Suikastçi Kartal Demirağ subaylar tarafından komando kampında eğitildiğini açıkladı

 

Suikast girişimi nedeniyle kaldığı cezaevinden şartlı tahliye yasasından yararlanarak tahliye olmasının ardından yeniden tutuklanan Kartal Demirağ, İzmir F Tipi Cezaevi'nden Türkiye gazetesine mektup gönderdi. Demirağ, mektubunda suikasti tek başına gerçekleştirdiği ifadesini tekrarlarken komando kampında eğitim gördüğünü öne sürdü.
 
Gazetede yayımlanan habere göre Kartal Demirağ mektubunda, “Gençlik yıllarımda, Denizli Güney ilçesi Kanlı Göl civarında ilk eğitimimizi aldık.” diyen  Demirağ “Daha sonraları bazı illerimizde komando kamplarına gönderildim. Subaylar tarafından bize komando eğitimi verildi. Bilindiği üzere o zaman komünizm tehlikesi vardı. Ülkemizi bu tehlikeden korumak için ve terörist saldırılardan korumak amacıyla genellikle emekli subaylar bizlere eğitim verdiler” açıklaması yaptı. Demirağ istihbarat örgütleri ile bağlantısı olmadığını belirtirken “Ancak, öğretmenlik yaptığım yıllarda istihbaratta görevli bazı arkadaşlarla dostluğum oldu. Yine zindanlarda yatarken bazı dostlarım vardı devlet görevlisi” bilgisini verdi. 
 
Demirağ, Turgut Özal'ın zehirlendiğine inanmadığını ifade ederken,  “Rahmetli Özal'ın ölümünü şüpheli bulmuyorum. Zehirlenip öldürüldüğüne hiçbir zaman inanmadım. Rahmetlinin kalbindeki rahatsızlıktan dolayı öldüğünü düşünüyorum.  Son sözü adli tıp söyleyecek. Bu günlerde adli tıp yetkilileri rahmetlinin cesedinde zehirli ilaç bulguları olduğunu söylediler. Ancak bu zehir bulguları hepimizde var. Yediğimiz meyveler, sebzeler hep tarımsal ilaçlarla dolu.” dedi

Daha önce de subaylar tarafından eğitildiğini söylemişti

Turgut Özal suikastını araştıran Yargıtay Savcısı Uğur Tönük, 18 Haziran 1988 günü Özal'a kurşun sıkan tetikçi Kartal Demirağ'ı azmettirenlerle ilgili ulaşabildiği son noktaya ulaştı. Aktüel dergisinin 25 Haziran 1992 tarihli sayısında yayımlanan demecinde Tönük, suikastı aydınlatacak noktaya geldiğinde kendisinin Beşiktaş'taki MİT binasına çağrılarak 'burada dur' denildiğini belirtiyor. Tönük, Meclis'teki Horzum Komisyonu'na da verdiği iki ismi Aktüel'e şöyle açıkladı: "Ben tahkikatı yapan bir kişi olarak bunları düşündüm. Hiç çekinmeden de söyleyebilirim. Dedim ki acaba Kaya Erdem ile bunların arasında bir ilişki var mı? Yine düşündüm ki korgeneral dediğimiz kişi acaba Sabri Yirmibeşoğlu olabilir mi? Ben şudur diye itham etmiyorum ki. Bunları araştırmak lazım diyorum."

Özal'ın vekili Kaya Erdem

Tönük'ün ismini verdiği ANAP eski milletvekili Kaya Erdem, Haziran 1998'de Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Aynı zamanda ekonomiden sorumlu devlet bakanlığını yürüten Kaya Erdem, ANAP'ın flaş ismiydi.
 
Yargıtay Savcısı Uğur Tönük, isim vermeden yine aynı noktaya işaret ederken şöyle diyor: "Suikast olayındaki köşe nokta şudur, burada şu sorunun cevabı aranmalıydı: Kartal Demirağ'ın kurşunu hedefi bulsaydı, Turgut Özal ölseydi yerine kim gelecekti? O zamanki en popüler isim kimdi?"

Çölaşan'a konuşmuştu

Savcı Tönük, Demirağ'ın memleketi Afyon Dazkırı'ya da gitti ve Demirağ'ın kontrgerilla örgütü içinde yer aldığını tespit etti. Demirağ, 1991'de gazeteci Emin Çölaşan'a, "1970'li yıllarda komando kurslarında hem siyasi, hem bedensel, hem de silahlı eğitim gördüğünü" açıkladı ve "Başımızda emekli bir general vardı." dedi. Demirağ 1992'de 32. Gün'den Çiğdem Anat'a da, MİT ile ilişkisi olduğunu söyleyerek, "Her şeyi vatanımız, milletimiz için yaptık." ifadesini kullandı.

Kartal Demirağ kimdir?

1956 Afyon Dazkırı doğumlu olan Kartal Demirağ'ın adını Turgut Özal'a yönelik suikast girişimi ile duyurdu. Daha önce de  Dazkırı Kaymakamı Tuncer Ergüler'e yönelik silahlı saldırı gerçekleştiren Demirağ 18 Haziran 1988 tarihinde dönemin Başbakanı Turgut Özal'a ANAP kongresinde tabanca ile iki el ateş etti.  İfadesinde Emlakbank'ı 90 milyar TL dolandırdığı iddia edilen Kemal Horzum ve bazı kişilere af çıkarmadığı ve Emlakbank davasıyla ilgilendiği için Turgut Özal'a karşı kin beslediğini savundu.  Yargılama sonucunda 27 Ocak 1989'da 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sonradan Cumhurbaşkanı seçilen Özal tarafından affedilerek 16 Nisan 1992'de şartlı tahliye yasasından yararlandırılarak salıverildi. Daha sonra başka suçlardan tekrar cezaevine konuldu.