İran İslam Devrimi'nin 40’ıncı yılı ve Alman koalisyon partileri arasındaki ilişkiler basından seçtiğimiz yorumların konularını oluşturuyor.Süddeutsche Zeitung İran İslam Devrimi'nin 40'ıncı yılında olumsuz bir bilanço çıkarıyor:"İran'ın devrimin 40'ıncı yılında bölgenin güç merkezleri arasına girmesini ideolojik inandırıcılığına borçlu olduğu sanılmamalı. Karşıtlarının hataları ve öncelikle de ABD'nin 2003 yılında Irak'a girmesi rejime yaradı. İran, Suriye'de Beşar Esad'ı desteklemekle Sünni İslam ile yollarını ayırmış oldu. Devrimci sloganlar ve direniş retoriği nüfusun yarısını oluşturan genç İranlıları etkilemiyor. İranlılar dindar olmakla birlikte dinlerini nasıl yaşayacaklarının devlet tarafından dikte edilmesini istemiyorlar. Kadınlar, Humeyni'nin devrimin sembolü ilan ettiği başörtüsünü protesto ediyorlar. Ali Hamaney'in devrim liderinin halefi olabilmesi için anayasanın değiştirilmesi devrim ideallerinin iktidar tutkusu kadar güçlü olmadığını gösteriyordu. İran halkı tecridin sona ermesini, kendilerine güzel bir hayat ve perspektif sunulmasını bekliyor. Üniversite mezunlarının taksicilik yapmak zorunda kalması Amerikan yaptırımlarıyla değil, rejimin beceriksizliği ve yolsuzlukla ilgilidir. Bir zamanlar Şah rejimi cebini dolduruyordu. Şimdi ise devrim muhafızları ve dini vakıflar milli serveti hortumluyor. İslam devrimi vaatlerini yerine getiremedi.”Berlin'de yayımlanan Junge Welt gazetesi Avrupa ülkelerinin İran ile ticarette Amerikan yaptırımlarından etkilenmemek için başlattıkları uygulamaya Washington'un gösterdiği tepkiyi mercek altına alıyor:"Bankaları devreden çıkarmak ve İran ile ticareti sürdürebilmek için icat edilen takasa dayalı ödeme sistemi Instex'e ABD'nin tepkisi gecikmedi. Amerikan yaptırımlarından çekinen bankalar İran ile ilgili işlemlere aracı olmuyorlar. ABD'nin Berlin Büyükelçisi Richard Grenell'in hafta sonunda bir gazeteye verdiği demeçte Instex'e karşı olduklarını ve bu sistemin ABD'nin politikalarını yok saymak anlamına geldiğini söylemesi sürpriz olmadı. Büyükelçinin, anlamamak mümkün olmadığı için açıkça dile getirmeye gerek görmediği mesaj şuydu: ABD'nin politikalarına riayet etmemek Avrupalı müttefiklerin haddine değildir.”Augsburger Allgemeine Zeitung'un Alman koalisyon hükümetindeki sürtüşmeleri konu alan yorumunda şu satırları okuyoruz:"Objektif olarak Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileriyle Sosyal Demokrat Parti (SPD)arasındaki ortaklık çoktan iflas etti ama ortaklar gerçeği kabul etmeye yanaşmıyorlar. SPD Schröder yıllarının sosyal reformlarına sırt çevirmekle koalisyon ortağıyla arasındaki mutabakat alanını daha da daraltmış oldu. Birlik partili politikacılar da dayanışma vergisinin kaldırılıp işletme vergisinin azaltılması yolundaki talepleriyle SPD'yi sürekli tahrik ediyorlar. Öncelikle SPD'de koalisyona karşı olanların sayısı her geçen gün artıyor. Parti Avrupa Parlamentosu seçimlerinde umduğunu bulamazsa bu sonuç dumansız siyasi yangını alevlere boğan kıvılcıma dönüşebilir.”Freie Presse gazetesi ise koalisyon hükümetini bekleyen sorunlara şu satırları ayırmış:"Siyasi inandırıcılık zamanla kazanılabilir. Koalisyon ortaklarının reform vaatlerini fiiliyata geçirmeleri gerekiyor. CDU ve SPD aynı hükümette yer alıyorlar ve her ikisi de kaybetmekten çekiniyor. Bu nedenle de profilini yükseltebilmesi için ortağa bazı noktalarda taviz vermek gerekiyor. Seçim yılında olunmaması bu manevra için uygundur. Rota değişikliği uzun vadede işe yarayabilir. Seçmen CDU ve SPD'nin ana ilkelerini yeniden ciddiye aldıklarına ve daha geniş kitleleri kapsayıcı olmaya çalıştıklarına kanaat getirirse Sol Parti ve Almanya için Alternatif köşeye sıkışabilir.”DW, dpa, afp/AG, EC© Deutsche Welle Türkçe