim ki, DİSK’in ve etrafındakilerin “Taksim şehveti” oraya çıkış engellenerek değil, aksine izin verilerek ortadan kaldırılabilir.
Belki de proje şudur:
Taksim’e güvenlik güçleriyle çarpışa çarpışa çıkmak, ortalığı copların, gaz bombalarının, tazyikli suların, TOMA’ların, yer yer sürüklenmelerin, yer yer tazyikli suya maruz kalmış kadın - çocuk görüntülerinin, hatta Allah korusun yaralanma ve ölümlerin olduğu bir görüntünün kapladığı durumu Tayyip Erdoğan mı ister, DİSK ve ortakları mı? Bu görüntü Tayyip Erdoğan’ın mı işine yarar, ona can düşmanı kadar muhalif olanların mı?
Gezi görüntüleri denen durum hangisidir?
Devlet, Nevruz’da Diyarbakır’da geniş bir özgürlük ortamı oluşturdu. Güvenliğin önemli bir bölümü bile, BDP’lilere verildi. Polis uzaktan tedbir aldı, söylenen söylendi, oynanan oynandı ve kutlama bitti. Ne oldu, bence Nevruz gerilimi Türkiye’nin gündeminden çıktı. O gün Diyarbakır’daydım, şundan herkes emindi ki önümüzdeki seneler, Nevruz’un siyasi içeriğinden de arındığı, daha çok bahar şenliği niteliğinde kutlanacak.
1 Mayıs’ta da, DİSK’in patronluğu gerilimlerle besleniyor.
DİSK’in işçilere getirdiği bir şey var mı?
Tayyip Erdoğan mı, işçilere yakın, DİSK’in elele verdiği siyasi yapılar mı?
Ama bir gün geliyor, 1 Mayıs gerilimleri yaşanıyor ve DİSK işçiler adına eylem yapmış oluyor.
Bu çarpık denklemi çözmek lazım.
Bunun için de, 1 Mayıs’ın “gerilim günü” olmasını ortadan kaldırmak lazım.
Belli ki bu, DİSK’in bu tür süreçlerde pek ortaya çıkmayan insafı ile gerçekleşmeyecek.
Bu oyunu da iktidarın basireti halledecek.
DİSK, CHP ile birlikte oyun kuruyor.
Oysa gidin bakın bakalım, CHP’nin temsil alanları ile DİSK’in işçi dünyasının bir alakası var mı?
DİSK’in üye yapısı da, CHP dünyasının burun kıvırdığı, ağzı çorba kokanlar, makarna - bulgur pilavı ile yaşayanlar, protein alamadıkları için boyları kısa kalanlardan oluşuyor. Hani nerdeyse normalde Tayyip Erdoğan’ın ulaşacağı insanlar, çarpık süreçler içinde yanlış temsil alanlarına savrulmuşlar. DİSK o alanlardan birisi olarak varlığını, provokatif zeminlerde sürdürmeye çalışıyor. İdeolojik zemini, çoktan dünya değiştirmiş olmasına rağmen.
Bence Tayyip Erdoğan, bu, bir tür provokatif zeminlerle oluşmuş dünyayı çözmenin yolunu bulmalı.
1 Mayıs ve Taksim bağlamında, ezber bozan bir tavır geliştirilmeli.
“Alanı size açıyoruz. Ulaşım araçlarını evet, ücretsiz hale getiriyoruz. Çoluk - çocuk, kadın - erkek, genç - yaşlı her kim olursa gelsin alana. (Hatta Yıldıray Oğur’un dediği gibi, AK Partili işçileri de davet ediyoruz kendi flamaları ile), güvenlik tedbirlerinizi alın, biz de güvenlik birimlerimizi en geride tutarak tedbir alacağız, gelin, kutlayın ve barış içinde dağılın. Esnafın güvenliğine ilişkin en küçük bir olumsuzluk olursa, düzenleyicilerin yakasına yapışırız” demeli.
Bence, bu tavır, bütün provokasyon ihtimallerini çöpe atacak, bundan sonraki 1 Mayıs’ların da provokasyon potansiyelini bitirmek için ilk adım olacaktır.
Sayın Başbakan, emin olun DİSK tabanı aslında ve potansiyel olarak ve henüz provokasyonlar sebebiyle sesinizin ulaşamadığı sizin tabanınızdır.