'Su içmek cildi güzelleştirir' efsanesi

'Su içmek cildi güzelleştirir' efsanesi

Yaygın inanışa göre, çok su tüketmek güzel bir cilde kavuşmamızı sağlıyor. Ancak bu kadar geniş çapta inanılan bir konuda yeterli bilimsel verinin bulunmaması şaşırtıcı. O halde, ne sıklıkla su içmeliyiz?

Claudia Hammond’ın BBC Türkçe’deki haberi şöyle:

Pürüzsüz, ışıldayan bir cilde sahip olmak isteyenlerin çoğu, bol bol su içilmesi tavsiyesini duymuştur. Suyun vücudu toksinlerden arındırarak, cildi güzelleştirdiği söylenir.

Bu tavsiyede bulunanların içilmesini önerdikleri su miktarı farklılık gösteriyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nde günde sekiz bardak su içilmesi tavsiye ediliyor. Daha sıcak iklimlerde ise daha fazla terleme nedeniyle daha çok su içilmesi öneriliyor.

Fakat önerilen miktar ne olursa olsun bu tavsiyenin temelinde, fazladan su tüketmenin, cildi nemli tutacağı düşüncesi yatıyor. Yani suyun içeriden dışarı doğru etki eden bir nemlendirici işlevi gördüğü düşüncesi.

Bu o kadar yaygın bir görüş ki, bunu destekleyecek bir verinin olmaması sizi şaşırtabilir. Biri bütün gün su yudumlayan, diğeri de normal miktarda su içen insanlardan oluşan gruplarla yapılmış pek çok araştırmanın olduğunu düşünebilirsiniz. Bir ayın sonunda, bütün gün su içen gruptakilerin cildinin ne kadar güzelleştiğinin ölçüldüğünü sanabilirsiniz.

 

Deney sorunu

 

Bu tür araştırmalar çok nadir. Çünkü su, patenti alınan bir ürün değil. Sonunda satılabilecek bir ilaç ya da kozmetik ürün ortaya çıkmayacağı için, böyle bir araştırmayı destekleyecek mali kaynak bulmak zor.

İsrail'deki Kaplan Tıp Merkezi'nden cilt uzmanı Ronne Wolf, uzun süre su tüketmenin cilde etkilerini araştırdı. Araştırma sonunda yaygın inanışa tezat oluşturacak bulgular ortaya çıktı. Dört hafta boyunca fazladan kaynak suyu içenlerin deri yoğunluğunun azaldığı görüldü.

Bazıları, yoğunluk arttıkça derinin nem tutma oranının da arttığını düşünüyor.

Aynı araştırmada, çeşme suyu içenlerinse deri yoğunluğunun arttığı görüldü. Ancak cinsi ne olursa olsun, suyun cildin kırışıklığı ya da pürüzsüzlüğü üzerinde fark yaratmadığı ortaya çıktı.

Fakat bu sonuç, vücudun susuz kalmasının cilt üzerinde hiçbir etkisi olmadığı anlamına gelmiyor.

Bunun etkisini derinin şişkinliği üzerinden ölçmek mümkün. Bunun için derinizi çimdikler gibi, parmak uçlarınızla tutup kaldırın ve bir süre sonra bırakın. Derinizin ne kadar süre içinde eski haline döndüğüne bakın. Eğer cildiniz susuz kalmışsa eski şeklini alması biraz daha fazla zaman alacaktır.

Ama bu, az su içmenin cilt için kötü olduğu, ortalamanın üstünde su içmek gerektiği anlamına da gelmiyor. Şöyle bir örnek vermek mümkün:

Evet, yetersiz beslenme zafiyete yol açar. Ama bu çok fazla yemek yemenin iyi bir şey olduğu anlamına gelmiyor.

Ronne Wolf, "Bu, 'arabanın benzine ihtiyacı var. O yüzden çok fazla benzin iyidir' demeye benziyor' diyor.

Çok fazla su içince vücudun bunu depolayacağına inanılır. Bu da bir başka yaygın inanıştır. Ama bu, suyu ne kadar çabuk içtiğinize bağlı.15 dakika içinde birkaç bardak su içerseniz, fazladan idrar olarak atılır. Ama aynı miktardaki suyu iki saat içinde içerseniz, vücudunuz daha fazla su tutar.

 

Kaynağı belli olmayan iddia

 

Bir araştırma, yarım litre su içmenin deri altındaki kılcal damarlar vasıtasıyla, kan dolaşımını hızlandırdığına işaret ediyor.

Fakat bu araştırmada, suyun etkisi yarım saat sonra değerlendirilmiş ve cildi güzelleştirip güzelleştirmediğine bakılmamış.

Bir karşı görüşe göre deri, kapasitesinin yüzde 30'una kadar su tutabiliyor. Bu da cildin canlı görünmesini sağlıyor. Ama cildin genç görünmesini tayin eden, genetik, güneşe maruz kalma ve sigara tüketimi gibi başka faktörler var.

Yani, sekiz bardak su içmenin cilt güzelliği için iyi olduğu tavsiyesinin neye dayandığı bilinmiyor. Resmi kurumların yayımladığı tavsiyelerin çoğunda suyla cilt sağlığı arasında bağlantı kurulmuyor.

Su şüphesiz vücut için en önemli besin kaynağı ve su tüketmenin birçok yararı var. Birkaç gün susuz kalsak ölürüz. 2010'da yayımlanan bir araştırma su içmenin böbrek taşı olanlarda yeni taş oluşumunu azalttığını gösteriyor. Ancak suyun başka yararlarına ilişkin bulgular bu kadar güçlü değil.

Günde sekiz bardak su içmek başka açılardan da tartışılıyor. Böbreklerin toksinlerden arındırılması için ne kadar su içmek gerektiği konusunda ortak bir görüş yok. Su içmenin iştahı kesip kesmediği de tartışma konusu. Bu, ortam ısısının ne kadar yüksek olduğuna ve ne kadar efor sarf ettiğinize bağlı.

Bir başka yaygın inanış da diğer içeceklerin su yerine geçmediği. Oysa içtiğiniz sıvının mutlaka su olması gerekmiyor. Yediğiniz yemek bile düşündüğünüzden daha fazla su içerebilir. Pizzanın yüzde 40-49'u sudur. Gıdalardan aldığımız suyun oranı, nerede yaşadığınıza bağlı olarak değişir. Bu oran ABD'de yüzde 22'dir. İnsanların daha fazla sebze ve meyve tükettiği Yunanistan gibi ülkelerde bu oran daha yüksektir.

Sorun, daha fazla su tüketiminin cildi nasıl etkilediğine dair yeterince bulgu olmaması. Bunun işe yaramadığını söylemek mümkün değil. Ama yaradığına işaret eden bir bulgu da yok. Peki, bu durumda ne kadar su içmek gerekiyor? Havaya ve ne yaptığınıza bağlı olarak bu konuda yardımcı olabilecek bir ölçü mevcut. O da susamak.