Yapılan araştırmalara göre üzüntü, matem, ayrılıklar, kazalar gibi olayların saçkıranı tetikliyor. Özellikle gençleri tehdit eden hastalık saçlı deride, sakal bölgesinde, kaşlarda ve kirpiklerde kıl kaybına yol açıyor ve daha çok 20 yaş altındakilerde görülüyor.
Saçkıran olan hastalarda tiroid problemleri ve kansızlığın daha sık görüldüğünü ifade eden Estetik ve Plastik Cerrah Gülşen Özle, bu sorunların saçkıranı şiddetlendirdiğinin altını çizdi. Dr. Özle, "Üzüntünün sebep olduğu bağışıklık sistemi zayıflaması saçkırana yol açabiliyor. Saçkıran şikayetiyle gelen hastalarımızın yüzde 60’ını 20 yaş altı gençler oluşturuyor. Saçkıran hastalığında saçlı deride yama veya madeni para şeklinde saçsız kalmış alanlar görülür. Saçkıranda nadiren tüm saçlı deride saç dökülmesi olur. Bazen de tüm vücuttaki tüylerin dökülmesi şeklinde görülür. Hastalık bulaşıcı değildir. Vitamin eksikliği ya da beslenme alışkanlıkları ile de ilgili değildir.” dedi.
Dr. Özle, tedavide topikal kortikosteroid denilen krem ve losyonların saçsız bölgeye uygulandığını, hafif vakalarda bunlarla yanıt alındığını, ikinci aşamada ise belli dozlarda steroid enjeksiyonlarından yararlanıldığını vurguladı.
Ayrıca dünyada 'vampir trendi' olarak bilinen ve pek çok hastalığın tedavisinde uygulanan PRP (Platelet Rich Plasma) yönteminin saç kıran sorununa da kullanıldığını ifade eden Dr. Özle, “Hastanın kendi kanından elde edilen yoğunlaştırılmış trombosit hücreleri saçkıran olan bölgeye çok ince uçlu iğnelerle, özel bir teknikle enjekte ediliyor. PRP yöntemi ile saçkıran tedavisinde erken dönemde çok başarılı sonuçlar elde edebiliyoruz. PRP ile bağışıklık sistemi güçlendirilip büyüme faktörlerinin salgılanması arttırılmaktadır. Böylece saçsız bölge tedavi edilip yeni saç çıkması desteklenmektedir” diye konuştu.
(ntvmsnbc)