Süleyman Demirel, başkanlık sistemini neden istedi?

Süleyman Demirel, başkanlık sistemini neden istedi?

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in başdanışmanlarından Mehmet Ali Bayar, kendi dönemlerinde Fransız tipi yarı başkanlık sistemini esas alan çalışmayı Feridun Sinirlioğlu ile birlikte yaptıklarını anlattı. “1961 Anayasası ile kurulan sistemde Meclis kilitlendiğinde millete gitme imkânı yoktu. 12 Mart’ta cumhurbaşkanlığı krizi yaşandı, millete gidilerek çözülemedi. Koalisyonlar dönemine girildi" diyen Bayar, "12 Eylül’den önce Demirel, ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamıyor, anarşi ve terör var. Bunalımı aşmak için millete gidelim’ dedi. Bunu gerçekleştirme imkânını bulamadı. 12 Eylül’de darbe oldu. 12 Eylül Anayasası da millete gitmenin yollarını açmadı. Demirel, 28 Şubat’ta bunu bir kez daha yaşadı" ifadesini kullandı.

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'nin Mehmet Ali Bayar'ın da açıklamalarına yer verdiği (17 Kasım 2016) yazısı şöyle:

Mehmet Ali Bayar: Demirel'in talimatıyla başkanlık çalıştık

Cumhurbaşkanlığı döneminde Demirel'in başdanışmanlarından Mehmet Ali Bayar aradı.

‘Sürpriz öneri’ başlıklı yazımda yer alan ve Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde, başkanlık sistemini esas alan bir çalışma yaptırdığı yönündeki yazıyı konuştuk. Bayar, öncelikle belirsizliği ortadan kaldırdı.  “Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in talimatıyla bir çalışma yaptık” dedi. Fransız tipi yarı başkanlık sistemini esas alan çalışmayı Feridun Sinirlioğlu ile birlikte yaptıklarını anlattı. Uzun süre Dışişleri müsteşarlığı ve bir dönem bakanlık yapan Feridun Sinirlioğlu şimdi BM Daimi Temsilcimiz olarak görev yapıyor. O dönem Cumhurbaşkanı Demirel’in başdanışmanlarından biriydi. Mehmet Ali Bayar ise Demirel döneminin en yakın tanıklarındandı. DP-AP çizgisinden gelen bir ailenin çocuğu. Demirel’in siyaset arkadaşı Nuri Bayar’ın oğlu. Kendisini çok iyi yetiştirmiş bir isim. Bir dönem politikaya atılıp DTP genel Başkanlığı yapmıştı. “Sayın Demirel’in hem devlette hem siyasette çok yakınındaydım. Kendi hatırasına çok büyük hürmetim var. Bu konuda bir açıklama yapma gereği duydum” dedi.  Cumhurbaşkanı Demirel’in talimatıyla hazırladıkları taslağı önce geniş bir hukukçu grubu ile tartıştıklarını Coşkun Kırca ve Nur Vergin’in çalışmalarından yararlandıklarını anlattı.

Türkiye tıkandığında demokrasiyle açalım

Peki neydi o çalışma? “Sayın Demirel, ‘Türkiye tıkandığında bunu demokrasi içinde açalım. Sistemdeki tıkanma bunalıma dönüşmeden millete götürelim’ diye bir çaba içindeydi. Bizden de bu tıkanmanın yollarını açacak çalışmaları yapmamızı istedi. Amerikan tipi başkanlık sistemini esas almadık. Çünkü ABD’nin geçtiği tarihi süreçler ile siyaset kültürü farklıydı. İngiliz sistemini de etüt ettik. Bizimki kıta Avrupa’sının sistemi olduğu için en uygun sistem Fransız tipi yarı başkanlık sistemiydi.” Mehmet Ali Bayar, Demirel’i sistem arayışına iten süreçleri de özetledi. “1961 Anayasası ile kurulan sistemde Meclis kilitlendiğinde millete gitme imkânı yoktu. 12 Mart’ta cumhurbaşkanlığı krizi yaşandı, millete gidilerek çözülemedi. Koalisyonlar dönemine girildi. 12 Eylül’den önce Demirel, ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamıyor, anarşi ve terör var. Bunalımı aşmak için millete gidelim’ dedi. Bunu gerçekleştirme imkânını bulamadı. 12 Eylül’de darbe oldu. 12 Eylül Anayasası da millete gitmenin yollarını açmadı. Demirel, 28 Şubat’ta bunu bir kez daha yaşadı.” Demirel demek, Türk siyasetinin son 50 yılı demek. Mehmet Ali Bayar, Demirel’in 1 Ekim 1997 tarihinden başlamak üzere üst üste Meclis’in açış konuşmalarında ve 4 Şubat 1998 tarihinde Ankara Genç İşadamları Derneği Kongresi’nde bu düşüncelerini ve taslak metni kamuoyuyla paylaştığını hatırlattı. Yani sehven ortaya çıkmış bir metin değil, Cumhurbaşkanı Demirel’in talimatıyla yapılmış bir çalışma olduğunun altını çizdi. “Demirel, İngiliz sistemini inceletti. Kriz halinde başbakan, kraliçeye mektup yazıyor, ülke seçime gidiyor. Fransız sisteminde hükümet güvenoyu alamazsa ülke seçime gidiyor. Kendisini bu arayışa iten 28 şubat oldu. 28 Şubat’ta devlet tıkanmıştı ancak seçime gidecek bir mekanizma yoktu.” 28 Şubat’ta Demirel, o nedenle cumhurbaşkanının parlamentoyu feshetme yetkisini gündeme getirdi. Demirel’in talebi, tek yanlı fesihti. Bugün de AK Parti, çift taraflı fesih öneriyor. 

Özal ve Demirel'in yapamadığını yapıyor

Özal, Demirel ve Erdoğan gibi icranın içinden gelen güçlü liderler her zaman, sistem tıkanıklıklarını aşacak güçlü yönetimleri sağlayacak bir sistem arayışı içinde oldular.  Bugün AK Parti’nin MHP’ye sunduğu başkanlık sistemini esas alan taslağı tartışıyoruz. Bazı siyasetçiler başkanlık sistemi tartışması uzaydan gelmiş gibi hareket ediyor. Ama işin aslı öyle değil. Başkanlık sistemini Turgut Özal Türkiye’nin gündemine soktu. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel savundu.  Recep Tayyip Erdoğan ise düşünce bazından sistem değişikliğine dönüştürüyor.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özal ve Demirel’in isteyip yapamadığını gerçekleştiriyor.