DW Türkçe: Berlin Uluslararası Edebiyat Festivali'nde 2015 yılında Türkiye’de çıkan İstanbul İstanbul adlı romanınızı tanıtıyorsunuz. Kitap daha birkaç gün önce Almanya’da piyasaya sürüldü. Roman, İstanbul’da bir cezaevinde (Cezaevi mi gözaltı merkezi mi) geçiyor, biraz anlatır mısınız?
Burhan Sönmez: İstanbul’da bir sorgu merkezi – bu da Türkiye literatüründe işkence merkezi demektir – yerin üç kat altında bir hücrede tutulan dört kişi. Bu dört kişi birbirini tanımıyor ve sürekli işkence görüyorlar. Hücrede kaldıkları, yani işkenceye götürülmedikleri zaman o karanlık yalnızlıkta zaman geçirmek için birşeye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duydukları şey birbirlerine hikaye anlatmaktır. Ve üç kat yukarıdaki İstanbul hakkında birbirlerine hikaye anlatırlar. Roman bunun üzerinden yol alır.
DW Türkçe: Bu dört kişi birbirlerine İstanbul’u nasıl anlatırlar? Şehir onlar için ne ifade ediyor?
Sönmez: Her biri farklı bir geçmişten geliyor ve her birinin İstanbul’a farklı bir bakışı var. Temel buluşma noktalarından birisi güzellik ve İstanbul. İstanbul’un güzelliği nasıl korunabilir? İstanbul’un güzelliğine biz nasıl layık olabiliriz? Bir şehir kendimizi layık kılmaya çalışıyoruz ya, onu yıkarız, bozarız, yeniden yaparız ama esas olarak orada yaşayan insanlar, biz o şehri hak ediyor muyuz? Bunun üzerinden hikayeler anlatırlar birbirlerine.
DW Türkçe: İstanbul son yıllarda çok değişti. Aynı zamanda devam eden kentsel gönüşüm projelerine tepkiler var. Siz İstanbul ve Cambridge arasında gidip geliyorsunuz. Siz bu değişimleri nasıl gözlemliyorsunuz?
Sönmez: İstanbul’daki değişim çok hızlı ve maalesef bu yeni bir olgu değil. Belki de son iki yüz yılda İstanbul’un kaderine yapışmış parçası bu. Herkes onu değiştiriyor, herkes onu yıkıyor, herkes ona yeni şeyler eklemeye çalışıyor. Bunu kısmen doğru veya normal görebiliriz ama bizdeki esas sorun, bunun politikacılar aracılığı ile sürdürülmesi ve gelen her yeni iktidarın, İstanbul’u kendi ideolojisinin aynası olarak inşa etmeye çalışması. Bugün İstanbul üzerinden süren kent mücadelesi, aynı zamanda güzellik mücadelesi olduğu kadar politik mücadeledir.
DW Türkçe: Peki İstanbul sizin için ne ifade ediyor?
Sönmez: Benim için ifadesi birden fazladır. Bir yerde yaşamak ve oraya sürekli bağlı kalmak güzel bir şey. Sürekli oradan ayrılıp oraya geri dönebilme gücü ve isteği. Benim için İstanbul bu. Ben İstanbul’a ilk 17 yaşında üniversite okumaya gittim. Avukat olduktan sonra İstanbul dışına gittim, sonra geri döndüm, sonra on yıl yurtdışında sürgünde yaşadım, sonra geri döndüm. Benim için İstanbul sürekli farklı yerlere gidilen, ama sonunda geri dönülen merkez.
DW Türkçe: Romanınızın çıkış noktası cezaevi. Türkiye son yıllarda cezaevleri ile düşünceleri nedeniyle tutuklanan insanlarla gündeme geliyor. Siz nasıl bakıyorsunuz tüm bu yaşananlara?
’de birçok insanın cezaevinde tutulması – aralarında Deniz Yücel ve başka Almanlar da var – dünya çapında tartışılan bir konu. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Sönmez: Ben bu kitabı yazmaya yedi yıl önce başladım. O zaman şu anki meselelerden hiçbiri yoktu. Ama yine de insanlar benim romanımı okuduğunda sanki bugünkü durumu ele alıyormuşum gibi hissedebilir. Ben belki de Türkiye’nin kırk yıl önceki halini anlatmak istiyordum. Buradan şunu anlayabiliriz: Türkiye’deki politik durum ve politik acılar maalesef elli yıldır hiç değişmedi. Her kuşak farklı bir şekilde bu sorunları, bu acıları yaşıyor. Ve her yeni hükümet de bu dertleri halkımıza farklı biçimlerde yaşatmaya devam ediyor.
DW Türkçe: Türkiye’den birçok sanatçı kendilerini özgürce ifade edemediklerini söyleyip yurtdışına yerleşiyor. Sizin de bir ayağınız İngiltere’de. Türkiye’deki durum sizin için nasıl?
Sönmez: Türkiye’deki durum benim açımdan yeni ve şaşırtıcı bir durum değil. Ben zaten on yıl İngiltere’de sürgünde yaşadım. Her dönemin kendine has kötülük yaratma özellikleri var. Kıyaslama yerine bugünkü durumu tespit etmek gerek. Bugün nasıl bir koşulda yaşıyoruz. Çok açık yalana ve şiddete dayanan bir iktidar yöntemi var. Buna karşı mücadele etmek gerekir.
DW Türkçe: Daha önce yazdığınız romanlar (Kuzey ve Masumlar) da politik romanlar sayılır. Yazarken insanların algılarını değiştirmek gibi hedeflediğiniz belli birşey var mı?
Sönmez: Ben özellikle bir hayal etme biçimi ortaya koymaya çalışıyorum her romanda. Politika anlatmak ya da toplum sorunlarına değinmek gibi bir derdim hiçbir zaman yok. Benim esas kaygım, bir bireyi ya da birden fazla bireyi anlatıp onların anılarıyla mücadelesini ortaya koymak ve onları geleceğe dair kurduğu hayalleri nasıl gerçekleştirdiklerini veya nasıl hayal kırıklığına uğradıklarını göstermek. Geçmişin hatıralarıyla geleceğin hayalleri arasındaki gerilim ve birlik karakterlere ve hikayeye bir enerji veriyor. Ben onun üzerine çalışmayı seviyorum.
Ceyda Nurtsch / Berlin
© Deutsche Welle Türkçe
İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu, 1965 doğumlu Burhan Sönmez TAKSAV’ın (Toplumsal Araştırmalar, Kültür ve Sanat için Vakıf) kurucuları arasında yer alıyor. İlk romanı Kuzey 2009, ikinci romanı Masumlar 2011 yılında yayımlandı. Türkiye'de 2015 yılında yayımlanan İstanbul İstanbul adlı üçüncü romanı 2017'de Almanca'ya çevrildi. Sönmez, Cambridge ve İstanbul'da yaşıyor.