Samsun'da "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza attıkları için haklarında yapılan haberlere kendilerini hedef gösterdiği gerekçesiyle erişim yasağı getirilmesini isteyen akademisyenlerin talebi “PKK ile bağlantılı olduklarının ileri sürülmesi de son derece normal kabul edilmeli” gerekçesiyle reddedildi.
Hürriyet gazetesinden Mesut Hasan Benli'nin haberine göre; Samsun 2. Sulh Ceza Hakimliği kararında, 1128 akademisyenin imzaladığı barış bildirisinin “PKK’nın siparişiyle hazırlanan bir bildiri olduğu" öne sürülerek, “Bu haliyle söz konusu haberlerde bu bildiriyi imzalayanların PKK ile bağlantılı olduklarının ileri sürülmesi de son derece normal kabul edilmelidir” görüşüne yer verdi.
Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ) görev yapan 7 akademisyen hakkında, isimleri verilerek, “OMÜ’deki Hendekçi Akademisyenler Hakkında Soruşturma açıldı”, “PKK’nın OMÜ’lü Hendekçi Akademisyeni ODTÜ Direnişini de İmzalamış”, “İşte PKK’nın OMÜ’deki Hendekçi Akademisyenleri”, “OMÜ’deki PKK’nın Sözde Barış Akademisyenleri” şeklinde haberler yayınlandı.
Akademisyenler, kendilerini hedef haline getiren söz konusu haberlere erişim yasağı getirilmesi için Samsun 2. Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurdu. Hakimlik, akademisyenlerin erişim yasağı talebini reddetti. Sokağa çıkma yasağının uygulandığı yerlerde devletin PKK’ya yönelik mücadelesinin detaylı bir şekilde anlatıldığı kararda, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Ülkemizin yüksek öğretim kuramlarında çalışan 1128 akademisyen tarafından sadece devletin suçlandığı, PKK’nın ve terörün hiçbir şekilde kınanmadığı, bahsinin dahi yapılmadığı bir bildiri yayınlanması doğal olarak akıl, vicdan sahibi herkes tarafından tepkiyle karşılanmış, bu konuda haber ve yorumlar yapılmıştır. İçeriğin çıkarılması istenilen haberler de bu minval üzeredir. Bu haberlerde, bildiriye imza atan kişilerin yaşa dışı bölücü terör örgütü PKK ile aralarında bağlantı kurulması talepte bulunanları rahatsız etmekte olup bu kişiler söz konusu bildiride rahatsız oldukları PKK’ya en basit ifadeyle tepki bile göstermişlerdir.
Aralarında bağlantı olmadığını savundukları PKK terör örgütünün yıkıcı, bölücü faaliyetlerinin sonucu olarak bu PKK terör örgütüne karşı yapılan operasyonları eleştirmek, Devleti katliamla suçlamak tam da PKK terör örgütünün istediği şeyi yapmaktır. Bu bildiri ancak siparişle PKK tarafından yazdırılmak istense bu kadar yazılabilir.
Bu haliyle söz konusu haberlerde bu bildiriyi imzalayanların PKK ile bağlantılı olduklarının ileri sürülmesi de son derece normal kabul edilmelidir. Bu bildiriyi imzalayanlar Devleti katliam yapmakla suçlarken düşünce ve ifade hürriyetine sığınırlarken bu durumu haber yapan, kendilerini rahatsız edici buldukları ithamlarda bulunduklarını ileri sürdükleri basının düşünce ve ifade ile haber verme hürriyetinden rahatsız olmaktadırlar.
Fransa’nın başkenti Paris’te Kasım 2015’te yapılan terör eylemleri sonucu Fransa’da 3 ay süreyle OHAL ilan edilmiş ve bu duruma Fransızların bir bildiri yayınlayarak tepki gösterdiklerine dair bir habere rastlanmamıştır. Uygarlığın merkezi kabul edilen Batı’da meydana gelen en ufak bir terör saldırısı sonrası neredeyse bütün özgürlükler kısıtlanırken bu durum normal kabul edilip buna ses çıkarılmazken, ülkemizde yıllardır süren terör saldırılarına karşı Devletin görevini yapması tepkiyle karşılanmakta, Devlet katliamla suçlanmaktadır. Bu bildiriyi imzalayan kişilerin en azından evrensel olan insan hakları bakımından çifte standart içerisinde olmamaları kendi etik değerleri açısından beklenilen bir durumdur.”