Stres, başta kalp sağlığı olmak üzere insan sağlığına zarar veriyor. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Kelebek'teki yazısında stresten uzak kalmak için yapılması gerekenleri anlatıyor:Annenin stresi bebeği hiperakrif yapıyorSakız çiğnemek stresi ve endişeyi azaltabilirStresle mücadele etmenin yollarını öğreninEkonomik kriz, sağlık sorunu olanları daha çok etkileyecek! Bu durumdan muhtemelen en çok tansiyonu yüksek olanlar zarar görecek! Kalp hastalarının da dikkatli olmalarında fayda var. Şeker hastalarına strese bağlı kan şekeri oynamalarının sıklaşacağını da hatırlatalım. Bütün bunların nedeni her krizde olduğu gibi bu krizin de ciddi stres reaksiyonları yaratmasıdır. Stres günümüzün zaten önemli bir sağlık sorunu idi. Önümüzdeki günlerde daha da önemli hale gelecek. Uzun süreceğe benzeyen ekonomik kriz özellikle çalışanları ve iş adamlarını stres yönünden çok hırpalayacak. Stres esnasında ortaya çıkan hormonlar (adrenalin ve kortizol) vücutta ciddi değişimlere yol açıyor. Bu değişimlerin en çok hissedildiği alanlar tansiyon yükselmeleri, kalp damarlarında spazm ve buna bağlı kalp krizleri ile inmelerdir. Stres şeker hastalarında kan şekerinde de ciddi değişimlere yol açabiliyor. Stresin ruhsal etkileri de var. Yani sorun yalnız bedensel hasara değil, ruhsal yaralanmaya da sebep oluyor. Stres ekonomik kriz dönemlerinde karamsarlığı iyice artırıyor. Ortaya çıkan iç çatışmalar ve can sıkıntıları bitkinliğe, öfke ve sinir ataklarına yol açıyor. Ben önümüzdeki günlerde ciddi bir stres mücadelesi vermek zorunda kalacağımızı düşünüyorum. Eğer bu sıkıntılı günleri daha az stresle atlatmayı düşünüyorsanız aşağıdaki önerilerden faydalanabilirsiniz.
Bunları yapın Fazla kahve ve çay içmeyin. Çevrenizdeki gürültü düzeyini azaltın. Güne mutlaka kahvaltıyla başlayın. Sık ve az yiyin, aç kalmayın. Eve iş taşımayın. Zamanınızı iyi planlayın. Çok gerekli olmadıkça haberleri izlemeyin. Özellikle yatmadan önce haber izlemekten, tartışma programları seyretmekten vazgeçin. Yardım istemekten, sorunlarınızı konuşmaktan, çözemediğiniz konularda soru sormaktan çekinmeyin. Daha çok fıkra anlatın, dinleyin, gülün, eğlenin. Mizah muhteşem bir stres gidericidir. Daha esnek olmaya çalışın. Dua edin ve kendinize güvenin. Eğer fırsat buluyorsanız yürüyün. Dinlendirici müzikler dinleyin. Yapabilirseniz yoga ve meditasyon deneyin. Olumsuz kişilerden, stresi bulaştıran insanlardan uzak durun. Kendinize ve çevrenize iltifat etmeyi ihmal etmeyin. İmkânınız ve zamanınız varsa tatile çıkın, birkaç gün dinlenin. Sabırlı olmaya gayret edin. Ani kararlar vermeyin, düşünmeden hareket etmeyin. Yarışmacı yanınızı bir süre erteleyin. Uykunuzdan taviz vermeyin.
Erken ergenlik nedir?Ergenlik dönemi bir çocuğun erişkin olma öncesi vücut ve ruhsal açıdan değişiklikler yaşadığı bir dönemdir. Bu dönemde kaslar ve kemikler hızla gelişir, vücut şekli değişir ve üreme hazırlığı başlar. Normal ergenlik kızlarda 8-16 yaşları arasında, erkeklerde 9-14 yaşları arasında oluşur. Kızlarda erken ergenlik 8 yaş öncesi başlayan ergenliğe denilir. Çoğunlukla sebep bilinmez ama bazen beyindeki enfeksiyonlar, hormon bozuklukları, tümörleri ve beyin anormallikleri veya zedelenmeleri söz konusu olabilir. Erken ergenlikte doğru sebebi bulmak ve hızla tedaviye geçmek önemlidir. Kızlarda meme gelişimi, ilk adet ve pubis-koltuk altı kılları oluşumu, hızlı büyüme, sivilcelenme erkenden başlar. Beyinden çıkan hormonlar hipofiz bezini uyararak buradan da yumurtalıkları erkenden çalıştıran hormonlar salgılanır, sonuçta östrojen yükselir. Böbrek üstü bezleri de hormon üretimine katkıda bulunurlar. Sonuçta bedende fiziksel değişimler erkenden başlar. Bazen böbrek üstü bezi tümörleri veya dışardan alınan hormon ilaçları da erken ergenliğe sebep olabilir. Kızlarda büyümenin erken tamamlanması ile kemik gelişimi önce hızlı iken, sonra durduğu için ileride yaşıtlarından kısa kalabilirler; aynı zamanda polikistik over sendromuna yakalanma ihtimalleri artar. Tedavide hormon üretimini uyaran beyin hormonlarına karşı çalışan GnRH analogu dediğimiz ilaçlar, genellikle ayda bir enjeksiyonlar şeklinde uygulanır. Bu tedaviye normal ergenlik yaşına kadar devam edilir. Erken ergenliğe sebep olan hastalıklar bulunursa, bunların da hızla tedavi edilmesi gerekir.
Bu belirtilere dikkat Stres belirtileri son derece farklı olabiliyor. Bununla birlikte sırt ve baş ağrıları, sertleşmiş ya da gergin kaslar, terleme, çarpıntı atakları, baş dönmesi, bayılma veya kulak çınlamaları, mide ağrıları, bağırsaklarda kasılma, gaz, bulantı ve spazm yakınmaları, huzursuzluk, artan yorgunluk ile uyku problemleri stresin uyarı işaretleridir. Çabuk parlama, öfke ve hiddet atakları, bunaltı veya kaygı hali, yalnızlık duygusu, unutkanlık, kararsızlık, yaratıcılık eksikliği, tekrarlayan eleştirel davranışlar gibi işaretlerin de stres yönetiminin bozukluğu anlamına geldiği aklınızda olsun.
Ağız kuruluğu bir işaret olabilir Ağız kuruluğu sık görülen bir yakınma değil ama bazen çok ciddi bir sistemik hastalığın ilk belirtisi de olabiliyor. Yaş ilerledikçe ağız kuruluğu ile daha sık karşılaşılıyor. Spazm giderici bazı ilaçlar, antihistaminikler, idrar söktürücüler, bazı grip ilaçları ve daha pek çok ilaç ağzın kurumasına yol açabiliyor. Fazla miktarda kafein tüketenlerde, alkolü fazla kaçıranlarda da ağız kuruluğuna sık rastlanıyor. Tükürük bezi hastalıkları ve tükürük kanalı tıkanmaları da bir başka önemli faktördür.
HDL kolesterol en fazla kaç olmalı HDL, damarlarda biriken kolesterol çöplerini toplamak ve karaciğere taşımakla görevli kolesteroldür. Bu nedenle de "faydalı kolesterol" ya da "iyi huylu kolesterol" olarak bilinir. HDL’nin yüksekliği değil düşüklüğü bir problemdir. Eğer HDL’niz 50 mg’ın üzerindeyse içiniz rahat etsin. Ancak, 35 mg ve altında ise sağlık risklerinizi, bir uzman eşliğinde yeniden gözden geçirin. 35-45 mg arasındaki değerler sınır değerlerdir. HDL’nizin 50’nin üzerinde olması halinde kolesterol temizleme sisteminizin iyi çalıştığını düşünebilirsiniz. 70 mg’ın üzerinde HDL’niz varsa kendinizi şanslı biri ilan edebilir, 100’ün üzerindeki değerler için genlerinizi tebrik bile edebilirsiniz.
Nasıl yükselteceksiniz HDL kolesterolü azaltmak da, artırmak da kolay bir iş değildir. Sigara içenlerde, kilo alanlarda, trigliserit yüksekliği olanlarda, hareketsiz bir yaşam sürenlerde HDL düzeyleri düşük olmaktadır. Bununla birlikte, saydığımız bu faktörlerin hiçbiri, genetik nedenler söz konusu olmadıkça HDL’yi 35 mg’ın altına pek indiremez. 35 mg ve altında bir HDL düzeyine sahipseniz bu durumun öncelikle genetik bir şansızlıktan kaynaklanabileceğini düşünmelisiniz. Düşük düzeydeki HDL’nizi yükseltmek istiyorsanız sağlıklı bir kiloya inmeli, sigarayı bırakmalı ve egzersiz çalışmalarınızı yoğunlaştırmalısınız. Bir B vitamini olan "niacin"in az miktarda da olsa HDL kolesterolü artırabileceği bilinmektedir. Gereğinde mutlaka uzman önerisi ile kullanılmalıdır. Tüm bu önlemlerle de HDL’nizde en fazla 10-15 mg’lık bir artışı başarabileceğinizi anımsatalım. Özetle, HDL kolesterolünüzün seviyesini daha çok genetik mirasınız belirliyor. HDL fazlalılığı bir avantaj sağlıyor, herhangi bir zarar vermiyor.
Yoğurt zayıflatır mı Yoğurdun doğrudan zayıflamaya yardımcı olabileceğini gösteren birkaç çalışma var. Ama bunların yenileriyle desteklenmesi gerekiyor. Özellikle yarım yağlı veya yağsız yoğurtla yapılan diyetlerin daha başarılı olduğu, ayrıca bu diyetlerin daha kolay kas kazanımı sağladığı belirtiliyor. Yoğurt ağırlıklı diyetlerde gaz, ağız kokusu ve yorgunluk gibi yakınmaların da daha seyrek görüldüğü belirtiliyor.
Bal ve tarçın birlikte daha faydalı Bal ve tarçın ayrı ayrı kullanıldıklarında farklı sağlık sorunlarının çözümünde önemli faydalar sağlıyor. Bal bağışıklık sistemini güçlendirirken, tarçın kan şekerinin dengelenmesini kolaylaştırıyor. Ceviz büyüklüğünde balı 1/4 fincan ılık su içine koyup, bir çay kaşığı toz tarçın ekleyerek elde edeceğiniz krem benzeri yapıyı ağrılı eklemlerinizin üzerine sürdüğünüzde ekleminizdeki ağrının azaldığını veya aynı karışımı ince bir dilim ekmeğe sürüp yediğinizde hazımsızlık sorunlarınızın azaldığını görebilirsiniz.