Ankara’daki bir plazanın 20’nci katından şüpheli şekilde 'düşerek' yaşamını yitiren Şule Çet’in davasında 2’nci duruşma bugün görüldü. Dava öncesi sanık Çağatay Aksu'nun avukatı tarafından verilen dilekçede, "Şule Çet'in psikolojisinin babası para göndermedi diye bozulmuş olabileceğini" iddia edildi ve banka hesaplarının incelenmesi talep edildi.
Duruşmaya, sanık Çağatay Aksu'nun, Şule'nin babasına söylediği, "Kızına sahip çıksaydın" sözleri damgasını vurdu. Gergin geçen duruşmada sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilerek dava 10 Temmuz'a ertelendi.
Saat 10:00'da başlaması gereken duruşma, yoğunluk sebebiyle avukatların içeri alınamamasından dolayı 11:15 sıralarında Çet ailesinin avukatı
Umur Yıldırım’ın savunması ile başladı. Yıldırım, duruşma salonuna kurulan projeksiyona yansıtılan fotoğraflar eşliğinde sanıkların yalan söylediğini belirterek şunları söyledi:
“Olay iddia edildiği gibi misafir odasında değil de makam odası diye nitelenen büyük salonda yaşandı. Misafir odasının o kadar toplu olma sebebi delillerin karartılması değil o odaya gidilmemiş olmasıdır. Olayın misafir odasında yaşandığını iddia ederek sanıklar birbirini korumaya çalışıyor. Salondaki camda Berk Akand’ın avuç içi izinin olması da bunu doğruluyor. Aynı zamanda Şule’nin düştüğü yer de dikkate alındığında salon camının altında olduğu görülüyor. Berk bu davanın en büyük sanığı olduğu kadar tanığıdır da… Berk bir önceki duruşmada Çağatay’ın bardakları yıkadığını itiraf etti. Şule’nin kanında bulunan ilaca evinde ve çantasında ulaşılamadı. Bu ilaç Şule’nin içeceğine mi karıştırıldı?
Sanık avukatları Şule’nin ekonomik gerekçe ile intihar ettiğini iddia ediyor. Hangimiz babamız para göndermiyor diye kendimizi bir plazanın 20. katından aşağı attık?
(Liora Morhayim)
Olay günü çekilen videolarda perdelerin inik olduğu gözüküyor, sabah polisler tarafından çekilen fotoğraflarda ise perdelerin açık olduğu gözüküyor. Demek ki olaydan sonra perdelerin nasıl durduğunu hatırlayamadıkları için öyle ayarlamışlar.
İfadelerinde hava almak için camların açık olduğunu söylemelerine rağmen çekilmiş görüntülerde perdeler kapalı. Demek ki mahrem bir şeyler yaşandı ki perdeleri kapatma ihtiyacı hissettiler. Sabah da nasıl ayarlaması gerektiğini bilemeyip perdeleri açtılar.
Şu anda gsm kayıtlarından baz istasyonu kayıtlarını inceliyorlar. Şule’nin telefonunun konum verileri ile görüntüleri karşılaştırdığımızda hangi saatte hangi odada olduğu dair anlaşılabiliyor. Aynı şekilde Berk Akand’ın da hareketleri belli oluyor. Baz istasyonu verilerine göre Berk iddia ettiği gibi uyumuyor. Hareket ettiği görülüyor.
Şule’nin kanında bulunan uyku getirici hapın kabı ne çantasında ne de evinde bulunamamıştır. Bence tartışılması gerekilen konu uyku getirici hapın nasıl kanında bulunduğu olmalıdır. 2016’daki rapordan Şule’nin psikolojik sorunu olduğu söyleniyor, annesi öldüğü için hatta babası para göndermediği için intihar etmiş olabileceği söyleniyor. Ama düzenli olarak hap kullanmıyor. Bunlar tamamen manipülasyon."
Berk Akand: Ben itirafçı falan olmadım
Bunun üzerine sanık Berk Akand, “Ben ayakta durmuyordum ve bu yüzden uyuyordum. Ben itirafçı falan da olmadım” dedi.
Sanık Çağatay Aksu’nun annesi tanık olarak dinlendi. Olayın ardından kendisine telefon edildiğini "Çağatay serbest bırakılacak" dendiğini söyleyen Aksu’nun annesi, “Dolandırıldım” dedi ve, “Gelen telefondan sonra avukatımı aradım ve o da dolandırıldığımı söyledi" diye konuştu.
"Odaya girdiğimde beli yarıya kadar sarkmıştı"
Mahkeme başkanının “Olay günü sizi Çağatay aradı mı?” sorusuna ise Aksu’nun annesi, “Gündüz beni aradığında bir iki saat işi olduğunu söyledi. En son gece ikiyi çeyrek geçe aradım. Ben ses tonundan alkol aldığını anladım. Sinirlendim Ramazan’da alkol içtiği için telefonu kapattım. ‘Biz anne Rıfkı’da oturduk, plazaya gittik. Anne odaya girdiğimde beli yarıya kadar sarkmıştı. ‘Ben gidiyorum’ dedi ve düştü’ dedi” yanıtını verdi.
“Kızına sahip çıksaydın”
Sanık avukatı Umur Yıldırım’a seslenerek, “Bizim mal varlığımızı bu kadar insana açıklar mısınız? Şu anda kirada oturuyorum, arabam yok. Bu zamana kadar siz sosyal medyada hep konuştunuz biz sustuk. Sadece Çağatay’ın yatak odasını araştırıyorlar başka bir şey yapmıyorlar oldu” dedi. Bu sözlerin ardından mahkeme salonunda tartışma yaşandı.
Sanıkların tarafından Şule Çet’in babasına “Kızına sahip çıksaydın” dendi. Aksu’nun bu sözü üzerine mağdur avukatları ile sanıklar arasında tartışma yaşandı.
Şule'nin arkadaşı: Bana Çağatay'ın kendisini rahatsız ettiğini söylemişti
Şule Çet’i 2009’dan bu yana tanıdığını belirten Çet’in eski erkek arkadaşı mahkemede ifade verdi. Çet ile daha önce psikiyatriye gittiklerini söyleyen Çet’in eski erkek arkadaşı, “Doktor herkese söyleyeceği şeyleri söyledi ve bir şeyimizin olmadığını söyledi” dedi.Ardından tanık olarak Şule’nin arkadaşı Gözde Yalçın dinlenmeye başladı. “Şule’nin intihar etme ihtimaline inanmıyorum" diyen Yalçın, "Olaydan iki hafta önce beni arayarak işten çıkarıldığını ve parasını alamadığını belirtti. Şule bana Çağatay’ın kendisini rahatsız ettiğini söylemişti" diye konuştu.
Sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand’ı 13 yıldır tanıdığını söyleyen ve olay gecesi sanık Akand’ın, “Viski alacağım dükkanı açar mısın?” diye kendini aradığını söyleyen market sahibi tanık, “Berk dükkana geldi serbest bırakılınca. ‘Başımızdan böyle böyle olay geçti kız kendini attı. Ben odadaydım görmedim’ dedi. Sonrasında olay sosyal medyada duyuldu. Çağatay ile dört beş yıldır konuşmuyordum. Bana borcu vardı ödemiyordu” ifadelerini kullandı.
Berk Akant: Bir saat önce görüntülerimi facebookta paylaşmışım, hangi manyak yapar bunu!
Duruşmada söz alan sanık Berk Akant, “Tecavüz edip, öldürdüğümü iddia ettikleri kızla bir saat önce görüntülerimi facebookta paylaşmışım. Allah aşkına hakim bey hangi manyak yapar bunu?” diye sitem ederken salondan, "Sizin gibi manyaklar yapar" sesleri geldi.
Çet ailesinin avukatları savunmalarını yaptı. Avukat Onur Tatar şunlar söylendi:
“Dosyaya sunulan Mersin Üniversitesi Raporu’nu hazırlayan kişileri gelecek celse dinleteceğiz. Meslektaşlarım ise mahkemeye sundukları rapor ile tartışmaya neden olan Mehmet Nuri Aydın’ı buraya getirebilirler mi? Daha önce meslekten çıkarılan adlı tıp uzmanı Aydın, geç saatte içkili ortamda olanların kişinin rızasında olduğunu belirtiyor. Bu anlayışla biraz önce Çağatay’ın ağzından 'Kızına sahip çıksaydın' ifadesi çıktı."
Bu sırada salondan alkış sesleri yükseldi. Sanık avukatı “Burası kadın programı değil” dedi. Sanık avukatının sözlerine itiraz edildi.
"Tokalaştık diyorlar… Anal bölgedeki ısırık ve tükürük ne? Tecavüz ettiniz"
Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tokalaştık diyorlar… Anal bölgedeki ısırık ve tükürük ne? Tecavüz ettiniz. Maktulün kanunda tespit edilen ilaç direncini kırmış. Yani her şey planlanmış.”
Çet ailesinin avukatı Ferhat Gebeş de şunları kaydetti:
“Çağatay Aksu olay sonrası verdiği ifadede Şule’nin düştüğünü ve tutamadığını belirtti. Olay sonrası bilirkişi mütalasına göre cam üzerinde ne sanıklara ne de maktule ilişkin parmak izi yok. Umur Yıldırım’ın de belirttiği gibi olay salonda yaşanmıştır.
Şule’nin intihar ettiği belirtilirken Şule’nin dört ayak üstü düşmesi imkânsız. Ayrıca Şule’nin ayakkabıları ayağında değil. Önce sol ayakkabısı sonra da sağ ayakkabısı atılmış. Sol ayağında çorap var. Sanıklara soruyorum diğer çorap nerede?”
Şule’nin düşme sonrası görüntüleri gösterildi
Avukat Gebeş olay yeri görüntülerinden Şule’nin düşme sonrası görüntülerini gösterdi. Duruşmayı izleyenler, Şule’nin son görüntüsünün ekrana yansıtılması ile duygusal anlar yaşadı.
Sanık Çağatay Aksu: Suçluysam beni asın
Çağatay Aksu şunları kaydetti:
“Yoruldum. Delil bulursanız beni asın. Benim DNA örneğim yok. Tecavüz edeceksiniz ve DNA örneğiniz geçmeyecek, mümkün değil. 10 aydır cezaevindeyim. Her geldiğimde suçlamalar değişmiş oluyor. Umur Bey tanık ifadeleri için yönlendiriyor. Pınar’ı aramış ve porno görüntümüz olduğunu söyleyerek yönlendirmiş. Yorulduk.
Beni senaryo ile yargılamayın. Ben beraatimi alıp gideyim. Cezaevinde ödül almışım. Cezaevindekiler suçluyu gözünün içinden tanıyor. 70 metreden insan düşerken ayağından çıkması kadar normal bir şey var mi? Raporlarda tecavüz ile ilgili bir şey var mı? Cezaevinde yatmayı hak eden bir insan değilim."
Berk Akand: Beraatimi istiyorum
Berk Akand da şöyle dedi:
"Ben dünyaya cezaevinde çürümek için gelmedim, ben kaçmak isteseydim benim saçımın telini bulamazlardı. Beraatimi istiyorum hakim bey.”
Sanık avukatı Levent Erkmen: Para yollanmaması ve okulda durumunun iyi olmaması intihara sürükler
Sanıkların avukatı Levent Erkmen, Şule’nin okul durumu ile ilgili yazı yazılmasını istedi. Erkmen şunları söyledi:
“Babasının para göndermediğini iddia ediyoruz. Para yollanmaması ve okulda durumunun iyi olmaması intihara sürükler. Şule’nin telefonunun son iki günlük kayıtlarını da isteyelim. Twitter’ının da doktor tarafından incelenip psikolojik durumu ile ilgili rapor yazılmasını istiyoruz.
Bırakıldıklarında yurt dışına çıkacaklarmış, anne baba emekli… Zengin erkek fakir kız algısı yaratılıyor. İddiaları çürüttüğümüze inanıyorum. Uzman psikolog dinlenirse majör depresif hastanın durumu anında değişir. Suçsuzluğumuzu ispatlamaya çalışıyoruz. Müvekkilimin ekonomik durumu değil yurt dışı, şehir içinde bir yere gitmeye dahi uygun değil. Eser miktarda DNA’ya doku deniliyor. Savcı iddianamesini çürüttük. Sosyal medyaya kötü yansıtıldı. Benim ağzımdan kızlık zarı diye bir laf çıkmadı…
Toplanan deliller çok fakat bu suçu işlediklerine dair somut delil yok. Kaçma şüphesi mevcut değil. Delilleri karartma ihtimali de yok. Diğer odadan düşme ihtimali var mı diye keşif yapılsın. Tecavüz ve öldürme olayı saptanamadı. Beraat talep ediyorum.”
Sanık avukatı İskender Fatih Malkış: Söylediklerimin aksine bir delil çıkarsa ben bu davadan çekilirim
Sanık avukatlarından İskender Fatih Malkış tahliye talep etmedi ve şöyle konuştu:
“Gerçeğin açığa çıkmasını istiyoruz. Söylediklerimin aksine bir delil çıkarsa ben bu davadan çekilirim. Şule o gece Furkan’la mesajlaşmış olabilir. Şule’nin telefon kayıtlarında o geceye ait kayıtlar yok. Dosyada resmî adlı tıp raporunda cinsel istismar olmadığı yazıyor. Erkek arkadaşı olan bir kızda anal bölgede ‘psa’ çıkması o gece olduğu anlamına gelmez. Bir daha ki rapora kadar içeride yatsın tahliye istemiyorum.”
Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi
Mahkemede ara karar verildi. Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilerek, duruşma 10 Temmuz’a ertelendi.
Ayrıca Şule’nin misafir odasından değil de salondan atıldığı iddiası ile ilgili tekrar olay yeri incelemesine, Şule’nin ruhsal durumu ile ilgili psikolojik tedavisine ilişkin evrakların istenmesine karara verildi.
Çet’in ölümünün ardından ’intihar’ olarak başlatılan soruşturma, cinsel saldırı ve cinayet soruşturmasına dönüşmüş, ilk ifadelerinin ardından serbest bırakılan sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand tutuklanmıştı. Hazırlanan iddianamede Aksu ve Akand’ın ‘kasten öldürme’ ’cinsel saldırı’ ve hürriyetten yoksun bırakma’ suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenmişti.
İlk duruşmada Barolar Birliğinin ülkenin çeşitli illerinden gelen temsilcileri ve TBMM’den bir çok komisyon üyesi müdahillik talebinde bulundu. Çet’in ailesi ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı dışındaki tüm müdahillik talepleri mahkeme tarafından reddedildi.
Sanıklar Çağatay Aksu ilk duruşmada, “Bütün gece müzik dinlemekten başka bir şey yapmadık. Şule’nin psikolojisi iyiydi. Aramızda yakınlaşma olmadı” demişti. Berk Akand ise, “Müzik dinlerken içimin geçtiğini hatırlıyorum. İlk hatırladığım Çağatay’ın Berk diye bağırıp beni dürttüğü. Işıklar açıldı ve gözüm açılmadı. Önce müzik kapandı. Windows’un kapanış sesini duydum. Şişe şıngırdama, bardak yıkanma sesi duydum. Çağatay ofisten çıkıyordu arkasından gördüm” ifadelerini kullanmıştı.
Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava saat 10:00’da başlaması planlanan dava öncesi adliye önünde bir araya gelen kadınlardan Şule Çet için dayanışma çağrısı geldi. Sanıkların avukatları aracılığıyla yaptıkları, "Şule'nin maddi hesapları incelensin. Maddi gerekçelerle psikolojisi bozulmuş olabilir" talebini, "Utanmazca" diye eleştiren kadınlar, "Bugün Şule burada yok ama bizler varız. Hiçbir kadının değersiz bir et parçası gibi bir plazanın 20. katından atılmasına bundan sonra izin vermeyeceğiz" açıklamasında bulunuldu.