VOLKAN KOÇ / İSTANBUL
Kıbrıs'ta askerlik yaparken intihar ettiği iddia edilen er Ertuğrul Dokuyucu'nun (20) babası Tayyip Dokuyucu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Baba Dokuyucu, oğlunun öldürüldüğünü öne sürerken, "Oğlum çenesine dayadığı G-3 tüfeği ile intihar ettiği söyleniyor ama başında küçük bir kurşun deliği var, çenesi ise paramparça olmuş" diye konuştu.
Lefkoşa Derboyu'nda Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı 3. piyade taburu 10'uncu bölükte, askerlik görevini er olarak sürdüren 8 aylık asker Ertuğrul Dokuyucu'nun 4 Kasım tarihinde intihar ederek yaşamına son verdiği açıklandı. Ancak Dokuyucu'nun ailesi oğullarının intihar etmeyip cinayete kurban gittiğini öne sürdü.
G-3 tüfeği ile bir askerin kendisini kafasının üst tarafından vurmasının imkansız olduğunu söyleyen ve baba Tayyip Dokuyucu,''İntihar ettiği söylenen oğlumu hususi biri başının üst tarafından vurmuş. Oğlum cinayete kurban gitmiştir'' dedi.
Oğlunun bölüğündeki A.A isimli asteğmen tarafından sürekli kötü muamele ile karşılaştığını ileri süren baba Dokuyucu yaşananları şöyle anlattı:
''Bir akşam bölüğünden bizi aradığında, 'Asteğmen A.A, geceleri beni yatağımdan kaldırıyor. Ağaca, taşa tekmil verdiriyor. Yerde süründürüp başımı çiğniyor. Bazı geceler, traktörün deposuna mazot doldurtup bana tarla sürdürüyor. Kucağıma ise el bombası dolduruyor. Bölükten tabura kadar götürmemi istiyor. Alıp götürüyorum, o da benim yanımda yürüyerek geliyor. Artık dayanamıyorum' demişti. İtihar ettiği iddia edilen gün de Ertuğrul bölükten telefonla bizi aradı. 'Asteğmen yine beni dövdü' deyip ağladı. Telefon görüşmesi bittikten sonra da telefonu bölük komutanı Yüzbaşı Hüseyin Kansu'yu aradım. 'Asteğmen yine benim oğlumu dövmüş, hemen oraya geliyorum' dedim. Bölük Komutanı, 'Gelme, ben hallederim' diye karşılık verince oraya gitmekten vazgeçtim. Ama gitmediğime de bin pişman oldum. Keşke gitseydim. Oğlumla konuştuktan saatler sonra oğlumun intihar haberi bize ulaşınca yıkıldık, bittik."
Oğlunu morgda gördüğünü anlatan Dokuyucu, gözyaşlarına hâkim olamayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Morg'ta oğlumun cansız bedenine baktığımda başının orta yerinde kurşun kalem kalınlığında bir delik vardı. Çenesinin altı ise paramparçaydı. Parçalanmış çene altından ot çıkardım. Morgta oğlumun resmini çekmek istedim. Ancak polis izin vermedi. Gömleğinin düğmelerini çözmek istedim. Ona da izin vermediler. Ama avukatımız oğlumun vücudunu görmüş. Oğlumun vücudunda da işkence izleri varmış. Sonradan bir tahkikat memuru, 'Darp izi vardı, bunun için vücudunu görmenize izin verilmedi' diye bana itirafta bulundu. İnsan vücuduna kurşun nasıl girer, nasıl çıkar. Bunu herkes iyi bilir. Girdiği yerde sadece bir delik açar, çıktığı yeri ise parçalar. Bu şu oluyor. Birisi oğlumun kafasına silahı dayayıp ateş etmiştir. Kurşunda çeneden çıkmıştır. Siz bir baba olsanız inanır mısınız böyle bir intihara? G-3 silahı ile hem de. Delikanlı koskoca silahı başının üstünde tutacak ve kendini vuracak. Böyle bir intihar görüldü mü hiç? Ama bölükteki Başçavuş Derviş Çapkıner, 'Diz çöktü, silahı çenesine dayadı ve kendi kendini vurdu' diyor. Nereden biliyor diz çöktüğünü? Hele tetiği Ertuğrul'un çektiğini nereden görmüş? Sorun bakalım. Orada mıydı? Sorulacak soru bu değil yalnız. Sorular yığınla. Oğlumun otopsi raporunu bile bize vermediler."
İntihar ettiği söylenen oğlunun ölüm nedeninin netleşmesi için mezarının açılmasını talep eden baba Dokuyucu'nun talebi kabul edilmedi.
Dokuyucu, "Oğlumun Adli Tıp raporunu istiyorum ama sivil savcı kabul etmedi. Savcıya gittim, bana mezarın açılmayacağını söyledi. Kendisi isterse açılırmış mezar" dedi.
Olay sonrasında, ifadeleri alınan askerlerin, ifadelerinde ne söylediklerini bilmediğini belirten baba, askerlerin ifade tutanaklarının kendilerine verilmediğini söyledi.
Olayın basına yansımasının askeri mahkeme iki kişi hakkında tutuklama kararı verdi. Tutuklanan zanlılardan birisi Dokuyucu'ya sürekli kötü muamele yaptığı öne sürülen Teğmen A. A., diğer zanlı ise o saatte nöbeti olan ve Dokuyucu'nun ölümüyle sonuçlanan olayda kullanılan G-3 tüfeğinin sahibi olduğu ortaya çıkan çavuş S.U olduğu öğrenildi.
Ancak olayla ilgili tutuklanan iki rütbeli personelin tutukluluğu çok sürmedi. Askeri mahkeme tarafından tutuklanan Teğmen A.A ile çavuş S.U 45 gün sonra serbest bırakıldı. Bunun üzerine er Ertuğrul Dokuyucu'nun babası Tayyip Dokuyucu avukatı aracılığıyla AİHM'e başvurdu.