Mersin’deki Sünni din adamları ve Alevi dedeler, yurttaşlara anayasa değişikliği referandumuna dair tercihlerini yaparken, dikkat etmeleri gerekenler konusunda uyarıda bulundu. Din alimleri ve dedeler, tercihlerin hem dini hem de tarihsel açıdan önemine dikkat çekti.
Sünni Din Adamı İbrahim Yüce, tek adamlığın Allah'a şirk koşmakla eşdeğer olduğunu belirtirken, Alevi dedesi Hasan Kılavuz da, "Bu ülke saray ve sultanlardan çok çekmiş. Padişahlık ve sultanlık geri gelmemeli" dedi.
dihaber'de yer alan haber göre, Sünni din adamı ve 30 yılı aşkın Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak imamlık yapan İbrahim Yüce, anayasa değişiklik referandumuna ilişkin İslami olarak yapılması gerekenin insanların hür iradeleri ile karar vermelerinin sağlanması olduğunu ifade etti. İnsanların kararlarını verirken, doğrudan taraf olmaları gerektiğini belirten Yüce, İslami ya da farklı diğer inanca sahip kesimlerin tamamının gözetilerek karar alınmasının insanlığın yararına olacağının altını çizdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP çevresinde "Hayır" diyenlerin terörize edildiğine dikkat çeken Yüce, İslamın bu yaklaşımı kabul etmediğini vurguladı.
Yüce, devletin görevinin tarafların kendi iradelerini hür bir şekilde açıklamasına yardımcı olmak olduğunu belirterek “İslam da der ki bir araya gelin karar vereceğiniz konularda tartışın ve doğru olan kararı verin. Yanlış olan bir şeyin yanlış olduğunu çevrenize yayın. Bizim tercihimiz doğru olan taraftır. Mazlumların, ezilenlerin tercihi hangisi ise bizim tarafımız da odur” diye konuştu.
Yapılmak istenen değişiklik ile tek kişiye mutlak bir yetki verildiğini belirten Yüce, yaşadıkları dönemlerde Hazreti Muhammed ve inandıkları tüm peygamberlerin bu anlayışa karşı olduklarını belirterek şunları söyledi:
“Yalnızlık ve teklik Allah’a mahsustur. Güç de yalnız Allah’a aittir. Eğer bir kişi tek olmak istiyorsa ve tüm güçleri elinde toplamak istiyorsa bilsin ki o şirk koşuyordur. Allah’a karşı geliyordur. Bu nedenle biz doğru olan tarafta, mazlumdan yana taraf olmalıyız.”
Alevi toplumunun yıllardan bu yana eşit yurttaşlık ve inanç özgürlüğü taleplerinin karşılanmadığını belirten Mersin Cemevi, Alevi Kültür Dernekleri Başkanı ve Alevi Dedesi Hasan Kılavuz, Alevilerin taleplerinden asla vazgeçmediklerini hatırlattı. Bir Alevi dedesi olarak anayasa değişiklik paketi referandumunda insanların berrak bir şekilde düşüncelerini belirtmeleri taraftarı olduğunu belirten Kılavuz, insanların düşüncelerini belirtirken konuyu da kavramaları gerektiğinin altını çizdi. Karşımızda bir anayasa değişikliği ve bu anayasanın getirdikleri ile götürdükleri olduğunu belirten Kılavuz, “Bu topraklarda biz yaşıyoruz. Yalnız değil hep birlikte yaşıyoruz. Her kanaat önderi, her kamil kişi, her vatandaş düşünmeli ki bu yasalar çıkıyor ama ne için çıkıyor. Benimle ilgili benden sonraki çocuklarım için ne getiriyor, ne götürüyor diye düşünmeli. Bütün bunları düşünerek, akıl süzgecinden geçirerek bir karar vermeli. Bu süreçlerden geçtikten sonra vicdanını hakkın terazisine koyarak kararını verebilir” diye konuştu.
Alevilerin ülke ile ilgili tüm yetkilerin tek kişide toplanmaması konusunda duyarlı olduklarını belirten Kılavuz, “Bu yolun (Aleviliğin) yol kurucuları hiçbir zaman saraylara ve sultanlara mahkum olmamışlar. Hiçbir zaman saray ve sultanların verdiği emirlere baş eğmemişler. Ve doğru bulmamışlardır. Halkın iradesini, kararlarını ön planda tutmuşlardır. Bu konuda yol tutmuşlardır. Bu gün de ben diyorum ki tek bir kişinin iki dudağı arasından çıkan kararlar bu topluma huzur vermez. Bizim inancımız da böyle birşeyi kabul etmez” dedi.
Toplumun tüm kesimlerinin Anayasa değişiklik referandumunda tercihinin ‘Hayır’dan yana olması gerektiğini vurgulayan Kılavuz şöyle konuştu: “Şuna inanıyorum ki bu halk aklıselim kararlar verecektir. Tüm yetkileri tek kişinin eline verdikten sonra o yetkilerle ne tür acılara sebep olduğunu tarihte görmüştür bu halk ve ona göre karar verecektir. Bu ülke saray ve sultanlardan çok çekmiş. Padişahlık ve sultanlık geri gelmemeli. Derebeylik yeniden oluşturulmamalı. Bu tek kişi anlayışının bu topraklarda mayalanacağına ben imkan vermiyorum. Halkın böyle bir şeye izin vereceğine ihtimal vermiyorum. En küçük demokratik kuruluşlarımızda bile ortak yönetimler oluşuyor. Bu yönetimler kendi aralarında ortak kararlar vererek, bulundukları alanlardaki hizmetleri ortak bir şekilde yapıyorlar. Ülkemizde de demokrasi olacaksa halkın seçtiği Meclisin iradesinin tek kişinin eline bırakılmaması gerekiyor."