Suikaste uğrayan Maltalı gazetecinin oğlu: Ardında devletin olduğunu düşünüyoruz

Suikaste uğrayan Maltalı gazetecinin oğlu: Ardında devletin olduğunu düşünüyoruz

Otomoboline bomba koyularak öldürülen ve yaptığı yolsuzluk haberleriyle tanınan Maltalı araştırmacı gazeteci Daphne Caruana Galizia suikastının üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. Oğul Matthew Caruana Galizia, cinayetin gerçek sorumlularını ortaya çıkarmak için uluslararası bir kampanya yürütüyor. Galizia, “Annemin cinayeti çok iyi planlanmıştı. Suikastın ardında devletin olduğunu düşünüyoruz” dedi.

AB’nin küçük ada ülkesi Malta’da siyasetten iş dünyasına uzanan kirli ilişkilere, küresel çaplı yolsuzluklara ilişkin yaptığı haberlerle tanınan araştırmacı gazeteci, blog yazarı Daphne Caruana Galizia’nın katledilmesinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. Adeta “faile meçhule” dönüştürülmeye çalışılan kadın gazeteciye yönelik suikasta ilişkin soruşturmada fazla bir yol alınmış değil. Gözler iktidarla bağlantılı çevrelere çevrilirken Galizia’nın gerçekleri ortaya çıkarmak için verdiği mücadelenin bayrağı şimdi çocuklarında.

Galizia’nın üç çocuğundan en büyük olan Matthew Caruana Galizia, annesini kendilerinden koparan cinayetin tüm yönleriyle, gerçek sorumluları ifşa edilecek şekilde ortaya çıkarılması için uluslararası destekli yoğun bir kampanya yürütüyor. Annesinin yarım kalan araştırmalarına ilişkin çalışmalara destek veriyor. 53 yaşında yaşamını yitiren Galizia, son olarak Panama belgeleri üzerine çalışmıştı. Merkez solda yer alan Başbakan Joseph Muscat’ın yakın çevresine yönelik yolsuzluk suçlamalarıyla dikkat çekmişti. Muscat ve eşi, Azerbaycan’dan Aliyev ailesinden gelen ödemeleri gizlemek için off-shore banka hesapları kullandığı yönündeki suçlamaları reddetmişti. Galizia, son makalesinde “Sahtekârların her yerde olduğunu belirterek ülkedeki siyasi durumu umutsuz” olarak nitelendiriyordu.

Gelecek ay sadece Malta’yı değil dünyayı sarsan suikast bir yılını dolduracak ancak olayın ardındaki sır perdesi hâlâ aralanabilmiş değil. Cumhuriyet gazetesine ziyaret gerçekleştiren Galizia’nın en büyük oğlu Matthew Caruana Galizia, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan ile bir araya geldi.

Cumhuriyet'ten Betül Berişe ve Esin İleri'nin sorularını yanıtyan Matthew Caruana Galizia'nın açıklaması şöyle:

-Soruşturma nasıl ilerliyor? Üç kişi cinayetle ilgili yargılanıyor ancak yetkililer soruşturmada daha derine inmiyor gibi?

2016’dan beri Malta’da altı araca bomba konuldu ancak bunların hepsi kaçakçılıkla uğraşan kişilerdi. Ayrıca bu Malta için yeni bir cinayet yöntemiydi. Önceki saldırılar, bombayı yapanlar ve yaptıranlar için bir alıştırma niteliğindeydi. Annemin cinayeti çok iyi planlanmıştı, güpegündüz onu tam olarak planladıkları noktada öldürdüler. Annemin durumundaki fark öldürüldüğü gün ABD elçiliğinin Malta hükümeti ile irtibat kurarak Almanya’da eğitim veren FBI ajanları olduğunu, soruşturmaya destek olabileceklerini söylemesiydi.  FBI ajanları yetkililerden aldıkları verileri kendi programları ile değerlendirerek bu üç kişinin kimliğini tespit etti. Ama bu tesadüf olmasaydı asla annemin cinayetini gerçekleştirenlerin kim olduğu bilinmeyecekti, başkalarının onları tuttuğu  kesin. FBI bir bakıma Malta hükümetini zorladı. Annemin Libya’dan petrol kaçakçılığını araştırdığı hikâyesini yaymak istediler ama o hükümetteki yolsuzlukları soruşturuyordu. Bombayı patlatan kişinin telefonu istihbarat servisi tarafından dinleniyordu. Hükümet ne yaptığını biliyordu ama bu konuda hiçbir şey yapmadılar.

-Başbakan Muscat yolsuzluk iddialarının ardından erken seçim talep etti ve yine kazandı...

Erken seçim kararı 2016’da alınmış, çalışmalara başlanmıştı. Matbaada çalışan bir kişi annemi aradı ve seçim pusulalarını basmak için emir aldıklarını söyledi. Ama seçim kararını annem Panama belgeleri ile ilgili haberi yapınca açıkladılar. Annem neden erken seçim kararı alındığını merak ediyordu. O dönemlerde kötü bir şey olacak, bu yüzden seçim yapılacak diye düşünüyorduk. Muscat klasik popülist politikalarıyla yine seçimi kazandı.

-Hükümet annenizin katilini bulmaya yardım edecek kişiye bir milyon Avro ödül vaat etti...

Ödüle karşı çıktık, kan parasını istemedik. Ayrıca sürecin şeffaf olmadığını ve kara para aklamak için kullanılabileceğini düşündük. Zaten cinayetin ardında devletin olduğunu düşünüyoruz, ödülü kendilerine mi verecekler. Aile olarak bir basın bildirisi yayımladık, arkasında olmadığımıza dair. Zaten parayı almak için kimse başvurmadı.

-Anneniz ölüm tehditleri alıyordu. Polis koruması var mıydı?

Devlet tarafından yapılan yolsuzluk varsa devletin görevlendirdiği korumaların hiçbir anlamı yok. Korumalar yüzünden kaynakların gelip evinde seninle konuşamıyor, her şeyi takip ediyorlar. 

-Malta yeni Panama diyebilir miyiz?

Malta Panama’dan daha kötü durumda. Çünkü Panama’da hâlâ bağımsız savcılar var, işleri zor ama savcılar ellerinden geleni yapıyor. Eski Cumhurbaşkanı Ricardo Martinelli yolsuzluktan ev hapsinde. Malta gelişen bir demokrasi. Tabii ki yolsuzluk vardı ancak bu nispeten küçük çaplıydı. Ancak 2013’ten sonra hükümet o kadar yolsuzluğa bulaştı ki Muscat artık bakanlarını takip edemiyordu. Fark ettiğimiz başka bir şey de yabancı devletlerden bile rüşvet alındığıydı. 70’ler ve 80’lerde Kaddafi vardı, Malta da Kaddafi’nin küçük bebeğiydi. Şu anda ise Azerbaycan var, Malta onların oyuncağı gibi, istediklerini yapabiliyorlar.

-Daphne projesi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Projeyi başlatan Laurent Richard’i daha önceden tanıyordum. Bize ulaşarak gazetecileri bir araya getiren ve annemin araştırmalarını devam ettirecek bir platformdan bahsetti. Bu proje ile bir gazeteciyi öldürdüklerinde ötekinin onun yerini alacağını, haberlerin daha geniş olarak işleneceği mesajını vermeyi amaçladık. Ekonomi Bakanı Christian Cardona’nın tutuklanan kişilerden ikisiyle aynı bara gittiğini biliyoruz.  Bunu da Daphne project ortaya çıkardı. Kardeşlerim ile tehditler nedeniyle yurtdışında yaşıyoruz. Babam hâlâ Malta’da, hem avukatlığı hem de  annemle beraber inşa edip 27 yıl boyunca yaşadıkları evi bırakmak istemedi. Annem öldürülmeden önce yolda bazı insanlar ona hakaret eder, bazı insanlar ise teşekkür edip sarılırlardı. Benim de başıma geldi, insanlar yanıma gelip bu işi yaptığın için teşekkür ederim diyorlardı. Annemin cenazesinden beri Malta’ya iki kez döndüm ancak biri beni tanısa bile gelip kulağıma fısıldıyor. Herkes korkuyor, kimse konuşmak istemiyor.