Mainz Üniversitesi Arap ülkeleri araştırma merkezi başkanı Profesör Günter Meyer Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada, şartları yerine getirilmediği takdirde Suriye barış görüşmelerini boykot edeceğini duyuran muhalif grupların karar değiştirip Cenevre'ye heyet göndermelerinin önemli bir başarı sayılması gerektiğini söyledi. Suriye'deki en önemli muhalif grubu temsil eden Yüksek Müzakere Komitesi sivil hedeflere yapılan hava saldırılarının durdurulmasını ve Esad rejiminin kuşatması altındaki bölgelere insani yardım malzemesi ulaştırılmasının teminat altına alınmasını şart koşmaktaydı. ABD'nin barış görüşmelerinin ön şartsız başlatılmasında ısrar etmesi üzerine muhalefet ‘siyasi süreçte' yer almaya razı olmuştu.
Profesör Günter Meyer, Cenevre görüşmelerindeki hedefin ne olduğu şeklindeki sorumuzu şöyle yanıtladı:
“Aralık ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin oybirliği ile aldığı karar, Suriye'deki savaşın 18 ay zarfında sona erdirilmesini öngörüyor. İlk altı ayda bütün sivil hedeflere yapılan saldırıların durdurulması, bütün tarafları kapsayacak, inandırıcı ve mezhep farkı gözetmeksizin bir geçici hükümetin kurulması ve siyasi süreç tamamlandıktan sonra Birleşmiş Milletlerin denetiminde hür ve adil seçimlerin yapılması kararda yer alıyor.”
Mainz Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Meyer bu kararın ne kadar gerçekçi olduğuna dair ise şunları söyledi:
“Esad rejimine karşı olan ya da rejimi destekleyen her ülke savaşın silah zoruyla sona erdirilemeyeceğini anladı. Mülteci krizi de, savaşın bir an önce sona erdirilmesi için hükümetler üzerindeki baskıyı arttıran boyutlara vardı. Ancak Suriye'deki aktörlerin ve onları destekleyen güçlerin çıkarlarını barışçı çözüme feda etmeye hazır oldukları şüphe götürür.”
Profesör Günter Meyer, askeri üstünlüğüne güvendiği için barışı görüşmeye ihtiyaç duymayan tarafların çıkabileceğini ve öncelikle, Hizbullah ve İran'ın desteklediği Şam rejiminin Rusya'nın da hava saldırıları sayesinde muhalefeti çekilmeye zorladığı için silahların susmasını istemeyebileceğini söyledi.
Günter Meyer, IŞİD ve Nusra Cephesi gibi örgütlerin barış arayışı karşısındaki tutumlarının ne olabileceğini ise şöyle anlattı:
“IŞİD ve El Kaide'ye bağlı Nusra Cephesi zaten görüşmelere çağrılmadı. Suriye ve Katar tarafından desteklenen diğer radikal gruplarla Türkiye'nin yardım ettiği ‘Suriye Fetih Ordusu'nun da silah bırakmakta çıkarı olacağı şüphelidir.”
Barış görüşmelerinin başarıyla tamamlanma şansını ne olduğunu sorduğumuz Mainz Ünivetsitesi öğretim üyesi Profesör Meyer açıklamalarını şöyle tamamladı:
“Görüşmelerin başında barışçı çözüm önünde aşılması imkansız görünen engellerin dikili olduğu söylenebilir. Ancak az da olsa, ABD ve Rusya'nın, destekledikleri milli ve bölgesel güçlere baskı yaparak onları uzlaşmaya zorlama şansının bulunduğu da unutulmamalı.”