T24 - Org. Başbuğ, Deniz Kuvvetleri’ne yönelik saldırıların artması üzerine Gölcük’e 11 Şubat Perşembe günü bir moral ziyareti de düzenlemişti. Fikret Bila Başbuğ'un yaptığı köşesine taşıdı. Bila'nın Milliyet gazetesinde bugün (17 Şubat 2010) yayımlanan yazısı şöyle:Son dönemde, ağır ithamlar ve intiharlarla sarsılan Deniz Kuvvetleri’ne moral vermek amacıyla 11 Şubat’ta Gölcük’e bir ziyaret düzenleyen Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Deniz teğmenlerinden “Bu mesleği ‘Şövalye Ruhu’ ile icra etmelerini” istedi. Başbuğ, “Güçlü olacaksınız. Yoksa TSK aleyhtarlarını sevindirirsiniz” dedi.Deniz Kuvvetleri’ne yönelik ağır itham ve saldırıların sonuçlarından biri Deniz Kurmay Albay Berk Erdem’in intiharı olmuştu. Daha önce 6 deniz subayının intihar etmesinden sonra, Erdem’in yaşamına son vermesi bardağı taşıran son damla oldu. Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Eşref Uğur Yiğit, Erdem’in cenaze töreninde konuşmuş, canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtlarken sert tepki göstermişti. Başbuğ istediOramiral Yiğit’in cenaze töreni sırasında konuşmasını Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ istemişti. Yiğit’in tepkili konuşmasının ardından Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ da benzeri tepkiler içeren uzun açıklamalar yaptı.Org. Başbuğ, Deniz Kuvvetleri’ne yönelik saldırıların artması üzerine Gölcük’e 11 Şubat Perşembe günü bir moral ziyareti de düzenlemişti. Genelkurmay Başkanı Gölcük’te, Deniz teğmenleriyle bir araya geldi. Başbuğ, önce teğmenlere sonra diğer denizci subay ve astsubaylara hitaben bir konuşma yaptı. Moral verdi. Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, deniz teğmenlerine neler söyledi? Özetle aktaralım:‘Şövalye ruhu’Org. Başbuğ, deniz teğmenlerine, “şövalye ruhlu” olmalarını isteyerek şöyle seslendi :“Bu meslek sadece maddi değerlerle, beklentilerle yürütülemez. Zor bir meslek. Onurlu ancak birçok güçlükleri mevcuttur. Aradığımız subay tipi, mesleği bir yaşam tarzı olarak özümseyen ve mesleğini kalpten seven bir personeldir. Buna ilave olarak, bu mesleği ‘Şövalye Ruhu’ ile icra etmeyi benimsemiş personeldir.Şövalye Ruhu’nun ise şu unsurlardan oluştuğunu ifade edebiliriz:- Mesleğe adanmışlık,- Gözünü hiç kırpmaksızın görevini yapmak,- Karşılık beklememek.İşte Harp Okulları’nda bu ruhun verilmesi önemlidir. Her Harp Okulu öğrencisinin Şövalye Ruhu’na eriştirilmesi gerekir.”‘Karamsarlığa yer yok’Org. Başbuğ, deniz teğmenlerine şöyle hitap etti:“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değerlerine sıkı sıkıya bağlı olmasından içte ve dışta bazıları rahatsız olabilir. TSK karşıtı bu tarz faaliyetler dün oldu, bugün de olmaktadır, yarın da olacaktır. Bugün bu şartlarda bu faaliyetler aşırı artmıştır. Zor bir süreç. Ama karamsarlığa, çaresizliğe düşmeye hakkımız yoktur.”‘Yüreğimiz yandı’“Bizde şikâyet değil çözüm var. Gerekiyorsa savaşacaksınız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Deniz Kuvvetleri olarak son dönemde çok talihsiz olaylar yaşandı. Pazartesi günü bir kurmay albay intihar etti. Yetişmiş, başarılı, vatanından, halkından ve ordusundan başka kimseye değer vermeyen biri. Bu albayımız onuruna yediremeyerek canına kıydı, yüreğimiz yandı. O kadar onurlu bir subay ki, saygıyla eğiliyorum, yad ediyorum, rahmet diliyorum. Ailesinin acılarını hafifletmemiz lazım. Önemli olan bunları yapanları ortaya çıkartmamızdır. Tüm imkânları kullanarak uğraşacağız.”‘Yüreğinize taş basacaksınız’Org. Başbuğ, deniz teğmenlerinden yüreklerine taş basmalarını istedi ve şöyle seslendi:“Deniz Kuvvetleri olarak başka acılar da yaşandı. Haksız, haince saldırılar oldu. Bu davranışlar kabul edilemez. Herkes elbette kendi sorumluluk alanı içinde görevini yapacaktır. Komutan olarak bu olayların sizler üzerinde etki yarattığını biliyorum. Ama bunlar geçici olmalı. Kalıcı olmasına göz yumamayız. Her an göreve hazır olmalıyız. Üzüntüyü yüreğimizde yaşacağız. Yüreğimize taş basacağız. Bizim moral motivasyonumuzun bozuk olması onları mutlu eder. Güçlü olacaksınız. Yoksa TSK aleyhtarlarını sevindirirsiniz.”‘Hatamız var mı ?’Org. Başbuğ, TSK’nın da kendisini sorgulaması gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “Bizim TSK olarak eksiğimiz, hatamız var mı? Bunu da düşünmeliyiz. Herkesin, her kademenin kendisini sorgulaması lazım. En önemlisi de zor günlerde birlik bütünlüğü bozucu şeylerin önüne geçmemiz lazım. Silah arkadaşlığına, dostluğa, güvene ihtiyacımız olan dönemdeyiz. Bunlar zor dönemlerdir."